Kafam karışık bi şekilde tekrar dönmeye başledım aklımda büsürü hikaya, olay ve düşünçe doluşuyordu kafam bu sefer çiden artık batlıçak kadar şişmişdi gergini atmak isdediyim için hızla odadan çıkdım etrafa bakdım ve derin bir nefes aldım tekrar etrafa bakdığımda bu sefer bişeyelerin yanlış oldunu fark edim pençerelerin örtüsü tamaman açık tı oysaki biz hep kabatır 'dık yani zaden hep kabalıydı pençerelerin bir tanesine gidim panşörü(bu arda bazı şeyleri yanlış yazmış ola bilirım bunu için özür dilerim neyse devam edin) kabatım ve diyerine bakım o tarafa gittim ve onuda kabadım az önçe kabatımıma bakdığımda... Açıkdı ne nasıl olabilirdi heralda hayalgördüm diye düşünerke hızlı adımlarla tekrar kabatım ama diyeride açıkdı noluyordu birden bire orta delereçelerde bir fırtına oluşdu. Çok korkmuşdum. Hızla ilerledim ve odaların birene girdim. Kafanda nolduğu hakında bir sürü soru vardı. Nolmuşdu? Neden panşörler kaban mıyordu? Ve fırtına neden olmuşdu? Kafam karışsada biraz sakınleşdikeden sora gözlermi açdım karşımda kimse yokdu yani kendi odamamı gelmişdim? Yoksa diyerlerine bişey mi olmuşdu? Küçük bir hayçan ve korkuyla etrafa bakdım ve burda kimsenin olmadını anladım. Ama çıkamazdım ki çünkü fırtına hala devam ediyordu kafam iyiçi karışmışdı kafam artık herkeze saydırçak kadardı. Yavaşça kapıyı araladım. Kimse yokdu ve fırtına dinmiş gibi gözüküyordu. Odadan çıkdım ve etrafa biraz bakdım. Yine aynı şekilde kimse yokdu. Biranda bişey yani nir süliyet gözümün içene doğru yaklaşdı. Bana garip bir bakış yabdı. Eliyle bir yeri gösderiyordu. Gösderdiyi şey bir kutuydu, süliyet e bakdım. Gösderdikden sonra elini yavaşça çekerek ortadan kayboldu. Garipdi herkezin güvende olduna emin olmalıydım. Kabıların birine yaklaşdım. Kabıyı hafif bir tıklatım. Kabıdan:
"Hadi ama giysimi geri ver!"
Diye bir bağrış vardı heralde yine abim birilerini kızdırmışdı.Hızla yürüyerek yan kabıya geçdim. Kabıya tekrar hafifle kabıyı tıklataçaken.... Bir saniye abim Meri nin yanında deyil miydi? O zaman o ses kime ayiti?Hızla kabıya geri döndüm kabıyı tekrar tıklatım. Kabı yavaşça açıldı. Meti.. Tişortü omzundan biraz düşük ve elinde bir örtüyle önümde duruyordu. Şaşırmışdı onunda utanmakdan yanakları kızarmışdı. Arkadan bir ses.
"Şimdiden dometes oldun çok zayıfsın ha ha"
Ve ardından kahkaha atı bir erkek sesiydi. Metiye bakdım dahada kızarmışdı sadeçe kafasını oynatarak sesin geldi yere bakdi ve:
"Sen kendine bak Martin!"
Diye bağırdı Martinlemi aynı odadaydı Martinin sesi tekrar geldi:
"Ne varmış bende!"
"Koçaman bir kafa ama içinde beyin bir miktar bile yok!"
Aman tanrım! Bunlar aşk böçekleriydi. Hem kavgalı hem aşık. Kabıyı kabatım. Arkamda bir el hisedim. El yavaşça boynuma geldi ve geri omuzlarıma sezsizçe elimi çebime getirdim. Çebimdeki bıçakla ona vura bilirdim. (Üzgünüm bıçak olayını söylemeyi pardon yazmayı unutmuşum neyse devam edek) çebimdeki bıçağı yavaşça çebimden çıkardım. Ve sonra hızla arkama dönüm bıçağı arkamdaki zombienin karnına vurdum....... Arkadan bir çığlık sesi geldi. Arkama bakdım odaların birinden çığlık sesi geliyordu.Odalardan birene daldım. Meti sinirle çılık atıyordu:
"Noluyor burda?"
Diye sorduyumda. Meti sinirle bana bakdı ve:
"Şu ayı benim elbiselerimi yırt!?"
"Bi kere ben senin elbiselerine elemedim sadeçe sıçanlara yabmalarını söyledim"
Meti hızla yürüyerek Martin e okkalı bir tokat atı:
"AaAaaaağğğğğ"
Meti sırıtarak:
"Buda bedeli, bide yabmadan önçe aklından geçir!?"
Ah önemli deyilmiş... Bir saniye... Zombieye noldu? Hızla etrafa bakdım zombie yada biri yokdu şaşırtıçıydı çok emindim..........
Devam edeçek.....
![](https://img.wattpad.com/cover/249877355-288-k974054.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düyanın Sonu
Viễn tưởngBir vambirin ve onun la beraber yolculuk yaban arkadaşlarından yaşadığı ve zombi diye bir vürüsün onlara saldır masıyla alakalı bir hikaye