Bölüm düzenlenmiştir." Ve karar " dedi yaşlı hakim
Benimle birlikte salonda ki herkes ayağı kalktı.
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve hakim'in ağzından dökülecek kelimelere odaklandım."Sanık Krista Lena Baker'in 2 yıl 8 ay Kuolema'da hapsine karar verilmiştir."
Duyduğum cümle kafamda yankılanırken kapalı olan gözlerimi hızla açtım.
Salon da uğultular çoğalmıştı,davayı izleyen Rob Amca'nın birkaç sitemi kulağıma geliyordu
" Ne tür bir şaka bu böyle!" Diye çıkıştım hakim'e ve jüriye.
" İzin almadan konuşmamalısın genç bayan" Pişkince cevap veren hakim sinirlerimi üst seviyeye ulaştırmıştı.
"Beni resmen ölüme gönderiyorsunuz bir hırsızlığın cezası bu değil oraya gidenlerin kim olduğu ve ne suçlar işledikleri orta da buna hakkınız yok!" diyip içimi döktüm yaşlı hakim'e
"Hayır yanılıyorsunuz genç bayan bunu yapmaya hakkım var ve az öncede yaptım."dedi ve kafasını polislere çevirerek kaşlarıyla beni işaret etti
"Genç bayan'ı götürebilirsiniz"
"Hayır lütfen beni götürmeyin 5 sene ceza verin ama orası olmaz"diyip adeta yalvardım.Polisler beni hiç dinlemiyordu bile programlanmış robot gibiydiler herhangi bir tepki vermiyorlardı elimde kelepçelerle zırhlı aracın içine bir kağıt parçasıymışım gibi fırlattılar.
Kuolema suç dünyasında sıkça adı geçen ölüm evi bütün suçlular'ın kabusu.
Beni yetiştiren Rob amca'nın anlattığına göre orası kara'dan kilometrelerce uzak bir ada da deliler,seri katiller,azılı suçlular ve onları eğlendirmek için fahişelerin tutulduğu bir hapishaneymiş.
Kelime anlamı ölüm olan Kuolema adının hakkını fazlasıyla verdiğiyle ünlüydü.Kafamı araba'nın koltuğuna yaslayarak başıma gelecekleri düşünmeye başladım ufak bir durum değerlendirmesi yaptım durum vasattı...
Oraya gönderilmemin tek sebebi parlamento görevlisi'nin evine girip yakalanmam.Nereden bilebilirdim ki adamın parlamento görevlisi olduğunu.
Araba durunca toparlanıp siyah filmli camdan dışarıya bakmaya başladım kısa süre sonra görüş açıma polisler girdi kapımı açıp kolumdan sürükleyerek bir tekneye bindirdiler bu tekne ölüm evine giden son duraktı.Oraya gidince kimseyle göz teması kurmadan hücreme geçip asla oradan çıkmayacaktım nasıl olsa kapılar akşam saatlerinde kilitlenirdi orada var olmamışım gibi davranacaktım.
Sessiz geçen tekne yolculuğundan sonra kocaman hapishane'nin olduğu ada'nın önünde durduk ada'dan gelen bir bot'a bindirildim.Bottaki gardiyanlar ada'nın limanına yanaşınca beni sürükleyip karaya çıkardılar ayaklarım ne kadar kaçmak istesede bu imkansızdı bu ada dışında hiçbir kara parçası görünmüyordu yüzmeye kalksam kesinlikle boğulurdum.
Kocaman mavi bir kapı'nın önüne gelince bir gardiyan kapı'nın kilidini açarken diğeri kelepçelerimi çıkardı refleks olarak bileklerimi ovaladım.Gardiyan açtığı kapı'dan hızla içeri iteledi.
İşte burdaydım Kuolema'da içeri girince bütün gözler beni buldu birkaç adam gözleriyle beni soyarken birkaçı da suçumu tahmin etmek istercesine düşünüyordu elimde küçük valizimle ilerlemeye başladım burası 4 katlı hücrelerle dolu bir yerdi sanarım her katta 20-25 tane hücre vardı orta kısım ise kocaman ve genişti birkaç masa vardı ve bütün katlardaki hücrelerin görebileceği bir yerdi.Etrafı incelemeyi bırakınca tam karşıdan bana doğru sırıtarak gelen uzun boylu kel bir adam gördüm.
İri vücudu mesafe bırakmayacak şekilde önümü kapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜCRE (Kilit Serisi 1)
ChickLit-Kilit serisi 1- Kitap düzelenerek yeniden yazılmaya başlanmıştır. CIPA ( Konjenital Ağrı Duyarsızlığı ve Anhidrosis ) hastası genç adam Kuolema'da krallığının tadını çıkarırken, Genç kız aldığı cezayla Kuolema'nın yolunu tutmuştu. Bir hapishane de...