Bölüm 1: Helga Gurur Duyardı...

230 16 29
                                    

Dream yine hayalet gibi geziyordu Londra sokaklarda. Kimse onu görmez farkına varmazdı. Sonuçta gayet sıradan bir görünüşü vardı. Orta boyu ve küt kahverengi saçlarıyla hiç dikkat edilmezdi yüzüne. Oysa onun sadece bir özelliği normal değildi. Gözleri, mosmor mistik bir parıltıya sahip gözleri...

Fakat kimse fark etmezdi o mosmor gözleri. Yüzüne bakma gereği duymazlardı, onlara göre görüntüsü çok sıradandı.

Ama biri ilk kez onun gözlerini fark etti.

Dream kolundan tutulup çekildiğinde kendi gözleri gibi alışılmışın dışındaki gözlerle karşılaştı. Mavi ve yeşili anımsatan ilginç gri gözlerle. O karşısındaki gözlerin rengini çözmeye çalışırken işittiği kadife sesin sözleriyle hayatının değiştiğinden habersizdi.

-------•|•°•∆•-------

Eve gidince hemen odasına çıktı. Beyni hala hayatı boyunca ilk kez tanımadığı biri tarafından fark edildiğini ve o cümleyi tekrarlayıp duruyordu. "Gözlerin hayal gibi." "Peki o çocuk kendi gözlerinin ne kadar eşsiz olduğunun farkında mı?" diye fısıldadı yatağına uzanırken. Kendini sakinleştirmek için müzik çalarından en sevdiği şarkıyı açıp kulaklıklarını takarak gözlerini kapattı.

(Medya) Şarkı onu gerçek dünyadan koparırken, tam uykuya daldığı sırada gözünün önüne gelen yeşil ışık ve yerdeki cesetleri görmesiyle korkuyla ayıldı. "Bu da neydi?" gördüklerini sindirmeye çalıştı. Kuzguni dağılmış saçlarıyla gözlüklü bir adam ve kızıl saçlarıyla güzel yüzlü bir kadın. Muhtemelen daha gençtiler...

Düşüncelerini aşağıdan gelen sesler bölmüştü. Büyük olasılıkla evebeyinleri işten gelmişlerdi. Gidip elini-yüzünü yıkadı. Biraz kendine gelince evin alt katına doğru ilerlemeye başladı. Eskimiş ve kıymık batmasın diye yeni elden geçirilmiş korkuluklara tutunarak aşağı indi, Mr. Shadow salonda oturmuş Mrs. Shadow ise çoktan mutfaktaki işleri ile ilgilenmeye başlamıştı. "Hoş geldiniz." diyerek burda olduğunu belli etti Dream. Mr. Shadow ela gözlerini kısarak gülümsedi "Hoş bulduk bu gün de yürüyüşe çıktın değil mi?" Dream başıyla onayladı. "Charing Cross yolu tarafı." "Mrs. Shadow sohbete dahil oldu "O zaman bayağı yürümüşsün." "Öyle oldu galiba."diyerek yanıtladı Dream, sesinde hala gördüklerinin üstünde bıraktığı etkinin dalgınlığı vardı. "Bir şey mi oldu tatlım?" sorusu ise Mrs. Shadow'dan gelmişti. Mutfaktan kafasını uzatmış Dream'in bu dalgın halini anlamaya çalışıyordur. Dream hemen bir şeyler uydurdu, hazır olan yemekler ise sofraya geçme sinyalini vererek Dream'i o an içinde olsa kurtarmış oldu. Yemekten sonrada konu tekrar onun dalgınlığına gelmesin diye hızlıca odasına çıktı.

-------•|•°•∆•-------

Aradan neredeyse bir ay geçmiş ve bu bir ayda Dream'in hayatı hiç beklemediği bir yönde değişmişti.

Bunlardan en önemli ikisi her şeyin kilit noktası halini almıştı. Dream aslında gerçek bir Shadow olmadığını yanına bir mektupla Shadowların evinin kapısına bırakıldığı ve kendisinin bir cadı olduğunu gerçekleriydi.

King's Cross İstasyonuna gelmişti. Hayatının tamamı ile değişeceği yerdeydi. 9 ve 10. peronların birleştiği kolonda bekliyordu.

Derin bir nefes alıp kendi kendine "Ne olacaksa olsun." diyip 9 3/4 peronuna girisini yaptı.

Peron inanılmaz derecede büyüleyiciydi. Express'in dumanları tavanı sarmış uçsuz bucaksız duvarların arasında kendini saklamış gibi görünmesini sağlamıştı.

Dream Eyes [《Çapulcular》]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin