Ace of hearts 1|2

2.9K 226 640
                                    

Swan Otel'de her şey aynıydı, lüks arabalar, ışıltılı ve zarif kadınlar, pahalı saatlerini takmış jilet takımlı erkekler büyük kapıdan tüm zarafetleriyle giriyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Swan Otel'de her şey aynıydı, lüks arabalar, ışıltılı ve zarif kadınlar, pahalı saatlerini takmış jilet takımlı erkekler büyük kapıdan tüm zarafetleriyle giriyordu. Pazar gecelerini Seul'un eşsiz manzarası eşliğindeki o yüksek otelin en üst katında ülkenin en kaliteli şarapları yudumlamak, kaliteli yemekler yemek sosyetedeki herkesin hayaliydi, bazıları hariç elbette... Paralarını harcamaktan korkmayan, kazanmayı kaybetmekten daha çok sevdikleri ve kaybettiklerinde de hırslarına yenik düştükleri Candelaria'ydı asıl gelenlerin amacı. O büyülü otelin altında yaşananlar, sadece orada kalırdı, Candelaria, sadece adının bilindiği ve yalnızca kırmızı davetli kartı verilen insanların alındığı illegal bir kumarhaneydi. Ya kazanırdınız ya kaybederdiniz, kazanan bir sonraki davet için beklerdi kaybeden ise... İşte onlara ne olduğunu bilen tek kişi bu görkemli kuruluşun sahibi Park Jimin'di. Kimileri o insanların sefil bir hayat yaşadığını düşünüyordu kaybettikten sonra fakat işin aslı sadece yok oluyordu. Park Jimin, hırsları yüzünden kaybedenlerin ellerini kollarını sallayarak dışarıda gezmelerine izin verecek bir adam değildi. Candelaria'nın bu kadar ilgi çekici olması da tam bu yüzdendi çünkü kimse kimliğinin ifşa edildiği bir kumarhaneye adım atmazdı.

O akşamüzeri saatlerinde Park Jimin, Swan Otelin en üst katındaki odasında bulunan boy aynasına son bir kez baktı kendine. Karmen kırmızısı gömleğinin kol düğmelerini kontrol ederek altın rengi kol saatini düzelttiği gibi yine aynı renk takımına ait ceketini üzerine geçirdi. Sallantılı pırlanta küpelerini de taktığında eline bir miktar jöle almış, iki eliyle ovuşturduktan sonra sarı saçlarını geriye tarayarak eliyle şekil vermişti. Artık kesinlikle hazırdı, aynadaki yansımasının ışıldamasına gözleri parlayarak bakmıştı. Göz kapaklarındaki toz pembeyle karışık gölge gibi duran siyah farından daha parlaktı görünüşü. Her zaman, dikkat çekmeyi severdi ve çekiyordu da. Çabasız bir ışıltıya sahipti.

Alt dudağını ısırdı Park Jimin ve üzerindeki takım gibi kırmızı olan dudakları arasından alaylı bir gülümseme bıraktı. Yansımasına her baktığında gördüğü adamdan memnundu, o adam mükemmeldi ve bunu sadece kendisi değil, etrafındaki herkes dile getiriyordu. Hatta dile getirmek bir yana herkese bunu ispatlamıştı.

Komodinin üzerindeki güneş gözlüğünü yakasına iliştirdiğinde cebine birkaç kırmızı kartı sokuşturduğu gibi koridora çıktı. Koruması, hemen arkasına ilişmiş ve ondan hızlı davranarak asansörün tuşuna basmıştı.

"Adresi aldınız değil mi?" diye sordu Park Jimin asansörde yerini alırken, korumasına bakmadan en ortaya geçmiş, ağırlığını tek ayağının üzerine vermişti.

"Aldık, efendim. Güvenlik önlemlerini de hallettik. Bir sorun çıkmayacak."

"Güzel." telefonunu cebinden çıkarttı ve maillerine girdi. Sonra sert sesi, tüyleri diken diken eden bir tonda o dolgun dudaklarından döküldü "Sorun çıkarsa, ne olacağını biliyorsunuz."

Ace of hearts | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin