Kalbimizin derinliklerinde kendimizden bile sakladığımız anılar taşıyoruz hepimiz. Tozlu bir rafa kaldırınca o defter kapandı sanıyoruz...Yeri geliyor pişmanlık oluyor adı yeri geliyor özlem ya da birine karşı duyulan bir sitem ... Çünkü insan, sadece canını acıtan şeyleri gizlemek ister kendinden bile...Kaçamaz, kurtulamaz ne yaparsa yapsın unutamaz...Benimde vardı, kimselere anlatamadığım anılarım. Yüreğime gömünce öldüğünü sandığım acılarım... Ama ne var ki kalbe gömmek unutmak değilmiş meğer. Yok gibi davranmak yaşananları silip atmıyormuş insanın ömründen. Bir insan kendi hatıralarından ne zamana kadar kaçabilir ki? Asla... Kaçmak yerine kabullenmeyi öğrendim zamanla. Hayatta her şey mümkün olduğunu öğrendiğimde başladım kendimi sevmeyi. Zaten kendini sevmediğin sürece bunu anlamayı başaramıyorsun...Meğer ne çok haksızlık etmişim kendime ,ne çok kırmışım kendimi, ne çok yıpratmışım kendimi yok yere... Hayatımdan çekip gidenlere boşu boşuna üzülüp durmuşum. Yeri gelince aşk da bitermiş, sevgi de dostluk da... Başka bir yere ait olmaya çalışınca olmuyormuşsun. Hani taş yerinde ağırmış ya, öyle işte. Herkes ait olduğu yere gitsin, artık kimseyi kayıptan saymıyorum... Kendime sadece kendim lazımım..;)