Yemekhane sırasında, o lanet olası kuyruğun başını beklerken beni bekleyen tek avımın öğle yemeği olduğunu sanıyordum.
Bakın, aslında benim gerçekten suçum yoktu. Bir saattir önümde duran Byun Baekhyun'la ilgilenmiyordum bile o ana kadar. Aklımda kirli düşünceler yoktu. Ama aniden sırada oluşan bir hareketlilik yüzünden dengesini kaybedip birkaç adım gerileyene kadar geçerliydi bu. Üzerime doğru gelip kalçasını kontrolsüzce bana, hem de özel bölgeme çarptığı anda işler biraz değişebilirdi.
Hayır hayır, hemen tahrik olmak yerine rahatsızlık duydum önce bundan. Başını arka tarafa doğru çevirip gözlerimin içine dehşetle baktığında, bu rahatsızlığımı tamamen ifadesiz kalarak ortaya koydum. "Ne yapıyorsun?" dedim dümdüz bir ses tonuyla. Ah, beni tanıyan tanırdı bu okulda. Oh Sehun'un fırtına öncesi sessizliğini bilmeyen pek az kişi vardır. Ama millet, benim fırtınam pek de bir öfke halinde olmuyor.
"Ö-özür di-dilerim."
Neredeyse avcuma sığacak kadar minik olan bu Byun, kekeleyerek aceleyle geveledikten sonra gözlerini kaçırıp, muhtemelen daha fazla muhatap olmamak için aceleyle önüne döndü. Ama bu kadar ürkek olmasına gerek yoktu ki. En fazla ne yapabilirdim ona? Değil mi..? Yani sanırım.
Üzerinde hiç düşünülmemiş (buna gerek yoktu) bir kararla birlikte öne doğru bir adım attım ve aramızdaki boşluğu kapattım. Bir kez daha o çekici kalçası bana yaslıydı ama bu sefer ben bastırıyordum ona kendimi. Bununla kalmadım da. Elimi ön tarafına atıp minik şeyini kavradığımda Kim Junmyeon gibi itaatsiz biri olmaması beni memnun etti. Başımı omzunun üzerine doğru yanaştırıp o bölgeye doğru baktım.
"Yoksa canın biraz eğlence mi istiyor?" Elimi yavaşça hareketlendirip okşamaya başladım erkekliğini. Anasını satayım, put kesilmişti çocuk sanki. Şoktan donakalmış ve hareket etmeyi unutmuştu. "B-ben..." diyebildi titremekten neredeyse çatlayan bir sesle. "Ben b-böyle bir şey istemedim. Sadece gerçekten hataydı... L-lütfen bırak beni..."
Böyle hikayeleri fazla dinlemiştim ben. En fazla bir süre direnip sonra kölem olurlardı büyük bir zevkle. Ani bir hareketle sertçe sıktım elimin altındaki organı. Kesinlikle ağzından derin bir inleme kaçacaktı ama bunu serbest bırakmamak için dudağının kenarını ısırdığını görebiliyordum ona bakmıyor dahi olsam.
"L-lütfen... Bırak." Neredeyse ağlamak üzereydi, omzunun yan tarafından erkekliğine doğru uzanan kolumun hemen altında titriyor oluşu hoşuma gidiyordu. Evet, ben ahlaki değerlerini yitirmiş bir azgındım. Elimin altındakini avcumun içinde sıkıştırmaya ve kumaşa sürtünmeye devam ettim. Sanırım gerçekten fazla küçüktü ki parmaklarımı kaplamıyordu bile. Ama narin ve minik hemcinslerime dokunmaktan her zaman ayrıca zevk alırdım.
"Oh Sehun!"
Arkamı dönme fırsatı dahi bulamadan, kolumda oluşan bir baskıyla beraber bir an sonra parmaklarımın Byun Baekhyun'un küçüğünü kaplayan pantolonunun üzerinden ayrılıp boşlukta sallandığını hissettim. Yanılmıyorsam biri gerçekten de koluma vurmuştu. Ruhumda barındırdığım bütün aksi duygular bir anda gün yüzüne çıkarken sessizce küfür mırıldanarak döndüm arkamı. Tabi ya, buna cesaretim edebilecek tek bir densiz vardı.
"Çocuğu rahat bırakmayacak mısın?"
Kim Junmyeon'un kendini beğenmiş suratına baktım. Aslında ona vereceğim cezayı haftasonuna saklayarak hata etmiştim sanırım, bu işi çoktan halletmiş olmalıydım.
"Seni ilgilendiren tarafı ne bunun?" diye karşılık verdim sertçe. Kollarını göğsünde bağlayıp dilini dudaklarının etrafında gezdirdi. Hayır, bunu düşünmem için doğru zaman değildi.
"Bu yaptığının tecavüze girdiğinin farkında mısın?"
"Tecavüz mü?" Kısık bir gülüş kaçtı dudaklarımdan. "Kendisine dokunmamı arzulamayacak biri var mı sence bu okulda?"
"İstemediğini açıkça söyledi."
"Öyle mi?" Byun Baekhyun'dan beni tatmin edecek cevabı alabilmek için büyük bir hevesle arkama döndüm ama çoktan tüymüştü bile. Hay sıçayım, gerçekten beni istememesi gibi bir ihtimal mümkün müydü?
"Gitmiş..." diye mırıldandım kendi kendime ve zorlama bir gülüşle birlikte yeniden ona döndüm. "Sonuç olarak-"
Sözümü kesti. "Çok istiyorsan daha sonra seninle ilgilenebileceğimi söylemiştim. Masum çocukları rahatsız etmeyi bırak. Seni sandığından daha fazla memnun edebilirim."
Tabi ya. Kim Junmyeon denen aykırı bile elbette beni arzuluyordu. Sadece o siktiğim gururu yüzünden, bunu belli etme yöntemi farklıydı. Az önce tartıştığımız meseleyi tamamen aklımdan silerek sırıttım ve bir adım yaklaşıp, sesimi alçaltarak devam ettim. "O güzel kalçanı iki parçaya ayırmam için fazla heveslisin sanırım."
Sinir bozucu bir gülüş çıktı dudaklarından, ardından bacaklarımın arasındaki çavuşuma küçümseyici, tepeden bakan bir bakış fırlattı. Lanet olsun, o gün lavaboda da aynısını yapmıştı.
"Bu ufaklığı kendime kabul edeceğimi mi sanıyorsun?"
"İçine bile alamamaktan mı korkuyorsun?"
"Oh Sehun, kendini gerçekten fazla büyütüyorsun. Umarım... " Tek kaşını kaldırıp yüzünü biraz daha yaklaştırdı.."Ben o güzel kalçanı iki parçaya ayırdıktan sonra aklın başına gelir."
Şaşkınca donakaldığımda, ben cevap vermeyi akıl edene kadar çoktan uzaklaşmıştı bile.
Ama... Ama şaka yapıyor olmalıydı değil mi?
♧
arkadaşlar arkadaşlarr bir dahaki bölüme bir smut yazmışım üfff resmen 3,6K'lık bir smut sizi bekliyor hazır olun 🔥 final bölümü olacak zaten son finish the end
ŞİMDİ OKUDUĞUN
big nose | hunho (m)
Short StoryDünyadaki en büyük penisin bana ait olduğunu sanırdım, ta ki onunkini görene kadar. Bugüne kadar önüme gelen bütün XY cinsiyetini acımadan becermiş olan ben, bugün hayatımda ilk kez kendimi becerttim. Bendeniz Büyük Burunlu Oh, bugün itibariyle bu l...