one

15 1 4
                                    



Elime aldığım bir kaç kitaplar ve defterlerle üç saatlik dersten çıkmış fakültenin kafesine doğru yürümeye başlamıştım. Okuduğum bölümün ağırlığından kaynaklı olarak fazlasıyla yoruluyordum bu yüzden de çoğu zaman yorgun olurdum, yüzüm asık ve soluk olurdu. Gerçi çoğu arkadaşım bu halime alışmıştı, dışarıdan bakanlar da ya egolu ya da suratsız derlerdi.

Omuz silkerek derin bir nefes aldım, her şu amfiden çıkışımda aynı şeyi düşünüyordum ve sinir bozucuydu.

Sonunda kafeye girdiğimde bakışlarım arkadaşlarımı arıyordu ve kısa sürede de görmüştüm onları. Herkes önündeki kitabı açmış olsa bile ortada derin bir sohbet döndüğü belliydi, her zaman ki gibi ders çalışacağız diye buluşacaktık ama konuşmaya dalındığı belliydi.

Yanlarına doğru ilerleyip Hara'nın yanına oturmuştum, beni fark etmişlerdi ama ne konuşuyorlarsa hemen kafalarını geri çekmişlerdi, merakla onları dinlemeye başladım.

"Hayır bak, çocuk derste liseli ergenler gibi davranıyor ve sinir bozucu. Diyorum ki dersi dinliyorum ve sen bana temasta bulununca dikkatim dağılıyor, onun cevabı ne sizce?" üçümüzde Nora'nın yüzüne bakakaldığımızda göz devirip konuşmuştu, "Benden bu kadar etkilediğini bilmiyordum diyor geri zekâlı."

Kendimi tutamayıp küçük bir kahkaha atmıştım, bahsettiği kişi Nora'nın flörtü olan Hyunjin idi. Çocuk çok yakışıklıydı, efsaneydi ama hareketleri Nora'nın hoşuna gitmiyordu. Nora biraz daha olgun kişilikli bir kızdı ve yanına da öyle birisini istiyordu, ama Hyunjin onun aksine deli dolu, her karaktere bürünebilen, hoşlandığı kızın yanında da ergence hareketler yapan bir adamdı.

"Gülme Vera ya! Derste delirecektim, çocuğa bitti senle işim olmaz dememek için kendimi zor tuttum." gözlerimi devirerek ona baktım, o da ona katılmadığımı anlayarak ne oldu dercesine bakmıştı, "Nora, bu adamın en başından bizimle arkadaşlık yaparken de böyle olduğunun farkındaydın. Hoşlanmıyorsan neden flörtleştin? Ve hâlâ flörtleşiyorsun."

Gözlerini devirerek omuz silkti, "Yalan yok herif felaket derecede yakışıklı, ilgimi çekiyor. Başta hareketleri rahatsız etmiyor hatta hoşlanıyordum çünkü eğlenmek için yapıyorduk, şimdi ise.." Young aradaki boşluğu hemen kapattı, "İş ciddiye bindi."

Herkes kafası ile Young'u onayladı, ardından Hara konuşmaya başladığında herkes ona dikkat kesildi.

"Her zaman arkandayız biliyorsun ama Hyunjin'in senden hoşlandığı çok belli, bir şeylerden emin değilsen ilişkiye başlamadan bitirmeni öneririm. Yoksa üzülecek ve Hyunjin benim arkadaşım, üzülmesini istemem." Nora hüzünle kafasını eğdi, ardından kahvesini hızlıca içerek çantasına masadaki kitaplarını doldurmaya başladı.

"Nereye gidiyorsun, dersinin başlamasına daha var diye biliyorum?" diye soru sorarcasına konuştum, Nora ise omuz silkti, "Derse girmeyeceğim, kafam çok dolu. Eve gidip bu gece uzunca düşüneceğim ve yarın Hyunjin ile konuşacağım."

Kafamızla onayladık, onu anlıyordum. Kırmak istemiyordu ama derdi de bu değiş gibiydi, hareketlerinden rahatsız olması biraz bahane gibi geliyordu. Mevzuyu daha çözememiştim ama tahmin ettiğim şeyse eğer yarın gidip Hyunjin ile ilişkisini bitirecekti. O zaman kafamdaki her şey de yerine oturacağından emindim.

"Sizi seviyorum, teşekkür ederim." her zaman ki samimiyeti ile masadan kalkıp gittiğinden tebessüm ederek arkasından izledim bir süre, hepsini çok ayrı seviyordum. Yerleri çok farklıydı benim için. Üç yıldır arkadaştık ve pek bir sorun yaşamamıştık, kafalarımız uyuşurdu öyle dört kız takılırdık.

"Kafasının karışıklığını yenebilir umarım." dedi Young, ardından Hara konuştu, "Umarım, üzgün olmasına dayanamıyorum." gülümsedim ve Haraya yaklaşarak sarıldım.

"Merak etmeyin, Nora bu. Kendi için en sağlıklı kararı vereceğine eminim."

Beni onayladıklarında biraz da Hara'nın gelecek hayallerini dinledik, savcı olmaya uğraşıyordu. Bütün emeği bu yüzdendi ve hep böyle hayallerini anlatırdı, biz de dinlerdik.

Telefonuma gelen mesaj sesi ile irkildim, ardından elime alarak kilidi açmadan mesajı okudum.

Yoongi: Vera daha dersin var mı?

Ardından programıma bakmış ve bittiğini görerek sevinmiştim, çok yorgun hissediyordum.

Vera: Hayır yok, neden?

Yoongi: Keyfim yok, buluşalım mı diyecektim. Tabi yorgun değilsen?

Vera: Hayır değilim, eve geçecektim şimdi istersen dışarı çıkmayalım bana gel olur mu?

Yoongi: Hep öyle oluyor zaten, evinden çıkmak bilmiyor musun sen?

Vera: Yoongi sana şu an bunun açıklamasını yapmakla uğraşmayacağım. Eve geçiyorum çabuk gel.

Yoongi: Emredersiniz Avukat Hanım.

Hitabına karşı gülmeden edemedim, daha avukat olamamıştım ama Yoongi beni avukat yapmıştı. Umarım ki olacaktım.

"Neye sırıtıp duruyorsun sen?" Young'un sorusu ile hızlıca kafamı telefondan kaldırdım ve yüzümdeki aptal sırıtmayı sildim.

Ah.. cidden salak gibiydim.

"Hiç.." dedim doğrulmuş kitaplarımı kollarımın arasına alırken, "Gidiyorum ben, dersim yokmuş. Eve gidip dinleneceğim, hadi öptüm!"

Kaçar gibi çıkmıştım ama arkadan Young'un, "Sende bi' haller var ama yakında çıkar kokusu Vera Hanım!" dediğini duydum.

Ben de son altı yedi yıldır bi' haller vardı ama bunu kimse anlamıyordu, anlayacaklarını da sanmıyordum. İçimdeki bir türlü yeşermeyen duygularım ile birlikte açamadığım defteri kapatıp gidecektim.

please love me | mygWhere stories live. Discover now