Oturduğum bar masasında boş bardakla oynuyordum. Birazdan Jungkook sahneye çıkacaktı. Heyecanlı bir şekilde onu bekliyordum. Heyecanımın nedeni bu sefer beni biliyor olmasıydı. Bu bilinçle çıkacaktı sahneye.
Yeni bir içecek almak için barmene bardağı uzattım. "Hayatım bu kadar içmemelisin."
Gözlerimi devirdim ve tek dikişte ufak bardağı bitirdim. "Niye Bambam? Bir tek bu kafamı dağıtıyor şu an."
Bambam sinirle "Lanet olsun, sonra Jisoo bana kızıyor. Sanki ben zorla içiriyorum..." diye söylenince yanağına minik bir öpücük kondurdum.
"Bu gece zafere içiyoruz."
Ben onunla konuşurken sahnete çıkan kişileri ve başlayan müziği çok geç fark etmiştim.
Jeon Jungkook ile gözlerim o an kesişti ilk defa. Baterisiyle minik ritimler tutmuştu. Bakışları Bambam'e dönünce baterisinden çıkan sesler sertleşti. Şarkıyı söyleyen sarışın kız vokal ağırlıklı bir şeyler söylemeye başlayınca kalabalık coşku dolu sesler çıkardı.
Bu kızın adı Rosé'ydi ve bildiğim kadarıyla Jimin'in sevgilisiydi.
Bakışlarımı Jeon Jungkook'tan ayıramadım. Terli alnına yapışan siyah saçları, kaslı kolları ve çaldığı baterisi...
Onu böyle izlerken fenalaşmamak için zor duruyordum.
Gerçekten fazla etkileyiciydi, tıpkı kalbi gibi.
Köstebeğimden gelen mesajla tüm dikkatim oraya çekildi.
