teşekkür

32 8 7
                                    

**sadece hikayeyle ilgili boş yaptığım bir bölüm

"hepimiz birtakım hayaller kuruyoruz. sözler veriyoruz, gerçekleşmeyeceğini bile bile. ancak günün sonunda avuçlarımızda kalan tek şey kalp kırıklıkları oluyor. eğer asla umut etmezsek, asla sevmezsek, asla yaşamazsak bu daimi acıdan kaçabilir miyiz?"

bu düşünceyle başladım bunu yazmaya. ancak yazdıkça anladım, ne kadar bencilce, ne kadar düşüncesizce bir felsefe etrafında şekillendirdiğimi kurguyu. bu hikayedeki karakterler, acı çekiyor. gereğinden çok daha fazla, onları yaşama karşı bir nefret beslemeye itecek kadar çok. ama, buna bir son vermek adına hayatlarına da son verirlerse, ellerinde ne kalır ki?

hepimiz bir anlam arayışındayız. "neden geldik bu dünyaya, amacımız ne?"  tabii ki anlamını bulanlar var, bunlar gerçekten şanslı insanlar. peki bizim karakterlerimizin amacı, anlamı ne? birbirlerine sahip olmak mutlu olmaya yetmez ki? hikayeyi yazarken çok da kafa yormadım buna aslında. ama sonra aklıma nerede duyduğumu hatırlayamayacağım kadar önceleri okuduğum bir söz geldi: 

"bazı insanlar dünyaya acı çekmek için gelirler ve onlar için üzülmeye gerek yoktur." 

belki onların bir anlamı yoktu, belki de tek amaçları figüranlık yapmaktı dünyada başrol oynayanlara, belki daha fazla yaşasalar bulurlardı amaçlarını, belki de birbirlerine tutunarak sürdürmelilerdi bu acı çekme ritüelini. ama artık ölü bir bedenden ibaretler bu yüzden bunu konuşmanın pek de bir mânâsı yok. 

eh, neyse.
buraya kadar okuduysanız eğer, teşekkür ederim.

kurtarılanlar ve kurtarıcılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin