Bölüm 4- Bir Küçücük Tüylü Sorunu

58 8 34
                                    

Remus gergin bir şekilde Büyük Salon'a ilerliyordu, öyle gerilmişti ki önüne bakmıyor Dream'e durumu nasıl açıklayacağını bulmaya çalışıyordu.

Merdivenlerde bile bu dalgın halı devam ederken ayağı boşluğa denk gelmiş tam kendini yuvarlanma hissine hazırlamışken omuzlarında hissettiği ellerle kendine geldi. Ona yardım edene teşekkür etmek için baktığında kendisinden bir iki yıl büyük olduğu belli olan bir Ravenclow vardı karşısında. "Dikkat et ilk yılından ciddi bir yara ile hastane kanadına gitmek istemezsin her halde?" Remus çok iyi biliyordu ki bu yıl başına hiç bir şey gelemese de o hastane kanadına gidecekti o yüzden soruyu cevapsız bırakmayı tercih etti. "Hey hey hemen karalara bağlamaya gerek yok. Ben Klaus, Klaus Nott 3. sınıf Ravenclow. Senin andın ne?" sesi neşeli bir o kadar da alaylı çıkmıştı "Remus... 1. sınıf Gryffindor." Remus biraz huzursuzlanmaya başlamıştı birden bire bu cana yakın tavır şüpheli gelmişti. Dengesini sağladığından emin olunca bir iki basamak inerek uzaklaştı "Ben artık gideyim arkadaşımla konuşacak bir şeyim vardı." hızlıca cevap beklemeden merdivenlerden indi.

Büyük Salon'a gelince gözleri Hufflepuff ve Gryffindor masalarını taramaya başladı. Aradığı arkadaşını sarı-siyah giyimli masada bulan çocuk hemen yanına gitti. Olabildiğince hızlı olmaya ve yıllar içerisinde zorla topladığı cesaretini kaybetmeden söylemeyi başarmaya çalışıyordu.

"Dream biraz konuşabilir miyiz? Önemli ve özel..." Dedi küt saçlı kızın yanındaki Sarışını fark edince. "Tabi.. Sonra görüşürüz Nova." "Bye." Kahve saçlı kız bina masasından kalkıp kumral oğlanı takip etti. Birlikte Yasak Orman'a bakan bir kaya tepesinin üstüne oturdular.

"Ne oldu Remus? Bir sorun mu var?" diye söze başladı küçük kız. Arkadaşını uzun zamandır bu kadar stresli ve gergin gördüğünü hatırlamıyordu -ki Remus genelde insanların olduğu çoğu yerde stresli biriydi- bu da onu endişelendirmişti. Remus ise daha fazla beklerse zar zor topladığı ama şimdiden kaybolmaya başlayan cesareti tamamen götüreceğini fark edince neredeyse tek nefeste söyledi "Benbirkurtadamım." ne dediğini anlayamayan Dream çocukluk arkadaşına anlamayan gözlerle baktı. "Ne dedin?" Remus derin bir nefes aldı "Ben bir kurtadamım." "Yani?" "Benimle artık arkadaş olmak istemezsen anlarım sonuçta ben bir canavarın" dedi elini yüzündeki yara izlerine atan çocuk. Aldığı geri dönüş ise kafasının arkasına hızla çarptığını hissettiği bir el ve kızgın bakan bir çocuk arkadaşıydı. "O ne demek öyle? Artık arkadaşın olmak istememek mi? Sen canavar falan değilsin! Olsa olsa çikolata canavarı olur senden!" Arkadaşının kendine canavar olarak tanımlamasına sinirlenmiş kızgın bir şekilde bakıyordu. Remus ise şaşkınlıkla yanındaki mor gözlü kıza bakıyordu. "Hani ayda bir biraz fazla kıllanıyorsun diye arkadaşın olmayı bırakmak mı? Sanki kendi isteğinle kurt adam olmuş gibi davranıyorsun ki tavrından bunu senin istemediğin belli. Küçük bir tüylü sorunun var diye arkadaşın olmaya bırakacak biri gibi mi duruyorum ordan?"
Genç kurt ne diyeceğini bilemez hale gelmişti, bir yandan da içi rahatlamıştı, arkadaşının onu yargılamayacağını biliyordu ama içten içe bir korkusu olduğu ortadaydı. "Yani hala benimle arkadaş olmaya devam edicek misin?" "Salak mısın tabiki!" diyip sarıldı kendini bildi bileli kardeşi abisi olmuş olan arkadaşına. İki arkadaş birbirine sarılmayı bitirdikten sonra Dream konuştu "Bizimkiler biliyor mu?" Remus ise cevapladı "Dün akşam kendileri fark ettiler onlar öğrenmişken senin bilmemen doğru olmaz diye biraz kendimi ikna etmem gerekti söyleyebilmek için." Mor gözleri parlayan kız arkadaşına baktı "He yani onlar benden önce öğrendi?" çocuk elini ensesine attı "Biraz öyle oldu."

İki arkadaş bir süre daha konuşup birlikte şatoya döndüler, dersleri tılsımdı.ve Dream heyecanla derse girmeyi bekliyordu. tılsım dersine yatkınlığı olduğunu öğrendikten sonra normal bir birinci sınıf için uçuş dersi ne ise Dream için tılsım dersi o olmuştu. Remus ise sakince arkadaşının bu haline gülüyordu. Şu an dolunaydan sonraki beşinci gündü yani ayın kafasının en rahat olduğu zamanıydı denilebilir.

İki arkadaş beraber sınıfa girince Sirius ve James'in daha gelmediğini fark ettiler. "Nerede bunlar?" diye söylenir bir tonla konuştu Hufflepuff kızı. Daha okula geleli 2,5-3 ay olmasına rağmen iki Gryffindor çocuğu çoktan ders saatlerine geç kalmakla ilgili belli bir isim yapmışlardı kendilerine. Sırf bu yüzden profesörler koridorda Dream ve Remus'u gördüklerinde arkadaşlarını derse getirmelerini rica etmeye başlamış ama sonunda iki başarılı öğrencilerinin de bu yüzden geç kaldığını fark edince bundan vazgeçmişlerdi. "Her zamanki geç kalacaklar her halde." diye arkadaşının sitemli sesine uyumlu bir tonda "Bir kerede şaşırtıp zamanında gelseler keşke." "Merlin bilir James yine Lily'nin peşindedir her halde." bu sözü bitince ise sınıfın kapısı açıldı ve dönemin en zeki cadısı içeri girdi.

Gözleri ile sıraları tarayan kızıl cadı en yakın arkadaşım dediği kızı ve kızın yanında da arkadaş grubundan en anlaşılabilir bulduğu Remus Lupin'i görünce arkalarındaki sıraya oturdu. Bir yandan da yanına çabuk bir şekilde birinin oturmasını bu sayede James Potter denen kıvırcık saçlı çocuğun yanına oturamamasını umuyordu. "Selam Ang selam Remus." "Selam Lils." "Selam?" dedi Remus kafası karışık bir şekilde"Ang kim?" iki kız bir bakışmak paylaşıp gülmeye başladılar. "Rem Rem benim ikinci adım ne?" "Angela idi sanırım. Hala Dream Diana Shadow yerine Dream Angela Ross olması kafamı karıştırıyor biraz." Mor gözlü kız kafasını sallayarak doğru anlamında onayladı. Bu sefer de yeşil gözlü kız konuştu "Bir süredir Angela'nın kısaltması olan Ang diye sesleniyorum Dream'e Dre demek biraz garip oluyor gibi geldi de." Remus ise başı ile onayladı mantıklı bulmuştu.

Bu sırada sınıfa tılsım dersi profesörü girdi, kapı kapanmadan içeri koşarak giren Hufflepuff'lı bir sarışın kız da bulduğu ilk yere -Lily'nin yanına- konduve "Yanlış merdivenden tırmanmışım az daha kaybediyordum." diye açıkladı Nova iki yakın kız arkadaşının bakışlarına. Profesör ders anlatmaya başladıktan on dakika sonra kapı tekrar açıldı. İçeri giren iki Gryffindor kimseyi şaşırtmamıştı. "Mr. Potter, Mr. Black bu ne şeref. Nihayetinde sınıfa teşrif etmişsiniz." Diye sitemli bir sesle konuştu Profesör. "Geç kaldığınız için umarım iyi bir açıklamanız vardır umarım yoksa binamızda kişi başı 5 puan kırmak zorunda kalıcağım." Kıvırcık saçları -her ne kadar karışık halinden nefret etse ve kıymetli saçını normal bir günde yapmadan çıkmayacak olsa da- dağınık olan Sirius hemen konuştu. "Buyrun profesör. Kırın puanları. Uyuya kaldığımız için geç kalmışız." Sanki ikisinde de kurt vardı bir yerlerinde duramıyordular her zamanki gibi. Profesör sinirden köpürürken ikili Dream'in önüne Sirius, Remus'un önüne James gelecek şekilde oturdular. Profesör sinirden hem puan kırmayı hemde ceza vermeyi unutmuş, tekrardan Leviosa tılsımını anlatmaya başlamıştı.

Bu sırada Sirius kafasını aditoryum şeklinde yerleştirildikleri için tam Dream'in önüne koyduktan sonra "Günaydın Fıstık." diyip göz kırptı. Dream içten içe daha öncesinde tılsım konularına baktığı için kendine bir affedin verirken dikkatini önünedik Sirius'a ve onun saçlarına verdi. "Günaydın. Hayırdır genelde geç kalmayı takmaz saçlarını yaparsın önce?" Gri gözlü Black genci sırıttı, "Ders tılsım olunca bizim Dream konuları biliyordur, o düzeltir. Daha da geç kalırsak bizi lanetler diyip koşa koşa geldim." Potter çocuğu da araya atladı "Geldik." "Tamam tamam geldik." diye de tekrar etti arkadaşını Sirius. Dream derin bir of çekti. "Tamam başımın belası tamam dersi dinle." diyip ellerini siyah buklelerin arasında gezdirip karışık yerleri nazikçe açmaya başladı. Sesli olarak dile getireceğini düşünmüyordu, yani en azından şu an için, ama Sirius'un bu şapşal halleri hoşuna gidiyordu. Sirius beyaz dişlerini göstererek sırıttı "Sağol Fıstık bir tanesin sen." diyip dikkatini derse verdi kafasını kaldırmadan.

Şu an için ikisi de hallerinden memnunlardı. Birbirine en yakın olan birbirleri ve yakınlarında oturan arkadaşları ile belki de en mutlusu onlardı o an için.

Kim bilir bekli ilerde daha mutlu olacaklardı, bekli de bu günlere geri dönebilmek için her şeyleri den vazgeçicek hale geleceklerdi.

Kim bilebilirdi ki? Belki bir Kahin?

-

------•|•°•∆•-------

Canım çıktı ama güzel bir bölüm oldu. M8nlight_Shadow ile iddia sonucu bölüm atıyorum. Eğer okumadıysanız gidip onun kitaplarına da göz atın.

Dream Eyes [《Çapulcular》]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin