2

33 4 7
                                    

Yibo meraktan tamamen uzak bayık bakışlarıyla bir süre etrafını süzdü.
Çarklarla dolu kargaşık sistemin uğultusu düşündüğü kadar rahatsız edici değildi. Bir köşeye yığılmış un çuvalları ise kendisini hiç alakadar etmiyordu. Tek sorun havada hissettiği gibi zemindeki ince yarıklara da dolmuş olan undu. Zeminin temizlendiği belliydi lakin bu  yarıklara karşı hiçbir süpürgenin yapabileceği bir şey yoktu. Genelde saçma ayrıntılara takılmayı seven Yibo ise  bu konuda da bir tık takıntılı davranışlar sergileyebileceğini fark edince esefle başını iki yana salladı.  Görülmeyecek kadar küçük hareketi kendisine yandan attığı bakışlar nedeniyle Zhan tarafından çabucak fark edilirken, genç adam Yibo'nun buradan hoşlanmadığını düsünse de herhangi bir şey söylemedi. Yapabileceği pek bir şey yoktu. Sadece yel değirmenine ve kendisine olabildiğince erken alışmasını umabilirdi, yani eğer bu kasabada kalmak istiyorsa... 

"Yarıklarda un var."

Zhan Yibo'nun durup dururken kurduğu cümleyle şaşırırken ne diyeceğini bilemedi.

"N-ne?"

Yibo Zhan 'ın  kendisine anlamsızca attığı bakışlarına kendi boş bakışlarıyla karşılık verirken içinden aslında bunu söylemek istememiştim diye düşündü. Ağzından bir anda fırlayıveren kelimelerin kendini aptal veya tuhaf konumuna düsürdüğünü fark etse de sonuçta battı balık yan giderdi.

"Hiç. Hiç bir şey, boşver. Lütfen, kalacağım yeri gösterir misin?"

Zhan kibar cümlelerin soğuk bir dille söylendiğinde kulağa küfür gibi gelen bir tınıya sahip olabileceğini Yibo konuştukça fark ederken, bir an Yibo'nun küfür edişinin nasıl olabileceğini hayal etti. Soğuk ve resmi bir dille edilen küfür zihninin içinde hayali bir sesle tınladığında, yüzünde her daim bulunan gülüş her an kahkaha patlatabilecekmiş gibi bir hale gelse de kendisini engellemeyi başararak Yibo'yu  bir başka kapıdan gündelik yaşantısı  icin kullandığı alana geçirdi.

Gayet sade bir halde döşenmiş oda aynı zamanda hem mutfak hem de oturma odası olarak kullanılıyordu. Odanın bir köşesindeki raflar mutfak aletleriyle doluyken ve bir adet de tezgah bulunurken bir köşede oturmak için kullanılan iki tane sedir vardı. Sedirlerin ortasında  ise dikdörtgen şeklinde  geniş bir sehpa vardı. Bu mutfak ile oturma odası alanını ayıran şeymiş gibi görünen bir masa ise odanın neredeyse ortasında olduğu söylenebilecek bir konumda bulunuyordu.  Bunun dışında her şey sadeydi. Odaya girdikleri kapı dışında ikisi yan yana olmak üzere 3 farklı kapı daha vardı. Bi an gözleri üçü de farklı ve açık  tonlardaki renklere boyanmış kapıların estetik zevkini bozuşunun yarattığı iğrenmeyle kısılırken yarıklardaki unlardan sonra bir başka takıntıya daha sahip olacağını fark etti fakat bu sefer  herhangi bir şey demedi. Sadece bu kapılardan birinin kendi odasına açılacak olan o sihirli kapı olmasını içten içe umut ederek sessizce Zhan'ın bir sonraki adımını bekledi. Bu kasabada kalmayı istiyordu fakat burada kalabilmek için kendisine kesinlikle bir oda lazımdı fakat bu isteği yüzünden birini odasından  etmek gibi niyeti hiç yoktu. Zhan kendisine odasını teklif edip kendisi bu salonda falan yatmayı planlıyorsa arkasına bi an daha bakmadan ilk trenle defolup giderdi.

Zhan Yibo'nun salonu iyice incelediğinden emin olduktan sonra bu soğuk adamın  artık yalnız kalmak istediğini haykıran beden dilinden daha da konuşmayı uzatmaması gerektiğini anladığından, yan yana bulunan iki kapıya doğru ilerledi. Kan kırmızısı ve bu renge tezat bebek mavisi renkli olan kapılardan mavi olanı Yibo'nun içerisini görebilmesi için  sonuna kadar açtı.
Ensesini sıkıntıyla kaşırken"Burası aslında misafir odam, çok sık da misafirim olmadığından olanlar da uzun süreli kalmadığından  yatak harici pek bir şey yok fakat bi ihtiyaç listesi  hazırlayacak olursan yarın odanın eksiklerini kasabaya inip alabiliriz. Haikuan-ge bize araba ayarlamamıza yardımcı olur" dedi.

Rüzgar Döndürür PervaneyiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin