Her şey mahvolmuştu. Daha önce hayatında pek çok kez her şeyin mahvolduğunu düşünmüştü aslında. Babası onları terk ettiğinde, annesi Esra'ya aşık olduğunu anladığında, projesine bir türlü yatırımcı bulamadığında, Esra ile boşandıklarında, Esra ona hiç aşık olmadığını söylediğinde… Ama Ozan şimdi düşünüyordu da şu an yaşadığı durum hepsinden daha kötüydü. Üstelik bu sefer her şeyi kendisi mahvetmişti. Kendi aptallığıydı, kendi öfkesiydi her şeyin sebebi.
Esra ile kurabilecekleri o güzel geleceği de geçmişlerini de mahvetmişti haberi olmadan. Eylül ayı gelmesine rağmen hala sıcak olan havanın etkisiyle mi yoksa öğrendiklerinin yakıcılığından mıydı bilmiyordu ama terden sırıl sıklam olmuştu. Biraz hava almak için arabanın camlarını indirdi. Trafik de tam sıkışacak zamanı bulmuştu. Bir an önce Esrasına gitmek, ondan binlerce kez özür dilemek, gerekirse ayaklarına kapanmak istiyordu ta ki affedilene kadar.
Sahi affeder miydi Esra onu? Neler söylemişti, canını ne kadar çok yakmıştı biricik sevgilisinin. O zamanlar öfkesinden ve kininden görememişti ama şimdi gerçekler tüm çıplaklığıyla ortadayken Ozan ne kadar ileri gittiğini fark ediyordu. Bencilsin demişti. Kıymet bilmeyen nankörün tekisin. Kimdi gerçekten nankör olan? Esra evi geçirdindirmek için üç işte birden çalıştığını söylemişti ama Ozan umursamamıştı bile. Gaddarsın demişti. Oysa Ozan hatırlıyordu Esra bir şeye kızsa bile siniri o kadar çabuk sönerdi ki. Kavga etseler bile beş dakika sonra gelip sessizce koynuna sokulurdu. Çınar'la kırıştırıyorsun demişti. Aç gözlüsün, paragözsün, işler düzelince geri geliyorsun. Parası yok diye düğün yapmaktan vazgeçen, gelinliğini bile kiralayan, küçücük bir bodrum katta onunla yaşamaktan mutlu olan Esra için demişti bunları. Sen güzel şeyleri hak etmiyorsun Esra, sen bütün iyi şeylerin katilisin. Gidin Çınar'la evlenin boy boy çocuklarınız olsun ama benden uzak durun. Şüphesiz söylediklerinin en kötüsü buydu. Bu sözlerin Esra'nın canını ne kadar yaktığını tahayyül bile edemiyordu şimdi. Bebeğini kaybetmiş bir kadına iyi şeylerin katilisin demişti. Boy boy çocukların olsun demişti.
O an arabayı durdurup gitmekten vazgeçmeyi düşündü. Esra onu asla affetmezdi, hayır affetmemeliydi. Affedilmeyi hak etmiyordu. Nasıl yüzüne bakacaktı ki? Tüm bu yaptıklarının üstüne bir de onu aldatmamış mıydı? Yarım yamalak duyduklarıyla başka bir kadına evlenme teklif etmişti. Esra'nın gözü önünde o kadın öpmüştü bir de kendisini. Esra anlatmaya çalışmıştı yine de. Canı o kadar yandığı halde beni bir dinle yanlış duymuşsun demişti.
Dayanamadı çekti arabayı kenara. Nefes alamıyordu ve pencereden giren hava yetmez olmuştu. Attı kendini dışarıya. Derin derin nefes aldı, ciğerlerini deniz havasıyla doldurdu. Mahalleye çok yaklaşmıştı zaten. Esra'yla özel yerleri yüz metre ilerideydi. Esra'ya gitmeden biraz orada oturmak iyi gelecekti. Kendini toparlamasına yardım ederdi orası. Her zaman etmişti. Gerçi Esra yanında olduğu için öyleydi ama Ozan yine de yardımının olmasını umdu.
Kayıkların oraya vardığında birinin zaten orada oturduğunu gördü. Esra'ydı bu. Sırtı dönük olduğu için Ozan'ı farketmemişti. Ozan'ın eli ayağına dolaştı. Tamam Esra'ya gelmişti ama henüz konuşmaya hazır değildi. Ne söyleyeceğini yüzüne nasıl bakacağını bilmiyordu. Geri dönüp uzaklaşmak istedi. Kaçıp saklanmak. Her zora düştüğünde yaptığı gibi saklanmak kimse tarafından bulunmamak istiyordu. Ama ne zaman bir şeylerden kaçıp saklansa Esra onu bulurdu. Esra onu kendine getirirdi. Bu sefer Ozan bir adım atmak zorundaydı. Silkelenip kendine gelmeye çalıştı. Birkaç adımda Esra'nın yanına ulaştı.
Esra hâlâ onu farketmiş gibi görünmüyordu. Denize doğru dalmış gitmiş gibiydi. Ozan Esra'nın aklından geçenleri bilmek isterdi. Ondan şu an ne kadar nefret ediyordu? Yada ne kadar acı çekiyordu? Omzuna yavaşça dokunup Esra'yı kendine getirdi. Esra ani dokunuşun etkisiyle ürperdi, ona doğru baktı. Gözleri kıpkırmızıydı ama ağlamıyordu. Sanki tüm gözyaşları tükenmiş de akacak bir damlası bile kalmamış gibi kupkurduydu. Kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı, omzunu hafifçe geriye çekip onun dokunuşundan kendini kurtardı.
-Ozan senin ne işin var burada? Bu halin ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatıralar
FanfictionEsra ve Ozan'ın hikayesini on birinci bölümden itibaren baştan yazıyorum. Ozan düğün günü Zeyno'dan gerçekleri öğrendikten sonra ne yapmalıydı? Hikaye nasıl devam etmeliydi? İşte benim görmek istediğim #EsZan