22 Feb.

149 11 9
                                    

Bir bodrum katında yaşanmış cinayetlerin sonsuzlukla çarpıldığı bir dünyaydı burası. Vante adlı bu mekan bir falcının yeri değildi sadece. Kanlı bir dünyaya açılan en büyük kapıydı. Bu kapıdan geçmek için falcının kaderini okumasına izin vermek dışında, falcının kaderini oluşturmasına da izin vermek zorundaydın. Jeon Jungkook, kadere inanmazdı. Falcı dövmeli adam içeri girdiğinde çoktan biliyordu inançsız olduğunu. 

Jeon Jungkook, babasının peşinde olduğu mafya tarafından öldürüldüğünü öğrendiği gün, on dört yaşındaydı. Kendine söz verdi o gün. Babasının intikamını alacaktı. Gerekirse bir falcıya gidip zırvalıklarını dinlerdi ama yine de babasının intikamını alırdı. Karşısındaki adamın uzun kirpiklerine odaklanmış bu güzel yüzün, bu kasvetli odada nasıl çürüdüğünü düşünmeye başladı. 

"Jeon Jungkook. 1 Eylül 1997'de doğdun ve bekarsın. Baban canice öldürülmüş ve anneni de hiç görmemişsin." Jungkook bu sözlere şaşırsa bile tepkisini göstermedi. İki yıldır bu ana hazırlanıyordu. Eğer falcının hoşuna gitmeyen en ufak bir tepkisi olursa, bodrum kattaki cesetlerden biri olacaktı. "Kart seç." dedi ve önüne tarot kartlarını dizdi falcı. "Üç tane seç." dediğinde Jungkook hiç düşünmeden elini uzattı ama falcı elini havada yakaladı. Jungkook bileğini kavrayan ellere bakarken ne tepki vereceğini bilememişti. Kendisi seçmesini istmemiş miydi? "Düşün. Düşünerek seç. Biri geçmişin, biri şimdi sana ne olacağı ve diğeri de geleceğin." 

"Tamam." dedi Jungkook ve falcının elini çekmesini bekledi. Falcı çekince kartlara tek tek baktı. Aslında düşünüyormuş gibi görünmek için bunu yaptı. Üç kart seçti ve falcı tek tek önüne dizdi. 

Jungkook'a verilmeyen bir bilgi vardı. 78 kart arasından sadece biri onun özel karta sahip olmasına izin verecekti. Ve onunda düz gelmesi en önemli noktaydı. Jungkook kartlara hiç dikkatli bakmamıştı ama falcı bakmıştı. Falcı önce ilk kartı açtı ve yüzünde küçük bir sırıtma oluştu. Kartı çevirdi ve gösterdi Jungkook'a. Kartın üzerinde bir kan vardı ve bir adam elinde baltayla kanı kovalıyordu. Jungkook anlam verememişti. Tarot falları böyle değildi. Bu adam kendi kartlarını mı yaptı? "Geçmişinden yarım saat içinde kaçman gerekiyor."

"Ne?" Jungkook anlam verememişti. Ta ki arkasında bir hareketlenme hissedene kadar. Jungkook arkasını döndüğünde elinde baltayla ona doğru gelen maskeli bir adam vardı. Büyük bir korku kapladı bedenini ve ayağa kalkıp oturduğu sandalyeyi adama fırlattı. Adam sandalyeyi elinde tuttuğu baltayla ikiye ayırdı ve ona doğru yürümeye başladı.

"Bu ne lan?!" diye bağırdı avazı çıktığı kadar. "Fal bakıyorduk sadece."

"Geçmişin." dedi falcı ve elini çenesinin altına koyup Jungkook'u izlemeye başladı. Jungkook odanın içinde koştururken adam onu duvara sıkıştırdı ve baltasını kaldırdı. Jungkook eğer daha geç kafasını eğmiş olsaydı şu an duvar değil, kafası ikiye ayrılmış olacaktı. 

"Lan siz manyak mısınız?!" dedi ve adama tekmeyi attı. Adam baltayı çıkaramadı ama Jungkook'un hamlesi yüzünden geriye yalpalandı. Jungkook elini atıp baltayı çıkarmaya çalıştı ama adam arkasından tutup kafasını duvara vurdu. Jungkook hissettiği acıyla kendini yere attı ve çıkaramadığı baltayı üzerine doğru gelirken gördü. Yuvarladı bedenini ve ayağa fırlayıp ona doğru gelen adamın yüzüne etrafında dönerek tekme attı. Baltasıyla yere düşen adam en az Jungkook kadar hızlıydı. Ayağa fırladı ve baltayı savurdu. Jungkook nereye kaçsa, oraya balta darbesi iniyordu. 

Jungkook her zaman bedenini eğitti, yaşamını tehlikeye attı, durmadan çalışıp durdu. Ancak hiçbir anında bu kadar korku dolu olmamıştı. Bedeninin parçalanacağı düşüncesi dehşete düşürüyordu Jungkook'u. Sakin kalamıyordu ve sakin kalmasına asla izin vermiyordu baltalı adam. Odanın bir köşesine gitti ve duvarda asılı olan tabancayı aldı. Adam ona yaklaşmışken sıkmak yerine etrafında dönüp tabancanın arka tarafıyla adamın ensesine geçirdi. Jungkook şimdi anlıyordu. Bu adam oldukça yapılı, güçlü ama akılsızdı. Adam baltayı tekrar savuracakken Jungkook adamın kafasına yumruklarını geçirmeye başladı. Silahın boş olduğunu biliyordu ama dolu olsa bile bu adamı öldüremezdi. Yine de o balta Jungkook'un kolunu sıyırdı. Jungkook tekrar koştu ve az önce üzerinden zıpladığı masayı kaldırıp adama fırlattı. Adam dimdik karşısındayken pes etti. Öleceğini hissetti. Ama öyle olmadı. Adam yere yığıldı. Jungkook hızla gidip elindeki baltayı aldı ve falcıya döndü. Falcı etrafın darmadağın olmasını umursamadan ona bakıyordu. 

2202Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin