.........

697 68 55
                                    

Kapalı gözlerini gözüne vuran ışık ile açtı. Hiç uyuyamamıştı Niki. Pek yabancı bir şey değildi doğrusu.

Sunoo ile ayrıldıktan sonra hiç uyuyamadı ki. Her şeyden çok sevdiği sevgilisi, sırf babası homofobik diye ondan ayrılmıştı, nasıl uyusun ki. Çok ağlamıştı, ama sevgilisinden ayrıldığı için değil, sevdiği ağladı diye.

Gözünden akan o yaş, kalbine hançer gibi saplanmıştı Nikinin.

Sunoo'nun ağzından çıkan o tek kelime, gözünden akan o tek yaş, kalbini delik deşik etmişti Nikinin.

Üstüne üstlük o gece gündüz ağlayıp, zihninde Sunoo ile kurduğu hayaller yüzünden uyuyamazken, o hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.

Yatağından yavaşça kalktı ve formasını giydi. Göz altlarına kapatıcı sürdü. Her zaman ki gibi güzel görünmesi gerekiyordu. Sevdiğinin karşısına çirkin çıkmak istemezdi. Saçlarını da düzelttikten sonra çantasını taktı sırtına ve çıktı odasından.

"Nishimura Riki!" annesinin tiz sesi ve uykusuzluk yüzünden başı ağrımaya başlamıştı bile. "Dün seni rahat bıraktım ama bugün kaçışın yok, dün dediklerinin hesabını ver!" Niki annesinin sözlerini umursamadan sarıldı ona. "Ben de seni seviyorum annecim" Gözünden bir damla yaş düştü. Asla yapamamış olduğu bir şeyi yaptı, annesinin kokusunu içine çekti. Acaba özler miydi bu sigara kokusunu?

"Babası kılıklı, işin gücün sapıklık! Siktir git evimden. Hemen!" Histerik bir gülümseme oluştu yüzünde. "Özür dilerim anne." dedi annesinin omuzlarından tutarken. Yürümeye başladı kapıya doğru. Son bir defa baktı evine. "Doğduğum için." söyledi son sözlerini annesine.

Artık her şey Sunoo'ya kalmıştı. Eğer ona bir şans daha verirse, yaşayacaktı. Kapıyı hızla arkasından kapattı ve otobüs durağına doğru koştu. Yaya geçidinde onu gördü. "Sunoo hyung!" diye seslendi ve koşmaya devam etti. Yanına varınca sarıldı hyunguna. "Seni seviyorum Kim Sunoo" dedi bir umut bakarken gözlerine. İki kelimeye bağlıydı hayatı. "Ben de seni" veya "ben sevmiyorum". Biri onu yaşatacak, diğeri ise ölümünü getirecekti.

Sunoo bir süre baktı gözlerine. O gülümseyen yüzündeki çaresizliği gördü. Yetmiyor muydu bu kadar acı? Neden başkalarının düşünce yapısına göre yaşamaları gerekiyordu?

"Ben de seni-"

"Hyung dikkat et!"

Yere itilmesi ile avuçlarında keskin bir acı hissetti Sunoo. Ama kalbinin acısı kadar keskin değildi bu acı. "N-niki.." hızla koştu sevdiğinin yanına. "H-hyung.." dolu gözlerinden dolayı önlerini göremiyorlardı ikisi de.

"Sessiz ol, yorma kendini.." Sunoo hıçkırıkları arasında haykırmaya başladı "ambulansı arayın!" diye. "Artık bana uyumadığım için kızamazsın hyung. Çünkü sonsuza kadar uyuyacağım.. Seni seviyorum papatyam." Son bir defa baktı güzel çiçeğinin yüzüne. Son bir defa koydu elini elma yanaklarına. Gözleri karanlık ile buluştuğunda ise, aylar sonra ilk defa uyumuştu. Bir daha uyanamayacağı bir uykuydu bu..

Çığlık çığlığa ağlarken başını iki yana sallıyordu Sunoo. "Hayır! Hayır bırakma beni.. Söz, söz veriyorum sana kızmayacağım! Seni seviyorum Niki! Seni herşeyden çok seviyorum, bırakma beni! Pes etmek için fazla gençsin, nolur! Yalvarıyorum sana.. Yanında uyurum, ben uyuturum seni sevgilim, lütfen bırakma beni. Yalvarıyorum sana! Yalvarırım sevgilim.. Beni bu karanlıkta yalnız bırakma…" Sunoo'nun haykırışlarını ve çığlıklarını duyan herkes ağlamaya başlamıştı. Kendini dünyanın en duygusuz insanı olarak tanımlayanların bile yüreği yanmış, onları tanımamalarına rağmen ağlamışlardı.

Sunoo ise o kalabalıkta acısı ile baş başaydı.

Duyguyu fazla veremedim, değil mi?

I can't sleep -Sunki-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin