Biz Geldik Londra

627 14 8
                                    

Sabah alarmın iğrenç cırtlak sesiyle uyandım. Niye bu kadar erken saate kurdum ki?? Tabi yaa... Bu gün pazartesi. Uzun zamandır bu anı bekliyordum. Şimdi siz bana 'Deli mi bu kız? Pazartesi diye seviniyor' falan diyebilirsiniz ama bugün 15/06/2015 yani yaz tatilindeyiz. Elisa Teyzem ve annem beni ve kuzenimi her yaz farklı ülkelere kampa gönderir. Tabi biz çoğunlukla hiçbir derse katılmıyoruz. Bu sene bir iyilik yapıp ders için değil de tatil için gönderecekler. Bu arada ben Azrasu Natalie Gillian. Çoğu insanın asi ve asabi olduğunu düşündüğü kız ki zaten öyleyim. Ama bir şeyi atlıyorlar. Ben tanımadığım insanlara karşı böyleyim. Herneyse. Adımdan da anlayabileceğiniz gibi yarı Türk yarı Amerikanım.Benim gibi kuzenim Ezgi de öyle. 20 yaşında gıcığın önde gideni Mert Jack Gillian adında bir abim var. Bir de 6 yaşında küçük bir kızkardeşim var.Maya. O en azından bana çekmiş. Eğer o da abim gibi olsaydı bu ev katlanılamaz bir yer olurdu. Annem Alya, babam Adam(Bilmeyenler için Edım diye okunuyor.). Ezgi de 18 yaşında. Bir ablası var. Annesi yani teyzem Elisa ve babası yani eniştem Daniel. Onlar harika bir Jordan ailesi. Çünkü ailelerinde bizdekiler gibi çatlak insanlar yok. Her ne kadar Ezgi bazen pürüzler çıkartsa da onlar harikalar. Ha bir de Türkiye'de kuzenimiz var. Biz New York'ta-havamıda atıyım bari-yaşıyoruz.

O İstanbul'da. Her yaz son hafta İstanbul'a gideriz Ezgi'yle beraber.İlayda'nın 8 yaşında bir erkek kardeşi var. O çocuğa uyuz oluyorum. Efe. Cidden çok uyuz bir çocuk. Onun annesi yani diğer teyzem Alara ve babası Murat. Şimdi diyeceksinizki o niye tamamen Türk. Zamanında benim annem ve Elisa Teyzem Amerika'ya okumaya gitmişler. Ama Alara Teyzem ülkesini bırakmak istememiş. Orda okumuş ve evlenmiş. Bizimkiler de Amerika'da okumuş aşık olmuş ve kalıcı olarak orda kalmışlar. Şuan babalarımız soyadlarımızın birleşiminden oluşmuş 'Gill-Jord' adlı holdingin sahipleri. Sanırım İlayda'nın babası ticaret yapıyor. Herneyse. Banyoda rutin işlerimi hallettikten sonra siyah askılı üzerinde iç içe geçmiş ortası boş olan iki ane üçgen bulunan bir t-sirt çok ince siyah bir külotlu çorap üzerine açık renk kot şortumu ve mevsimlik giydim. Ayakkabı olarak ta siyah spor tarzda bbir ayakkabı giydim. Her nekadar makyaj yapmayı sevmesemde vazgeçilmezim olan mat bordo rujumu ve bugüne özel olaraktan eyeliner sürdüm. İşte hazırım. Çantama kulaklık telefon şarj aleti ve birkaç yeni kitap koyduktan sonra önceden hazırlamış olduğum bavuluma son kez göz gezdirdim. Şortlarım tamam,

t-shirtlerim tamam, ayakkabılarım tamam ve diğer her şey tamam. Her şeyin hazır olduğunu görünce bavulumu kapadım ve çantamı da aslarak aşağı inmeye başladım. Babam işe gitmiş annemse uyanmış beni bekliyordu. Diğer iki şahısta kim bilir kaçıncı rüyalarını görüyorlardır. "Kızım dur bem sana kahvaltı hazırlıyayım." "Yok annecim. Canım istemiyo benim. Bir sandvic yapar uçakta yerim." " Tamam. Ben abini uyandırayım."dedi. Yine gözleri sulandı. Her yaz bir yere gidiyorum ve annem sanki kalıcı olarak gidiyormuşum gibi ağlıyor. Bu düşüncelerimi dışa vurdum ve " Anne yine mi ağlıyacaksın yaa ? Gel buraya kıyamam ben sana." dedim ve onu kollarımlka sımsıkıbsardım. Sarılmayı sona erdiren annem oldu. "Tamam Azra. Dur ben bi abini uyandırayım." dedi. Annem mutfaktan çıktıktan sonra büyük bir sandviç ekmeği alıp içine salam, kaşar peyniri, turşu ve ketçap koydum.İçecek olarakta ice tea limon alarak çantama koydum. Mert'in "Off niye ben götürüyorum ki? Melis götürsün. Bu saatte uyandırdınız beni ya." demesiyle mutfak kapısına döndüm. Tam cevap verecektim ki annem "Her yere Melis götürüyo bunları. Bir kere de sen hötürsen ölmezsin. İşi varmış Melis'in" dedi. Onun ardından da ben "Biz sana çok meraklıydık sanki Mert Bey."dedim "Eğer ben götürmezsem hiçbir yere gidemezsin o yüzden sussan iyi olur Miss Gillian."dedi benimkinin İngilizce versiyonunu taklit ederek. Bu tartışmanın uzayıp gideceğini bilen annem aramıza girip "Kesin artık çocuklar hadi arabaya gidin Ezgi'ye de haber verin."dedi. "Tamam dedim ve çantamı aldım. Bavullarımı da abim aldı. "Önden bayanlar." dedi. Dışarı çıktım ve arabasya doğru yürüdüm vebardından bir kükreme geldi. "Lann Azra bu nasıl şort böyle diğer yerleri nerde bunun? Ne sikime böyle şeyler giyiyosun?" tamam Amerika'da yaşıyor olabiliriz ama gıcık olduğu kadar da geri kafalı bir abim var. "Off Mert bi kerede sdorun etme yaa. Nolcak? " "Tamam ama sadece bir seferlik." sen öyle san bavulum bunlarla dolu hahahahaa. Abimin Porsche 911 ine bindik. Evet doğru okudunuz 'abimin' Porsche 911'i benim hayalimdeki araba. Ama ben daha yeni reşit olduğum için bana almıyorlar. Arabaya oturunca Ezgi'ye mesaj attım.

Kime: Özürlü Malım

Mesaj: Ezgi hadi seni bekliyoz.

Ezgiler'le evlerimiz yanyanalar. Hatta bahçelerimizi birleştirdik. Ezgi evden çıkıp arabaya doğru yürümeye başladı. Beyaz kısa kollu gömlek, siyah şort ve krem rengi çantayla gerçekten çok güzel gözüküyordu. Arabaya bindiğinde abim "Naber fıstık?"dedi. Ah hadi ama fıstık nedir abi yaa? "İyiyim sen?" "Bende iyiyim." "Sen nasılsın Azraşkitom?" Azraşkitom, Azra ve aşkitomun birleşimi olmakla beraber Ezgi'nin bana taktığı bir lakapti. Bunuj demesini çok seviyorum. "İyim aşkitom. 'Sen?' diye sormayacağım çûnkü cevabıni aldım." dedim. "Evet. Ha Azra Londra'ya İlayda da gelecekmiş." "Oha! Doğru mu duydum yoksa İlayda da mı geliyor?" "Doğru duydun İlayda da geliyor." "Bu yaz sandığımızdan daha güzel olacak"dedim. Daha sonra hiç konuşmadık.

******

John F. Kennedy Havalimanı'nda durduk. Mert "Kızlar bir ay sonra yani 15 Temmuz falan gibi ben de yanınıza geleceğim." diyererk moralimi sıfıra indirdi. "Hay bi sen eksiktin yaa."dedim. Ezgi koluma vurarak "Kapa çeneni Azraa çok güzel olucak. Çok eğleneceğiz."dedi. Sonra da abim "E tabi çok güzel olacak ben geliyorum sonuçta." dedi. Ben de "Ego yığını."dedim ve arabadan indim. Benim ardımdan Ezgi de indi. Mert gelmeyecekti. Beraber pasaport işlemlerimizi hallettikten sonra oturma yerlerine gidip uçağımızın anons edilmesini bekledik. Anons sesi duyulunca ayağa kalktık ve yürümeye başladık. Ezgi hafiften titriyordu. Kızın yükseklik korkusu vardı ama inadı inat uçağa binmekten vazgeçmiyordu. Ben de karanlıktan delicesine korkardım. İlayda ise kapalı alandan. Hatta kapalı alandan korktuğu için evlerindeki camlar çok büyük. Bende iki, Ezgi'de üç bavul vardı. Allah bilir kız yine tüm dolabını getirmiştir. Bavullarını düzgün taşıyamayacağını anladığımda bir tane bavulumu ondan aldım. Uçakta Ezgi'nin yükseklik korkusu yüzünden cam kenarına ben oturuyordum ve bu da benim işime geliyordu. Telefonlarımızı uçak moduna alıp müzik dinlemeye başladik. Aynı zamanda ben kitap okumaya o da dergilere bakmaya başladı. Acıktığımda sandviçimi yedim. Ice teamı da Ezgi'yle beraber içtim. Ben kimseyle ice teamı paylaşmam. Ezgi dışında. O benim bir tanem.

******

"Laan Azra uyan... Kime diyorum ben yaa??? Kızım uyansana... AZRA UYAN..." yüksek dozdas sinir içeren bir bağırışlas uyandım. "Yaa off ne var ?? Noldu? Uyutmadınız 2 dakika."dedim uykulu sesimle. "Ne 2 daskikası Azra yaa... Ne kadar zamandir uyuduğundan haberin var mı senin?? Neyse boşver hadi kalk geldik." dedi. Bi andas tüm uykum gitti ve fırladım. Ezgi'nin de boş anına gelmiş olmalı ki tam düşüyordu onu tuttum. "Hadi gidelim."dedim ve çıkışa doğru yürümeye başladık. Kapıdan dışarıya çıkmak için ilk adımımızı atarken "Biz geldik Londra!!"diye bağırdık.

İngiltere'de Mafya AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin