two

4 1 0
                                    




Elimdeki bitmiş bira şişesini çöp poşeti olarak kullandığımız poşetin içine atarken iç çekerek geri yaslandım, ardından bana yeniden bira uzatan Yoongi'ye teşekkür ederek elinden aldım ve hızlıca açtım.

Sinirlerim bozuktu, nedeni de belliydi açıkçası. Buluştuğumuzdan beridir Yoongi'nin ilişki hayatındaki hızlı gelişimlerinden konuşuyorduk, şerefsiz herif bir günde kaç kız düşürüyordu.

"Sonuç olarak kızın yanına gittim ve bana dediği tek şey 'peşinde onca kız varken benimle neden ilgilenesin? sana inanmıyorum' ama ben cidden ondan hoşlanmıştım!" her ay dinlediğim aynı cümleler ile birlikte göz devirerek elimdeki biramı kafama doğru dikledim.

"Ya bilirim ben o hoşlanmaları, bir ay sonra gelip başka kız için aynı şeyi söyleyeceğine kalıbımı basabilirim." kaşlarını çatarak bakışlarını irislerime doğru çevirdiğinde sanki nefesim kesilmişti, bir bakışından etkilenebilecek kadar mahvediyordu beni.

"Böyle söylemen beni kırdı, ayrıca o bir ay değil.." lafını ben tamamladım, "İki haftada bir mi diyecektin? Ah, özür dilerim. Bazen kaçırıyorum da."

Bu sefer gözlerini deviren o olmuş ve bir şey dememişti, bana alınmadığını biliyordum çünkü ben hep böyle açık açık onunla konuşurdum o da beni pek umursamazdı.

Evet, onun kıçının dibinde pervane gibi dönmesem de ondan çok fazla hoşlanıyordum. Yani beş-altı yıllık bir süreçtir böyle hissediyordum, çoğu zaman bu duygumun üzerini kapatmaya çalışsam da hep başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Onu geçtim son zamanlarda ona karşı daha bir agresifleşiyordum çünkü duygularımı artık içimde saklayamıyordum, boğuluyordum.

Sessizleşen ortam ile birlikte bir süre nefes seslerimiz duyuldu, ardından onun hırıltılı ve kalın sesi.

"Sen birisinden mi hoşlanıyorsun?" sorduğu soru ile bir an kaldım, sesimi çıkaramadım. Ama bozuntuya vermemeye çalışarak cevapladım, "Onu da nereden çıkardın?"

Dudaklarından eksilmeyen alaylı bir sırıtma oluştu, ben de ister istemez oraya baktım. Ardından hemen geri çektim, etkisi altına girip çıkamıyordum bazen.

"Salak mı sanıyorsun sen beni? Kaç yıllık arkadaşız Vera, davranışlarından bir sorun olduğunu çözebiliyorum." gülmeden edemedim, kaç yıllık arkadaşız deyip birisinden hoşlandığımın şimdi farkına varması gülünçtü.

"Nasıl davranıyorum ki?" dedim safa yatmaya çalışırken, o da sabır diledi.

"Şöyle ki durmadan bir yerlere dalıp gidiyorsun, eskisinden daha fazla telefonunla ilgileniyorsun ve çoğu zaman gülümsüyorsun. Bana bakarken bile bu kadar gülmediğine eminim."

Göz devirmemek için kendimi zor tuttum, aptal herif onun fotoğraflarına bakıp gülümsediğimi bilmiyordu. Kendini çok akıllı sanıyordu, öyleydi de hem de mühendislik okuyacak kadar fakat iş duygulara gelince dünyanın en salak insanı olabiliyordu. Ya da ben duygularımı gizlemekte ustaydım çünkü arkadaşlarım bile fark etmemişti, tek bir bilen vardı o da şimdi yurt dışında okuyordu.

O yokken çok yalnız hissediyordum.

"Evet," dedim ona doğru bakmaya başlarken, bakışlarında bir duygu kırıntısı dahi hissetmesem de kendimi zorlayarak konuştum, "Uzun yıllardır hoşlandığım birisi var."

Şaşkınlıkla doldu irisleri bu sefer, ben ise tebessüm ettim. En azından bir tepki verebiliyordu.

"Ben bunu daha önce nasıl fark edemedim ki? Kesin tanıyorum ben de o yüzden söyleyemedin değil mi? Bana nasıl güvenmezsin?"

"Duygularımı açamam ki ben, bilirsin beni. Senlik bir durum değil yani."

Kafasıyla onayladı beni, ardından iç çekerek birasından koca bir yudum aldı, "Kim peki? Söyleyecek misin?" diye sordu meraklı sesini gidermeye çalışarak, kim olduğunu deli gibi merak ettiğini biliyordum ama umursamazca davranmak istediğinin farkındaydım.

"Söylemeyeceğim." bunu tahmin edermiş gibi derin bir nefes verdi, "Tanrı aşkına Vera benden neden saklıyorsun ki? Ben her şeyimi sana anlatıyorken böyle davranman hoş olmuyor."

Oflayarak elimdeki biradan bir kaç yudum almış ve Yoongi'ye doğru kedi misali yaklaşarak hızlıca cebindeki sigarayı kapmıştım. Sinirli nefes seslerini duyarken onu umursamadan paketten çıkardığım bir dal sigarayı dudaklarımın arasına almış ve yine Yoongi'nin çakmağı ile sigaramı yakmıştım.

Paketi ona geri uzattığımda hızlıca çekip almış ve söylenmişti, "İçme dedikçe içiyor ya, ne biçim inattır bu ben anlamıyorum ki."

"Alışacaksın ya sen de, inanıyorum ben buna."

Aynen der gibi baktı suratıma, ardından çalan telefonu ile hızlıca telefonuna dönmüş ve gördüğü isim ile birlikte dudaklarındaki sigarayla birlikte yine sırıtmıştı.

Bu sırıtmayı tanırdım, bahsettiği kız arıyordu ki tahminim doğru çıkmış, Yoongi ayağa kalkarak boydan boya camla kaplı duvarıma doğru ilerlerken telefonu açarak yavşak ses tonu ile konuşmaya başlamıştı.

Bir süre onun keyifli sesini dinledim, hep böyle olurdu. Ben onu dinlerdim, onun mutluluğu ile mutlu olurdum ve o üzüldüğünde ondan daha berbat bir hâlde olurdum. O benim için cidden çok değerliydi.

Karşımdaki adamın beni onu sevdiğim gibi sevmeyeceğini biliyordum, beni çok seviyordu, hissedebiliyordum. Beni düşünüyordu, sağlığımı, mutluluğumu, üzüntümü ve hayatımı. Ama beni sadece bir arkadaş olarak görüyordu ve öyle görmeye devam edecekti.

Gözlerim istemsizce dolduğunda ağlamamak için büyük bir çaba sarfettim, içtiğim iki şişe biradan dolayı hassaslaşmıştım iyice yoksa hemen her şeye ağlayan tiplerden değildim.

Biriken yaşları yavaşça geri gönderdiğimde bitmiş biramı yeniden poşete atmış ve koltuğa geri yerleşmiştim. O sırada konuşması biten Yoongi de yanıma geçmiş ve heyecanla konuşmaya başlamıştı.

"Kızla randevuya çıkacağız, Min Yoongi her istediğini alır bebeğim."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 08, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

please love me | mygWhere stories live. Discover now