Yazmak herzaman insana iyi gelir. Yazmak bir adamla sohbete benzer sadece dinlerler. Ne ''aynen'' diyip dinlediğini belli etmeye çalışır nede konuyu eski sevgilisiyle çıkan kızın saçına getirler. Sadece dinlerler ve değerli olduğunu hissettirirler.Yazmayı seviyorum çünkü derdini anlatıp karşısındakinden onay almayı seven birisi değilim. Genelde bencilimdir. Yazaken tek amaç kendimi rahatlatmak olur kağıdın huzursuzluğunu görmezden gelmeyi tercih ediyorum...
Keklik sokağında hava karanlık, gökyüzü yıldızlı ve gösterişliydi. Dört binanın çevrelediği sitenin ortasında ki park çoğu akşamki gibi serserilerle doluydu. Parkın girişine bakan beş katlı binanın üçüncü katında yine ışıklar kapalıydı herzaman saat dokuz olmadan ışıklar kapanır ve gecenin karanlığı dahada yüzünü gösterirdi. Üçüncü kattakilerin en büyük kızı Feride belliki alışkanlıklarını değiştirmişti. Hergün dokuzda yatar sabah yedide horoz sesli alarmıyla tüm binayı inlettiğini hisseder ve aslında bir saniye sürmeden kalkardı. Herşeyin değiştiğinin farkındaydı. Feride annesi Nejla erkek kardeşi umut ve en küçük kardeşi leyla ile yaşıyordu. Hayatından memnun sayılırdı aslında. Elindekiyle yetinmesini bilirdi ve sürekli daha fazladını istemezdi en azından. Pencereden sessizliği izledi, yine gökyüzüne hayran hayran baktı. Pencereyi açıp havayı soludu. Yine büyümekten mutsuzdu..Altı senedir aynı semtte yaşıyordu. Bu ailesi içinde uzun bir süreydi ki sürekli adres değiştirirler,değişik sebeplerden dolayı bir, iki seneden uzun aynı yerde kalmaları pek münkün olmuyordu. Keklik sokağının henüz ikinci senesinde iken ödevlerini bitirmiş, yemeğini yemiş ve dışarı çıkmaya hak kazanmıştı. Arkadaşlarının hepsi oradaydı. Sınıftan yakın arkadaşı semra ile aynı karşılıklı binalarda oturuyorlardı. Voleybol oyunlarının tam ortasına denk gelmişti. Oyunun tam ortasında sokağa yeni taşınmış mavi hırkalı sarışın siyah saçlı çocuk kendini tanıtıp evini gösterdikten sonra oyuna katıldı. Hava kararmaya başlamıştı. Herkes teler teker evlere dağıldıktan sonra semra feride ve mavi hırkalı cocuk oyunlarına devam ediyorlardı. Yeni çocukla oynamak arada dinlenip sohbet etmek iki arkadaşında hoşuna gitmişti. Nejla hanımın pencereden çağırmasıyla Feride eve geldi. Sonraki günlerde iligiyi üzerine toplayan çocuk Feride 'nin odasının önünde bisiklet kornasını çalıyor,Feride cama çıkıp konuştuktan somra içeri giriyordu. Yeni çocuğun ismi henüz yoktu ismini bile bilmediği biriyle sohbet etmek onun kendisini tanımaya çalışmasını izlemek hoşuna gidiyor, ve ona olan ilgisini arttırıyordu. İsmi mavili olarak kalan çocuk kendini daha fazla saklayamadı. Herkese Feride hakkında soru soruyor, herkesin ilgisini çekiyordu. En sonunda mahalenin dedikoducu kızı, Feridenin yakın arkadaşı ve ağzını tutamayan Semra'dan laf almaya çalışıyor gibi görünüp kendini ele vermiş numarası yapacaktı. Kendisi yalanda ve numarada gayet başarılı sayılabilirdi.
- Feride bugün neden gelmedi? Ne güzel oynardık.
-Nejla teyze öyle kolay kolay izin vermiyor. - Ne zaman gelir ki?
-Bilmiyorum
-Feride çok güzel kız
-......
- Semra sence Feride benimle..
-Onu bilmemde bence aklından bile geçirme. Bugüne kadar birine bile baktığını görmedim ayrıca gayet asabidir. - Bende bugüne kadar kimseye böyle bakmadım sen bi konuşsan?
Laf yapmakta üstüne olmayan Semra gayet eğleneceği ve sevdiği işe başlamıştı çöpçatanlık...- Feride şu çocuk varya
-Ne çocuğu
- Ya yeni gelen
-Mavili
- Evet ''mavili''
- Senin ondan hoşlandığını bilmiyor. Ama oda senden hoşlanıyomuş bugün benimle konuştu sen bi konuşsan ben kimseye böyle bakmadım dedi seni seviyor
-Ondan hoşlandığımı söylemedim
-Biliyorum ama söyleyeceksin sende seviyorsun işte..Aradan bir sene gecti '' Sende seviyorsun işte'' ile başlamıştı. Belki de iyi bir başlangıçtı sadece kader biraz zorlamak istiyordu..
.... Devam edecek..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİLİM
Non-FictionYazmak herzaman insana iyi gelir yazmak bir adamla sohbete benzer sadece dinlerler. Ne ''aynen'' diyip dinlediğini belli etmeye çalışır nede konuyu eski sevgilisiyle çıkan kızın saçına getirler.'' Belki sonumuz iyi olmayacak ama ben seni sevmekten...