Zayn kapıyı açtı ve önce benim içeri girebilmem için yoldan çekildi. Utanarak kapıdan adımımı atarken ne beklemem gerektiğini bilmiyordum. Okuldan sonraki planım Zayn’in evinde biraz vakit geçirebilmekti elbette. Onunla sonunda yalnız kalabildiğime inanamıyordum. İkimiz de korkunç derecede utangaç davranıyorduk, sanki onunla hiç konuşmamışım gibiydi. Tamam, pek konuşmuş sayılmıyorduk; birkaç hafta boyunca beynimin içinde yaşananlar gerçek bir iletişim sayılıyor muydu, emin olamıyordum.
Çelik kapı arkamdan kapandığında irkildim elimde olmadan.
❝Neden sen de üniversitenin yurdunda kalmıyorsun?❞ diye sorduğumda elimi tuttu ve bir süre kenetlenmiş ellerimize baktı, sonra bana döndü. Muhteşem ela gözleri parlıyordu.
Şey-
❝Ah hadi ama!❞ diye itiraz ettim. ❝Şimdi etrafta kimse yok, sesli konuşabilirsin.❞
Güldü.
❝Bu halimle insan içinde olmamak daha iyi,❞ dedi yeni çıkmaya başlamış sakalını kaşırken. Sesi yumuşaktı, tıpkı kadife gibi. Sürekli duymak isteyeceğiniz türden bir sesi vardı ve bazen uyumam için bana şarkı söylerdi. Ben de bilerek onu şarkı söylemesi için zorlardım. O da bunun farkındaydı ve belki de beni kırmak istemiyordu.
❝Ayrıca, kendi evim varken, neden yurtta kalayım ki?❞ Omuz silkti. ❝Böylesi benim için daha rahat.❞
Başımı onayladığımı belirten bir şekilde sallarken düşünceli tavırlarla elimi saçlarımdan geçirdim. Zayn bana bakıp gülümsedi ve, ❝Sana evi gezdireyim,❞ dedi, eğilerek saçlarımdan öptü.
Zayn odaları tek tek gösterirken aklımı ona ve söylediklerine veremiyordum, tek düşünebildiğim şey bugün ilişkimizin ilk büyük adımını atmak için en uygun anı nasıl bulabileceğimdi.
❝Teressa?❞
Dalgınlıkla ona baktım. ❝Evet?❞
Gülümsüyordu. ❝Bir sorun mu var?❞
Ah, lanet olası psişik piç, tabii ki de ne düşündüğümü biliyordu. Oyun oynamanın anlamı yoktu.
Ellerimi göğsüne yerleştirdim ve dudaklarımı birbirine bastırırken başımı salladım. Birkaç saniye sonra o da kollarıyla belimi sarmış ve beni kendine biraz daha yaklaştırmıştı. Dudağını ısırdı ve beklenti dolu yüzümü inceledi. Parmak uçlarımda yükseldim ve burnumu onunkine değdirdim, ikimiz de gülümsedik.
❝İşte burası,❞ dedim mutlulukla. ❝Beni öpeceğin kısım.❞
Kaşlarını yaramaz bir şekilde kaldırdı, gülümsemesi kaybolmuyordu. ❝Öyle mi dersin?❞ Başımı sallayınca kısaca güldü ve yüzüme doğru eğildi. ❝Sanırım öyle.❞
öhöm, hikayeyi böyle bitirdiğime inanamıyorum ama gerçekten içime sindi
okuduğunuz, oy verip yorum yaptığınız için de çok teşekkür ederim, iyi ki varsınız <333
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Inner Voice
Fanfiction❝Tanrım, sanırım deliriyorum.❞ [15.01.2015] © Tüm hakları saklıdır. ● Hikaye hiçbir şekilde kopyalanamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz.