•
Öğle, 15.47
"Bay Adrian,"
Sıcağın ve çıktığı saçma toplantının vermiş olduğu stresle boynundaki kravatı hızlı hareketlerle çözdüğü sırada asistanı Carol'un sesi, Adrian'ın adımlarını durdurmaya yetmedi. Hızla odasına girip biraz olsun dinlenmekti amacı. Fakat sayın asistanının cümlesinin devamı onu pek de memnun etmedi.
"Yeni organizasyon departmanı sorumlusu Bay Denis geldi, içeride sizi bekliyor." Derin bir nefes verip kafasını salladı. Birkaç adım atıp odasının kapısına ulaştı ve kapıyı açıp içerideki adama bakmadan masasına ilerledi.
"Merhaba, Bay Adrian." Rahat ve deriden yapılma koltuğuna oturacağı sırada ardından duyduğu tok fakat güzel tonlu sesle bakışları hızla o tarafa döndü.
Siyah kuzguni saçlar,
Süt gibi beyaz bir ten ve...yeşil gözler.
"Me..." Cevap vereceği sırada boğazında hissettiği dolulukla bir kere öksürdü. "Merhaba..."
Adı neydi? Oysa ki, asistanı biraz önce söylemişti... Lanet olsun!
"Kusuruma bakmayın. Asistanım bilgilendirmeyi unuttu sanırım. Adınız neydi acaba?" Karşısında siyah bir takım elbiseyle dikilmiş, merakla ağzından çıkan kelimeleri dinleyen genç adamın kafası iki yana sallandı.
"Sorun değil. Adım Denis, Denis Green."
Denis...
Ses tonu Adrian'ı gülümsetti. Aklına gelen uygunsuz şeyleri bir kenara itip eliyle masasının önündeki koltukları gösterdi. "Buyurun, lütfen..."
Denis kafasını salladığında düz saçları savruldu. Ardından geldiğinden beri elinde tuttuğu dosyaları masanın üzerine bırakarak karşısında ona garip bakışlar atan adama kaldırdı bakışlarını.
"Bildiğiniz üzere, yeni organizasyon departmanı sorumlusuyum. Bu yüzden sizi, danışmak istediğim birkaç konu hakkında konuşmak için rahatsız ettim." Adrian kaşlarını kaldırdı.
"Ne rahatsızlığı, memnun oldum." Söylediği şey, Denis'i güldürdü.
Ardından anlattığı şeylere pek de kulak asmadı Adrian, çünkü karşısındaki bu adam onu fena halde etkilemişti. Konuşurken büzdüğü dudakları bile soğuk terler dökmesine yetmişti. Eliyle ensesini silip masasının üzerindeki sudan bir yudum aldı ve geriye yaslanarak son on beş dakikadır yaptığı gibi Denis'e kafa salladı. Neyi onayladığını dahi bilmiyordu.
İş konuşmak onu her daim sıkmıştı zaten. Şu an karşısındaki bu genç adamla daha yakın meseleler hakkında konuşmak varken tüm bu zırvalıklar da neydi...
Onun aksine Denis, sorumlusu olduğu departmanın eksikliklerini bir bir ezberleyip gelmişti buraya. Ciddiyetle dosyada kemikli ellerini gezdiriyor ve patronunun ona sürekli onay vermesi kendisini heyecanlandırıyordu. Son kelimelerini de söyleyip geriye yaslandı ve beklentiyle bakmaya başaldı Adrian'a.
Fakat ellerini başının ardına yaslamış ve yayılarak oturduğu koltukta ona dudaklarını yalayarak bakan gri gözlerden korkup bakışlarını etrafta gezdirdi. Yaklaşık beş dakika boyunca ortamı saran bu gerici hava dağıldı ve dayanamayarak ayağa kalktı Denis. "O halde ben artık gideyim, efendim."
Efendim...
Sihirli sözcüğü duymuş gibi irkilerek öne doğru eğildi Adrian. Bu hareketiyle üzerindeki dar, beyaz gömleği kollarını daha da sıktı ve kırıştı. Hafif terlemiş vücuduna yapışması onu rahatsız etmişti. Kahve saçları gri gözlerini örttüğünde kemikli elleriyle onları geriye doğru taradı. Damarlı kolları Denis'in gözüne çarptığında genç adam gözlerini kaçırdı. "Ah, pekâla. Söylediklerin aklıma yattı, seninle çok iyi işler yapabileceğimizi düşünüyorum, Denis."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
the business - bxb ✓
Cerita Pendek[Tamamlandı.] Patron-Çalışan aşkı konulu bir kitaptır. Eşcinsel kurgudur. *ᔕᕼOᖇT ᔕTOᖇY* Bir Yaoi Manga'dan uyarlanmıştır.© 30921