Ölme nolur

17 3 0
                                    

Çocuk söylenerek kaçıyordu ta ki ana caddeden kaçana kadar. Ana caddeden hızla gelen araba çocuğa çarpmıştı. Ellerimi ağzıma kapattım çünkü her an korkudan bağırabilirdim. Olduğum yerde hala duruyordum. Çevredekiler yardım için başına üşüşmüşlerdi. Yardım için gelen birisi “Ambulans” diye inliyordu. Elim telefonuma gitti ama korkudan her şeyi unutmuştum. Ambulansın numarası kaçtı? Telefonumdan acil aramalar bölümünden ambulansı bulamayan çalışıyordum.

Sonunda zor da olsa bulduğum numarayı aramıştım.

“Alo manisa soma zafer mahallesine bi ambulans lütfen acil” diyerek telefonu kapattım. Aslı da son kurduğum cümle çok saçmaydı. Lütfen acil dedim ya acil olmasa nie arayayım. Ne diyorum ben ya ah be zeynep be burada biz neyle uğraşıyoz sen ne düsünüyon iç sesime hak verdim.

En sonunda çocuğun yanına gittim. Ambulans hala gelmemişti. Ambulans isteyeli 30 dakika olmuştu.

Ben “ Aranızda tıp öğrencisi ve ya doktor olan yok mu?” diye bağırınca çıt çıkmadı. İş başa düştü. Ablam tıp okuduğu için birkaç bir şey biliyordum.

İlk önce nefesini kontrol ettim , nefes olıyordu. Kalp atışlarıda iyiydi ama şuuru kapalı. Ne yapacağım ben kahretsin ben böyle kötü bi gün geçirmek zorunda mıyım? Yanındaki şişeyle yüzünü hafifçe ıslattım ama sonra şişeyi başından aşagıya boşalttım. Olamaz uyanmadı.

Uyanmadı !!!!!!!

Ambulans gelmeyince çocuğu kendi çabalarımızla hastaneye götürmeye çalıştık. Çocuğa çarpan kişiyi aradım. Sonra arabayı işaret ederek “Bu arabanın sahibi kim? ” diye bağırdım. “Buyrun benim” diyen bi ses duydum. Lan bu ne böyle adam daki tipe bak inanılmaz yakışıklı.

Ağzımın suyunu toplarken “Ambulansın geleceği yok. Keyfinizi bozmazsak bi hastaneye götürün" dedim. Böyle davranmamın sebebi onu yakışıklı bulup onun beni diğer kızlarda zannetmesinden korktuğumdandır.

Çocuğu kucaklayıp arabaya bildirirken ona yardımcı oluyordum. Arabanın üstü açıktı. Ne kadar güzel. Üç kişi hastanenin yolunu tutmuştuk. Ama ben korkuyordum. Ya bu çocuğa bi şey olursa benim yüzden sanarlar.

Hastaneye geldiğimizde hemen bi sedye ile içeri aldık. Çocuk bi şeyler mırıldanıyordu. Doktor geldiğinde bi şeyler söyledi fazla bi şey anlamadım. Tamam itiraf ediyorum doktorun söyledikleri hakkında en ufak bi bilgi sahibi deilim. Yinede haımdaki çocuk anlamış gibiydi. Sahi adı neydi bunun.

Doktor gittikten sonra “Adın ne?” die sordum. “Melih” diye cevap verdi. Sesi yumuşaktı , biraz fazla tatlı bi çocuktu.

Hastanede beklemekten sıkılmıştık bu yüzden dışarıda bulunan banklardan birine oturmuştuk. “Doktor ne dedi” diyerek oturduğum bankta doğruldum.

“Kaburgalarında kırılma var. Bi kaburgası ciğerine batmış.”  dedi. Sesi üzgün gelmişti. Sonra kendini toparlayarak “Sevgilin mi?” diye sordu.

“Hıı”dedim anlamamıştım çünkü.

“Diyorum ki çarptığım çocuk ile sevgili misin?” dediğinde karşı çıkarak.

“Neeee ben mi? İmkansız daha bugün tanıştık.” kollarını bağlayarak geri yaslandı.

“O zaman neden buradasın” dedi beyfendi deki özgüvene bakın siz.

“Ana yola çıkması benim suçum.”  hafif bi sırıtışla

“Ama bu hale gelmesi benim suçum” dedi. Birden ayağa kalkarak

“Noldu rahatsız mı oldun?”

“Hayır saçmalama” derken eli bileğimdeydi. Eli yumuşaktı insana değişik bi his veriyordu bu.

Tekrar oturup bi müddet bekledik. En sonunda bahçeye gelen hemşire hayati tehlikesini atlattığını söylüyordu. Ama kan lazımmış.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 08, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

inadı takip etHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin