Kai, elindeki market poşetleriyle yeni taşındıkları evine doğru yürüyordu. Marketler, bakkallar, küçük esnafların hepsi dükkanlarını kapatmış kepenklerini indirmişti. Dışarıda tek tük insan muhtemelen işten eve dönüyorlardı.Kendi evi uzaktan gözüne çarptığında gülümsedi. Market yolu oldukça uzaktı ve Kai'nin üzerinde taşınmanın verdiği yorgunluk vardı. Evine gidip güzel bir uyku çekmek istiyordu. Adımlarını hızlandırıp yokuşu inerken gözüne duvara yaslanmış karşısında ona dik dik bakan dört kişilik grup çarptı.
Olduğu yerde durdu bir adım daha atamadı, gerilmiş bacakları titreyerek öyle kalakaldı. O an sesler kesildi, ortalık tarifsiz bir sessizliğe gömüldü.
Diğerlerinden daha toplu ve saçı hafif uzun olan çocuk öne çıkıp ona doğru yürüdüğünde Kai'nin gerginliği artıyordu.
Hiç tekin tiplere benzemiyorlardı ve bu Kai'yi korkutuyordu.
Çocuk karşısında durduğunda Kai, gözlerini korkuyla yüzüne çıkardı. Gözleri yüzüne turlarken korku bütün vücudunu sardı. Elinde tuttuğu market poşetini sıkı sıkı tuttu.
Karşısındaki çocuk onun bütün vücudunu süzerken kendisi bayıldı bayılacak gibiydi. Niye bu kadar dibine girmişti ve niye her an dövücek gibi bakıyordu?
"Ne dik dik bakıyorsun kardeş?
Sesindeki sinir Kai'yi korkutsa da çocuk bağırarak değilde usulca sormuştu.
" B-ben öyle b-bakmadım."
"Yalancı diyorsun yani bana."
Kai gözlerini büyütüp hemen dediğini yalanladı.
"Yok öyle demek istemedim. G-gerçekten."
Konuşurken bir yandan da titreyen ellerini hayır anlamında sallıyordu.
Çocuk önce Kai'nin gözlerine baktı kısa bir süre sonra titreyen ellerinde kaldı gözleri.
Hafifçe güldü. Karşısındaki çocuk ondan deli gibi korkuyordu ve bu onu eğlendiriyordu.
Çocuk arkasına dönüp arkadaşlarına baktı ve alayla konuştu.
"Bu gece öldürmeyelim şunu, sonra icabına bakarız."
Kai bu sözlerle arkasındaki duvara daha da sinmiş, dizleri sızlar gibi olmuştu.
Eski anılar gözlerinin önüne geldiğinde bir hıçkırık çıktı dudaklarından. Yediği dayak hiç aklından çıkmıyordu. Hiç mi hiç... Eski mahallesindeki iri yarı, kısa saçlı çocuktan yemişti bu dayağı. Dayaktan sonra üç gün yataktan çıkamamış, karnına yediği tekmeler yüzünden yattığı yerden bile doğrulamamıştı.
Aklına gelen o tarif edilemez acıyla yere çöküp hıçkırarak ağlamaya başladı.
Hey!" gözlerimi kaldırıp başımda endişeyle duran çocuğa çevirdim. Gözlerim dolu dolu olduğundan etrafımı bulanık görüyordum. Burnumu çekip gözlerimi elimin tersiyle sildim.
"Özür dilerim ben sadece şaka yapıyordum. Böyle kötü olucağını tahmin edemedim." diye mırıldanarak yere çöktü. Omuzlarımı narin bir şekilde tutup beni oturduğum soğuk betondan kaldırdı.
Uzun süre ağladığımdan dolayı boğazımda oluşan ağrıyla yutkunup bir kaç kez öksürdüm.
"Sana zarar vermem." başımı olumsuz anlamda sallayarak ondan uzaklaşmaya çalıştım ama izin vermedi. Ben de bundan sonra onu ittirmek gibi bir hamlede bulunmadım, tek dileğim evime gitmekti.
"Evime gitmek istiyorum." başını olumlu anlamda sallayıp ellerimden market poşetlerini alıp sol koluna taktı ve sağ koluyla koluma girdi.
Şu an onun yardımını kabul etmemeliydim, biliyordum ama iki üç adım atıcak halim bile yoktu.
Kısaca yürüyüp evin önünde durduğumuz elinden market poşetlerini almaya yeltendim ama ellerini geri çekti.
"İstersen eve kadar sana eşlik edebilirim."
"İstemez. Benden uzak dur yeter!"
Bakışlarını mahçup bir şekilde yüzümde gezdirip kafasını olumlu anlamda salladığında market poşetlerini usulca bana uzattı. O sırada kafasını eğmiş yere bakıyordu.
"İyi geceler. " mırıltıyla konuştuğunda ona baktım.
Gerçekten bu durumuma üzülmüş duruyordu. Onun bu üzgün hali beni de üzerken sıkıntılı bir nefes verdim.
Tam karşımdaki çocuğa iyi geceler diyecekken yavaş adımlarla arkadaşlarının yanına yürüdüğünü gördüm ve derin bir nefes alarak merdivenleri çıkmaya başladım.
Hikayede Kai 17 Yeonjun 18 yaşında
İyiii okumalar 🧡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAIN | | YEONKAİ
Fiksi PenggemarMahallenin ağır abisi Yeonjun, mahalleye yeni taşınan Kai'ye mesaj atar.