Se-Le-Na SELENA SELENABunu söylemeseydim ağlardım o yüzden çok sorgulamayın.
"Benim bir suçum yok. İstediğimiz insana istediğimizi yaptırmakta özgürlük tanıyan sizdiniz."
"Ama efendi Themis, (yunan mitolojisinde adalet tanrısı diye Themis koydum, gönül isterdi Yüce Honos olsun.) Jungkook hep benim gözüme kestirdiklerimin aklına giriyor."
"Gözüne kestirdiklerini tahmin edemem Jimin."
"Kocaman dünyada sadece benim gördüklerim yok Jungkook."
"İkinizde susun!"
Themis'in bağırışıyla ikili atışmayı bırakıp önlerine dönmüştü. Jimin dünyaya gönderilen meleklerden biriydi ve insanlara iyilik yaptırtmak için elinden geleni yapıyordu fakat Jungkook da onun gibi dünyaya gönderilen şeytanlardandı. Küçüklüklerinden beri ikili hep birbirleriyle atışıyorlardı ve bu özellikleri büyüyüp görevlerini yerine getirirken de değişmemişti. Jungkook ikide bir Jimin'in gözüne kestirdiği insanlara kötülük yaptırtmak için uğraşıp duruyordu Jimin de onu engellemeye çalışıyordu.
"İkinizde kocaman oldunuz ama hala anlaşamıyorsunuz. Jungkook haklı Jimin. İkinizde istediğiniz insana istediğinizi yaptırtmakta özgürsünüz, sonuçta ne yapıp yapmayacağına son olarak o insan karar veriyor. Şimdi görevlerinize geri dönün ve mümkün olduğunca önemli bir şey olmadan gelmeyin."
Jimin önden sinirle yürürken Jungkook arkasından kollarını kafasının arkasında birleştirmiş ve rahat rahat arkasından ilerliyordu. Jimin, onun güldüğünü fark edince kafasına vurmuştu. "Gülmeyi kes aptal!"
Jungkook acıyla inleyip kafasını ovmaya başlamıştı. "Bu acıttı ama! Hem ben senin sevgilinim, bana niye bu kadar sertsin." son cümlesinde dudakları büzülmüş ve düşünür bir tavıra bürünmüştü.
Jimin dişlerini sıkarak karşılık vermişti. "Çünkü hep benimle uğraşıyorsun ve sinirimi bozuyorsun." deyip önden yürümeye devam etmişti. Jungkook da onun arkasından gelip kolunu omzuna atmıştı. "Ama sende beni Themis'e şikayet ediyorsun, ben hiç sesimi çıkarıyor muyum?"
Jungkook kendisine bakmayan sevgilisine karşın yüzünü boynuna gömüp burnunu sürtmeye başlamıştı. Jimin'in yumuşayacağını biliyordu çünkü bu harekete zaafı vardı. Öyle de olmuştu, Jimin anında gülümseyip elini şeytanın yanağına atmıştı. "Tamam haklısın, sana fazla çıkıştım."
"Kuru kuru affetmem, bir öpücük alayım lütfen." Jungkook önüne geçip dudaklarını büzüp beklediğinde Jimin, kahkaha atıp eliyle sevgilisinin yüzünü geriye itmişti. "Olmaz, git başımdan."
Jungkook yüzünde hayal kırıklığı dolu bir ifadeyle sevgilisine bakıp kollarını aşağı doğru sallamdırmıştı. "Ama- ama neden?" Jimin etraflarındaki kişilere bakıp tekrar Jungkook'a dönmüştü. "Etrafta birsürü kişi var."
"Hadi ama hepsi sevgili olduğumuzu biliyordur."
"Utanıyorum, olmaz." Jungkook'u ikinci kez reddedince, o da yüzünü asıp yanağını işaret etmişti. "Tamam o zaman yanakla yetinelim." Yanağına siyah ojeyle bezeli eliyle tıklatınca Jimin gülüp yanağına yüzünü yaklaştırmıştı. Dudağı yanağıyla buluşacakken Jungkook başını çevirip dudaklarını buluşturmuştu.
Jimin şaşırmıştı. Geri çekilecekken Jungkook buna izin vermeyip elleriyle onu belinden sabitlemişti. Jungkook sevgilisinin utançtan öldüğünü bildiği için dudaklarını kısa süre iç içe tutmuştu. Dudaklarını ayırdığında yine Jimin'den bir ton azar yemişti. Sevgilisi ona nutuk okurken o pembeleşmiş yanaklarını ısırmamak için zor tutuyordu kendini. Sanki beyaz tenine özenle bezenmiş gibiydi. Durun bir dakika, ısırmamak için kendini neden tutuyordu ki?
"AH!"
•••
Jimin'den yediği dayaklardan sonra sevgilisi ona acıyıp yanında durmasına izin vermişti. En sonunda aklından geçenleri yapıp Jimin'in yanağını ısırınca, okkalı bir tokat yemişti. İzi hala yanağında duruyordu fakat buna değerdi. O yumuşak yanakların hissi için dünyaları bile verebilirdi.
Jimin'in iyilik dairesinde eğitmesi gereken küçük çocuklar vardı ve onlara eğitim veriyordu. Jungkook'u da uslu durması şartıyla yanında durmasına izin vermişti. Eğitim verdiği çocuklardan bir çoğu hayatlarında hiç şeytan görmemişlerdi, Jungkook'un boynuzlarına şaşkınlık içerisinde bakıyorlardı. Şaşırmayan çocukların ise babaları ya da anneleri şeytan oluyordu. Şeytan ve meleklerin evlilik kurmasına yüzyıllardır izin veriliyordu çünkü tanrılar zıtlıkların birbirini bir mıknatıs gibi çektiğini düşünüyordu.
Jungkook'un canı, sevgili küçük çocuklarla ilgilenip kendisiyle ilgilenmediği için okdukça sıkılıyordu. Somurtarak otururken kendisine korkmuş bir şekilde bakan minik bir çocuğu görünce sivri dişlerini gösterip sırıtmıştı. Çocuk anında korkup ağlamaya başladığında Jimin delici bakışlarını Jungkook'a gönderip küçük çocuğu kucağına almıştı. "Ah bebeğim ağlama, o zararsızdır. Seni ısırmaz."
"Hey! benim hakkımda bir köpekmişim gibi konuşma." parmağıyla kendini işaret ediyordu hayretle. Jimin sakinleşen çocuğun yanağını öpüp saçlarını okşarken kızgın bakışlarını diğerine göndermeyi unutmuyordu.
Jungkook ise kendisi de ağlarsa öpücük alabilir mi onu düşünüyordu.En sonunda burada durmamaya karar verip dışarı çıkmıştı. Daha fazla bebeği ağlatırsa daha çok azar yerdi sonuçta. Sonra sevgilisi akşam ona öpücük vermezdi. Bu düşünceyle boynuzları aşağı eğilmişti.
Binanın çatısına çıkıp bacaklarını aşağıdan sallandırmıştı. Yüksekleri seviyordu, daha sakin ve gökyüzüne yakındı. Gözlerini kapatıp göğe kafasını kaldırmıştı hafif bir gülümsemeyle.
Kaç dakikadır orada oturduğunu bilmiyordu fakat yüzüne konulan ardı arkası kesilmeyen öpücüklerle gerçeğe dönmüştü. Gözlerini açıp meleğini kendine çekmişti. "Ne yapıyorsun burada?"
Jungkook kucağında yan bir şekilde oturmuş meleğin narin boynunu öpüp geri çekilmişti. "Hiç, oturuyordum öyle. Küçük veletler sıktı beni."
Jimin anladım dercesine mırıldanıp kollarını şeytanın omuzlarına yaslayıp saçlarını okşamaya başlamıştı. "Çocukları neden sevmiyorsun Kook-ah?"
Jungkook omuz silkmişti. "Çocukları sevebilirim ama bizim çocuklarımız olduğu sürece." sonlara doğru sırıtarak söylediği şeyle Jimin dudaklarını büzmüştü oyuncu bir tavırla.
"Hmm, öyle mi? Bende bu akşam çocuk meselesini konuşsak mı diyordum. Baş başa." Jimin de sırıtmaya başlayınca Jungkook ciddi olduğunu fark edip gülmüştü. "Şeytanın ben olduğuma emin miyiz? Çünkü şu an beni baştan çıkarıp tahrik edenin bir melek olduğuna inanamıyorum."
Jimin dizleri üzerine kalkıp dudaklarını müstehcen bir tavırla Jungkook'un kulağına dayamıştı. "Fikrimi değiştirmeden hızlı olsan iyi olur koca adam."
Jungkook'un gözleri irice açılırken saniyesinde Jimin'i sıkıca tutup koca kanatlarını açarak uçmaya başlamıştı. Jimin kahkaha atarken Jungkook siyah kanatlarıyla son sürat evlerine götürüyordu ikisini. "Bu gece ikimize de uyku yok Jiminnie."
Selaaam, ben geldim tekrardan. Bu aralar hep geç geliyorum ama geliyorum en azından.
Sınav haftası yine yaklaşıyor halbuki yeni bitmişti :'(
Ödevler falan olmasa hızlı bölüm atardım da işte.
Neyse boş bir bölümdü ama olsun ben melek şeytan temalı şeyleri seviyorum.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, sizi seviyorum, Jik∞k'la kalın ♥️♥️