Havaalanındaydık. Buz gibi havada sigara içiyorduk Gökhan'la. Teyzem bize kınayan gözlerle bakarken düşündüğüm tek şey annem ve babamdı.
"Hadi binelim." Teyzemin dediklerine kafamı salladım ve otobüse bindik. Muavin konuşmaya başlarken kulağıma kulaklığımı taktım. Başım ağrıyordu.
Kafamı cama yasladığımda kafam sekiyordu. Gülmek istesemde gülmeye halim yoktu. Çantamdan bir ağrı kesici çıkardım ve içtim.
Çağan Şengül - Nereye Gidiyorsun çalıyordu. Çağan Şengül'ün sesi kulaklarımı doldurup ruhumu dinlendirirken gözlerimi kapattım ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
🪶🪶
"Kuzum, ara verildi hadi kalk." Teyzemin sesiyle gözlerimi açtığımda esnedim. Hava kararmıştı. Ceketimi üzerime giyerken Gökhan ve teyzem otobüsten iniyorlardı. Arkalarından bende indiğimde çok uykum vardı.
Tesislerde oturup sandviç yemeye başladığımızda gözlerimi açamıyordum. Gunlerdir uyumak yerine ağladığım için çok uykum vardı. "Teyze bir daha ne zaman Antalya'ya gelebilirim." İstanbul'a kolay kolay alışamayacaktım.
"Sedef, açıkçası bir süre gelemeyebilirsin. Okuluna alışırsın, İstanbul'a alışırsın belki daha sonra geliriz." Hayal kırıklığıyla önüme döndüm ve sandviçimi yemeye devam ettim.
Sonunda sandviçim bitmişti ve oturuyorduk. "Ben sigara alıp geliyorum." Ayağa kalktığımda Gökhan'da benimle birlikte ayağa kalkmıştı ki elimle durdurdum onu. "Gökhan bir yere gitmiyorum, siz oturun ben geleceğim."
Tesisteki mini marketin içine girmeden önce tatlı bir yastık aldım. Üzerinde "Bir de bayıl istersen Feriha." Yazıyordu. Sırıtarak içeri girdim ve bir tane de Marlboro Edge aldım. O esnada bir tane adam gözüme çarpmıştı. Biz sandviç yerken de karşımızda oturuyordu. Göz ucuyla baktığımda bana baktığını fark ettim. 1.85 boylarında tahminen 39-40 yaşında falan olmalıydı. Gözlerimi kaçırdım ve kasaya gidip aldıklarımı ödedim.
Arkamı döndüğümde adam yoktu. Şaşkınca etrafıma bakındım ve adamı tekrardan göremeyince mini marketten çıkıp teyzemlerin yanına yürümeye başladım. Kafamda kuruyordum sanırım. İstanbula gidince bir psikoloğa gitsem çok iyi olacaktı...
"Teyze ben üşüdüm otobüse biniyorum." Titriyordum soğuktan. "Tamam, hadi bizde binelim çok soğuk." Teyzem ve Gökhan'da kalkınca beraber otobüse bindik.
Yerime oturunca garip bir şekilde huzurlu hissediyordum. Gökhan bir anda kulağıma yaklaştı ve eliyle ve eliyle dışarıda telefonla konuşan bir kadını gösterdi. "Çok güzel bir hatun değil mi?" Hatun mu? Osmanlı haremindeydik sanki... "evet güzelmiş..."
"Yengen olsun ister misin?" Gözlerimi devirip güldüğümde Gökhan'ın bu kadar çapkın biri olduğunu nasıl unuturum diye düşünüyordum.
"Sen o kızı bana yenge yap düğün masrafları benden." Sırıttı ve arkasına yaslandı. "Bu sözünü hatırlatırım elbet." Güldüm ve kulaklığımı taktım. Müzik açacağım sırada bilinmeyen bir numaradan mesaj gelmişti. Mesaja tıkladığımda kas katı kesildim.
Bilinmeyen numara:
Ferihalı yastık ha? Güzelmiş sevdim.Kimdi bu? Etrafıma bakındığımda hem hem otobüsün içi karanlık olduğundan bir şey görememiştim hemde herkes kendi halindeydi zaten.