IRAK'TA BİR GECE
Azrailin kendinden utandığı topraklara yardım götürmek...
BÖLÜM 1 - TANIŞMA
Sıcak bir temmuz akşamı sokağa hızlıca giren beyaz sedan birden acı fren yaptı ve inen genç kapıyı çaldı. Sakallı yerinden kalktı, kapıya aldırış etmeden bir bardak çay koydu ve kapıyı açtı. Gelen 20'li yaşlarında genç bir delikanlıydı. Elindeki mektupu Sakallı'ya vererek geldiği arabaya binerek hızlıca uzaklaştı. Sakallı kapıyı kitledikten sonra çayını alarak mektubu okumaya başladı. Mektup bittiğinde eski Torosuna binerek İstanbul'un kasvetli trafiğinde kayboldu.
Sakallı İstanbul'un dış mahallerinden birinde bir apartmanın önüne geldi, arabasından yavaşça inerek kapıdaki güvenliğe aldırış etmeden içeri girdi. Asansör kullanmayan Sakallı bir süre merdiven ile cebelleştikten sonra teras kata çıkmıştı. Kapıda onu bekleyen Başkan ona '' Yaşlanmışsın be Sakallı ? '' diyerek takıldı. Sakallı bir şey demeden içeri girdi ve toplantı odasında ona ayrılan yere oturdu. Başkan ise projektörün başına geçerek Sakallı ve Sakallı'nın tanımadığı bir kaç gence bir şeyler anlatıyordu. Sakallı sunumdan sonra Başkan'a '' Başkan! Akıllanmayacak mısınız ? Bizi istemiyorlar artık. O gitti, Sivaslı gitti, Doğan gitti, şimdi gözü banamı diktin ? '' diye sordu. Başkan ise '' Sakallı, söylediklerine hak veriyorum fakat ülkemizin hali ortada. Eğer bu görevi başarırsak hem uluslararası kamuoyunda hemde kendi kamuoyumuzda güvenimiz yerine gelir. Bunlar genç arkadaşlarımız ve hepsi bu vatan için canını vermeye hazır '' dedi. Ardından masadaki gençleri göstererek '' Bu Ilhami. 2010dan beri Dünya Nişangah Şampiyonu dedi. '' Sakallı içten içe bir eh çekerek Başkan'ı dinlemeye devam etti. '' Bu ise Emre. Kendisi bu genç yaşına rağmen her türlü silahı kullanabiliyor. Bunlada kalmıyor, Rus yapımı bir AK-47'yi 22 Saniye'de söküp takabiliyor. '' Sakallı ufak bir tebessüm daha etti. '' Bu ise Canberk. Kendisi Avrasyalı, sen onu tanırsın '' dedi. Sakallı ise '' Bu işe karıştırmadığınız bir Avrasyalılar kalmıştı, onuda karıştırın ki arkamızda kimse kalmasın Başkan!'' diyerek Başkan'a sert çıktı. Başkan ise sakince odadan çıktı. Sakallı peşinden çıkarak '' Başkan, sen ne yaptığını sanıyorsun ! Bu çocuklarında sonu bizim gibimi olsun ? Bazıları kayıp, bazıları hastahane köşelerindemi ölsün istiyorsun! '' dedi. Başkan '' Sakallı bir sus! Ben ne yaptığımın farkındayım. Artık Ortadoğu eskisi gibi değil ve senin bilmediğin şeyler var. Dost, düşman herkes seni arıyor. Birleşik Devletler'den bu işe el atın artık diye telefon geldiğini biliyor musun ? Bilmiyorsun! Neden ? Çünkü saklanıyorsun Sakallı! Yaptığımız kötü birşeymiş gibi saklanıyorsun! Eğer beni burada yüz üstü bırakacaksan sana yazıklar olsun! '' diyerek odasına geçti. İlhami ve Canberk olanlar karşısında şaşkınlığını gizleyemezken Emre çok sakindi.
Sakallı sertçe bürodan çıkarak arabasına bindi ve hızlıca Beykoz'a doğru gitmeye başladı. Uzun süren bir yolculuk sonrası Sakallı Beykoz'da bir balıkçı barınağının kapısını çaldı. İçerden çıkan kişi Sakallı'yı bu işlere sokan Ağabey'di. Ağabey kapıyı açtı ve Sakallı'yı buyur etti. Sakallı '' Ağabey, Başkan bana ulaştı ve bir görev için benden yardım istedi. KTRG'yi tekrar kurmamızı istiyor. Yanında Avrasyalılarda var bu sefer '' dedi. Ağabey ise '' Oğlum bir sakin ol. '' diyerek Sakallı'ya bir bardak çay koydu. Sakallı çayını içerken Ağabey '' Öncelikle Başkan tekrar KTRG'yi kuruyorsa bir bildiği vardır. Ayrıca sencede vakti gelmedimi ? Okulların haline bak! Eskiden biz Liseleri kurtarmak istiyorduk şimdi olaylar İlkokullara kadar sıçradı! '' dedi. Sakallı çayını içerken sakinleşti ve düşünmeye başladı. Ağabey kapıdan dışarı çıktı ve bir ıslık çaldı. Gelen çocuğa bir miktar para vererek biraz alkol ve yiyecek birşeyler almasını istedi. Çocuk koşa koşa giderken Ağabey '' Bu gece burdasın. Bu olayı daha detaylı konuşacağız .'' dedi.
Çocuk geldiğinde hava iyice kararmıştı. Poşetleri Sakallı aldı ve çocuğa biraz harçlık verdi. Çocuk geri giderken Sakallı poşettekileri masaya çıkartmaya başladı. Ağabey ile Sakallı sohbet ederken kapı çaldı. Gelen kişi küçük cocuğun abisi Furkan'dı. Furkan 18 yaşında, okuldan siyasi kavgalar sebebiyle atılmış uzun ve geniş omuzlu bir çocuktu. Okuldan atılınca babasının balıkçı gemisinde çalışmasından dolayı spor salonlarında bile yapılamayacak derecede kaslıydı. Bu durum Sakallı'nın dikkatini çekmişti. Furkan '' Ağabey afiyet olsun. '' diyerek yeni tuttukları balıklardan oluşan paketi masaya koydu ve kapının önündeki mangalı yakmaya gitti. Sakallı '' Ağabey bu kim ? '' dedi. Ağabey '' Bu Furkan, gündüzleri ilerideki barakada kalıyor, geceleri ise babası ile balığa çıkıyor. '' dedi. Sakallı '' Ağabey bu yaştaki çocuğun burda ne işi var, okul okumuyormu bu ? '' dedi. Ağabey tebessüm ederek '' Aynı senin gibi, lise 2'de atıldı. '' dedi...
Ertesi sabah Sakallı erkenden kalkarak Furkan'ın barakasına doğru gitti. Furkan Sakallı'yı görünce '' Burdayım! '' dedi. Sakallı Furkan'ı yanına çağırdı ve konuşmaya başladılar. Sakallı '' Senin hakkında çok şey öğrendim. Yaptıkların hoşuma gitti. '' dedi. İçli bir öksürükten sonra devam etti Sakallı. '' Biliyorum sana çocuk oyuncağı gibi gelecek fakat ben bu devlet için canını verebilecek ve can alabilecek nadir insanlardanım. Öyle askere gidipte 2 tane mermi sıkanlarla karıştırma beni. Emin ol savaş çıkınca hepsi kaçacak yer arar. Fakat sende bu güvensizliği sezmedim. Güçlü ve delikanlı bir kardeşimizsin. Bu vatan için can verebileceksen benimle gel. Eğer gelmeyeceksen bu konuşmadan kimseye bahsetme. Ha! Bahsederim diyorsan ben seni bulur cezanı veririm! '' dedi. Sakallı yavaşça arabasına doğru giderken Furkan '' Dur ! Kabul ediyorum ama kardeşimi görmem lazım. '' dedi. Sakallı arabada beklerken Furkan kardeşine öptü, sarıldı, kokladı ve arabaya bindi.
Sakallı arabasını sürerken Furkan'dan telefonunu istedi. Başkan'ı aradı '' Başkan! Görevi kabul ediyorum. Çocukları topla ve bizim araziye gel.'' dedi ve telefonu denize attı. Furkan'ın telefona dönüp bakmaması Sakallı'nın haklı olduğunu gösteriyordu. Sakallı ve Furkan Üsküdar'da bir pastahanede kahvaltı yaparlarken Başkan geldi. Başkan Sakallı'nın tabağını önüne çekerek '' Eskiden hiç böyle değildin Sakallı, ne oldu sana böyle ? '' dedi. Sakallı '' Şimdi yemek yemenin sırası değil, çocuklar nerede ? '' dedi. Başkan siyah lüks minibüsü gösterdi. Sakallı kalkarken iç çekerek '' Başkan, gösterişten vazgeçemiyorsun değil mi... '' dedi. Minibüse gitti ve '' Bu yeni arkadaşımız Furkan, kendisi Boşnak ve 18 yaşında. '' demeye kalmadan Emre '' Ne! 18'mi ? Lisemi burası ? '' dedi. Emre ile Furkanın arasında ki ilk sürtüşme orda yaşanmıştı. Furkan Emreye bakıp yumruklarını sıktı fakat Sakallı Furkanı tuttu ve sırtına hafifçe vurdu. Bu dur demekti. Furkan İlhami ve Canberk ile el sıkıştıktan sonra Emre'ye uğramadan minibüsün arkasına doğru ilerledi ve oturdu. Sakallı Başkana çağırarak '' Poligona. '' dedi. Minibüs Üsküdar'dan Kartal'a doğru gidiyordu. Kartalda ormana girdi ve poligona vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Irakta Bir Gece (Bir Süre Ara)
ActionPetrol, para, silah ve Ortadoğu... Dünyanın Kanayan yarası Ortadoğu'ya Türk damgası! Bölgenin söz sahibi ülkelerinden Türkiye'nin Ortadoğu'da yaptığı gizli eylemler ve atılımlar. Acaba Türkiye bu sefer başarabilecekmi dedirten bir hikaye..