438 40 36
                                    

Uyarı:
Spoiler içermektedir ve bolca gözyaşı barındırmaktadır ayrıca
herhangi hakaret içeren bir yorumu kabul etmiyorum

Uyarı: Spoiler içermektedir ve bolca gözyaşı barındırmaktadır ayrıcaherhangi hakaret içeren bir yorumu kabul etmiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



-

Shibuya, soğuk bir sonbahar akşamını daha karşılıyordu. Keskin rüzgar metrodan inen insanlara acımıyor, ellerini cebine sokup atkısına sarılan, hızlı adımlarla kendine sığınacak bir yer arıyordu.

Elleri soğuktan kızardı genç adamın. Yanından geçen kırmızı pelerinli küçük kızın, şapkasının gölgelendirdiği o boncuk gözleri ile nazlı nazlı babasına "üşüyorum, eve gidelim." diyişini izledi.

Ben de üşüyorum... Ben de eve gitmek istiyorum..

Aklından kurduğu bu iki cümle ile soğuk sanki daha da bir artmış, eskisine nazaran zayıf ve güçsüz kalan bedenine adeta işkence çektirmeye başlamıştı. Kasvetli geçmişini gün yüzüne çıkartan siyah halkalara sahip gözleri sert soğuktan dolmuştu bile.

Sadece soğuk muydu bu yorgun ve bitkin gözleri uzun zaman sonra harekete geçiren?

Gidecek bir eve, sığınacak bir kola ve ağlayacak bir omuza sahip değildi bu adam. Hayat dolu Japonya'da soyutlanmış ve griye boyanmış bir ruhtu o; kimse onu göremez, çığlıklarını duyamaz yahut bir yardım eli uzatamazdı. Hiçliğin ve acının kolları onu her bir tafarından tutarak derinlere çekiyordu, karanlık ve korkutucu bir derinliğe.

Verdiği sıcak nefesin dalgalar halinde gökyüzüne çıkıp ardından yok oluşunu izledi. Kasım ayının en soğuk günlerini yaşıyorlardı. Yavaş yavaş kışa giriyor, dünya derin bir uyku için hazırlanıyordu. Üç ay uyuyacak, baharla birlikte tekrar uyanacak ve neşeli günlerine kavuşacaktı.

Manjiro'da derin bir uykya dalacaktı kışla birlikte. Fakat onun uyanıp uyanmayacağı mechuldu. Uyanmamayı tercih ederdi.

Gitme vakti gelmişti. Diğerleri ile toplantıdan çıktıktan sonra biraz hava almak için Shibuya'da gezintiye çıkmıştı. Birazdan Sanzu gelecek ve ona, " Patron üşüteceksin" tarzı sözler sarf edecekti.

Bundan önce gitmesi gereken bir yer vardı. Elleri cebinde atkısına iyice sığındıktan sonra yavaş yavaş yürümeye başladı.

Her bir sokak buram buram anı kokuyordu burada. Neşe dolu, kedisininde içinde bulunduğu ergenlerin bir zamanlar attığı o kahkahalar kulaklarında yankılanıyordu.

Buraya gelmek istemiyordu aslında. Fakat çok özlemişti.

Kafasını nereye çevirse gözünün önüne on iki yıl öncesi geliyordu. Örneğin; az önce yanından geçtiği sokağın içinde, biraz ilerisindeki köşede, sırf acıktığı için bir arabayı yakan Baji'yi görmüştü. Ne deli adamdı Baji Keisuke.

solmuş yıldızlar, sano manjiro✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin