Yoongi
Bugün okula gitmek için evden çıktığımdan beri izlendiğimi hissediyordum. Başta her zaman yaptığım gibi otobüs durağında beklerken üstümde olan iki çift göz hissettim.
Otobüsten indikten sonra bile o bakışları hissediyordum. Gözümü etrafımda gezdirmiş hiçbir şey görememenin verdiği rahatsızlıkla yürümeye devam etmiştim.
Staj için gittiğim hastanenin içine girdiğimde bile devam eden izlenme hissi ile iyice stres olmaya başlamıştım.
Böyle bir şeyi kimin yaptığını düşündüğümde aklıma sadece dün Jimin'in bölümümü söyledikten sonra attığı görüldü geliyordu.
Beni açık bir şekilde mesajları ile tehdit etmiş olsada kalbim ona toz konduramadığı için sadece benim abartığımı kimse tarafından izlenmediğimi söylüyordu.
Onun aksine beynim ise kesinlikle takip edildiğim konusunda ısrarcıydı. Ama asıl ısrarcı olduğu kısım bunu jiminin yaptığıydı.
Bütün gün hastanede yorulduktan sonra ne kadar bir an önce eve gitmek istesemde hastenenin kantininde beni beklediğine dair mesaj atan jungkook ile kantine inmek için asansörlerin olduğu tarafa doğru gitmeye başladım. bu sırada etrafa bakmamak için resmen direniyordum.
üstümde olan o gözü yine hissediyordum. adımlarımı bir an önce aşağı inmek için hızlandırmamın nedeni de buydu.
sonunda asansöre ulaştığımda derin bir nefes alarak asansörün içine girdim. İçeride de kimsenin olmamasının verdiği rahatlıkla ellerimi saçlarımın arasından geçirip sıkıntıyla oflamıştım.
asansörün kapısı tam kapanmak üzereyken birinin ayağını asansörün kapısının arasına koymasıyla kapı tekrar aralanmıştı. kaşlarımı hafifçe kaldırarak kapının tekrar aralanmasına baktım. İçeri giren kişiyi kesinlikle tanıyordum. bu geniş omuzları daha öncede görmüştüm.
yüzündeki gülümsemeyle yanıma geçmiş hafifçe baş selamı verdikten sonra ineceği katın düğmesine basıp önüne dönmüştü.
onu daha önce jimin'in yanında da birkaç kere görmüştüm. onu sürekli güldürebilen yakın arkadaşlarından biriydi. onunla gözgöze gelmemek için ayakabılarıma bakarken bana seslenmesiyle başımı kaldırıp ona döndüm.
"Sanırım biraz telaşlısın." şaşkınlıkla gözümü kısarak ona bakmamla kendini açıklama ihtiyacı hissetmiş olmalı ki tekrar konuştu. "ah ellerinle oynayıp duruyorsun ve ayağınla hafifçe yerde ritim tutuyorsun."
o diyene kadar bunları yaptığımın farkında bile değildim. kollarımı önümde birleştirdikten sonra gergin bir gülümsemeyle ona baktım. "öyle mi davranıyorum? farkında değilim."
cevabımdan sonra yüzündeki gülümseme genişlemişti. "insanlar stres altındayken ya da korktuklarında böyle davranırlar. korkmanı gerektiren birşey olmalı." tam cevap vereceğim sırada asansörün kapısı açılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
atemlos | yoonmin
Fanfiction"Sevdiğin kişiyi akşam dışarıda görünce takip etmek pek de akıl işi değil." [Texting-düzyazı] (Büyük bir ihtimal devam etmeyecek)