"Lanet olsun, Taehyung! Çorabının buzdolabında ne işi var!?"
Yoongi'nin bağırışından sonra telefonu kulağından uzaklaştıran Taehyung, yumuşak ve karşısındaki kızgın oğlanı ikna etmeye çalışan bir sesle konuştu.
"Dalgınlığıma geldi."
İç çeken Yoongi, bir yandan omuzuyla desteklediği telefonu düşürmemeye dikkat ederken diğer yandan da bi elinde süpürge diğer elinde buzdolabından çıkan çorapla konuştu.
"Dalgınlığını sikeyim."
Taehyung gülmemek için kendini zor tutuyordu zira eğer Yoongi onun kahkahasını duyarsa daha da sinirlenecekti.
"Özür dilerim, Hyung."
Yoongi karşısındaki bu çocuğa ne kadar sinir olsa da ona karşı gelemeyeceğini bildiği için pes etmişlikle temizliğe devam ediyordu.
Telefonu Taehyung'un yüzüne, evet yüzüne, kapattı ve elindeki süpürgeyi çalıştırdı. Evi süpürürken içinden hiç iyi şeyler geçirmiyordu.
Tam mutfağı süpürmeyi bitirip salona başladığı sırada açık olan televizyondan gelen ses onu birkaç saniyeliğine dünyadan koparmıştı.
"Aman tanrım! Müge Anlı başlamış."
Elindeki tüm her şeyi bırakıp koltuğa oturdu ve pür dikkat televizyonu izlemeye başladı. O sırada o kadar mutluydu ki Taehyung'un eve geldiğinde göreceği bu kirli manzara onun umurunda değil di o an, düşündüğü tek şey küçük ve en sevdiği programdan daha önemsiz olan özürdü.