kırılan kalpler,

4 1 0
                                    

Herşey hızlı olmuştu. Öpüşmemizden ve, onun ağlamasından sonra bir süre oturup öylece denizi izlemiş, onun dediklerini düşünmüştüm. O da konuşmamış, yıldızları izlemişti. Bir süre sonra, gece geç saat olduğu için toparlanmış. onu eve bırakmıştım.

Aklım bulanıktı.

Hiç olmadığı kadar, içimdeki duygular ağır basıyordu. Çok kötü hissediyordum, ne düşüneceğimi, ne yapacağımı bilemiyecek haldeydim. Bedenim gerçeklik duygusunu kaybediyor gibiydi. İçimdeki his, korkumu harmanlarken öylece oturuyordum yatağımda.

Cherry, diğer adıyla taehyung, hayatımdaki dönüm noktamdı. Herşey'de iyi gelmişti bana, her halükarda yanım'da olmuş, sevmişti beni. herşeye rağmen.

İçimdeki kötü his geçmek bilmiyordu.

Sabahın erken saatlerinde uyanmış, kahvaltı ettikten sonra odama çekilmiştim. İçimde bir sıkıntı vardı, kötü bir his.

Saat öğlene doğru yaklaşırken, kalktım yataktan. Elime telefonu alıp yoongi'ye mesaj attım, bu hislerimi anlatacağım birine ihtiyacım vardı, o kişide ilkokul'da tanıştığım yakın arkadaşım yoongiydi.

Buluşmamız gerektiğini söylemiş, onu eve çağırmıştım. İkiletmeden gelmişti. Bir süre oturup boş, bakışlar attık duvarlara. Sanki onlar beni anlayabilirmiş gibi. Sessizlikten sıkılmış olacakki konuştu yoongi.

"Neyin var jungkook?" Bekledim bir süre, birşey demeden. İçimdeki hisleri ona anlatacaktım. Her ne kadar'da korksam'da, birinin tavsiyelerine, avutmalarına ihtiyacım vardı.
"Sadece uyandığımdan beri içimi yiyip bitiren, kötü bir his var. Korkuyorum." Bana kısa bir bakış atmış, önüne dönerek kuru dudaklarını dili ile ıslatmıştı.

Bir süre sonra konuştu, "kötü düşündüğün için, içindeki kuruntular sana kötü hisler hediye ediyor. Beynin seni yanıltıyor, çok sevdiğin birinin başına gelebilecek en kötü şeyleri düşünmeye itiyor seni. İçindeki his bu kuruntudan kaynaklı olmalı." Sustum. Doğru muydu emin değilim ama, cherry'nin başına gelebilecek en kötü şeyleri düşünmüştüm o gelene kadar.

Birşey dememe kalmadan, yoongi oturduğu yerden kalkmış ve işleri olduğu için gitmesi gerektiğini söylemişti. Ardından kısa bir vedadan sonra gitmişti.

Bu gün Cherry ile hiç konuşmadığımı fark ettim o an, her gün ya o, ya ben yazardım. Ama ben yazmasam bile o yazardı. İçimdeki kötü his yine bedenimi ele geçirdiğinde elimi telefona atıp tanıdık numaranın üzerine basıp, kulağıma götürdüm.

Bir kaç çalıştan sonra açılan telefon, onun konuşması ile son bulmuştu. "Alo?" Tanıdık sesi kulağıma dolmuş kalbimin hızla yerinden atmasını sağlamıştı. Sevmek başkaydı. "Bu gün konuşamadık pek, nasılsın?" Bir iç çekişten sonra, yanıtladı sorumu. "İyiyim." Tok sesi sinirli ve bir o kadarda otoriter çıkıyordu. ona 'nasılsın' diye soru yönelttiğimde, bana 'peki sen nasılsın' derdi ama dememişti. Birşeyler olduğunu o dakikada anlamıştım.

"Bu gün birşeyler yapalım mı?" Ona yönelttiğim soru ile yine, derince bir iç çekmişti. "İstemiyorum." Kaşlarım anında hüzün, ve sinirle çatılırken sorununu anlamaya çalıştım. Ama oldukça ruhsuz konuşuyordu. Ardından tekrar kulağıma doldu, o kalın sesi. "Söylesene jungkook, bana aşık mısın?" Bedenim sanki boşlukta gibi titrerken ayakta durmaya çalıştım. Boğazımda koca yumrular sıra sıra giderken, ben onun ilişkimizden bu yana sorduğu o soruyla kas katı kesilmiştim olduğum yerde. Ona olan aşkımdan şüphe mi etmişti? Bu muydu 'oysa herkes öldürür sevdiğini' sözünün tanımı. Öldürmüştü beni, tam şuan.

"Duygularımı ben yarattım cherry, sana olan aşkımdan şüphe etme." Oysa boğazımdaki yumrular çoktan merdiven olmuştu. Kalbimin her parçası canıma daha çok batarken ellerim titremeye başlamış, ardından duyduğum 'dıt' sesi ile telefonun yüzüme kapatıldığını idrak etmiştim. Hiç birşey demeden yüzüme kapatmış, öylece cam gibi kırılan kalbimin parçalarını toplamaya sürüklemişti beni.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 25, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

kırmızı şarap bardağı, taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin