Hayat uzun bir serüvendi. Günler, aylar, yıllar, acılar, sevinçler sığdırdığımız zaman dilimiydi. Hayatımın belli bir kısmını yaşamış ve o kısma kendimce güzel anılar bırakmak istemiştim hep.
Ama o anılar hiçbir zaman tamamen mutlu olduğum, kalbimi deli gibi çarptıran anlardan oluşmuyordu ne yazık ki.
Oysa, karşımda duran adam, hayatıma yeni bir pencereden bakmamı sağlayacak kadar güzel görünüyordu gözüme. O masmavi gözleri yeni birer umut fidanı dikiyordu kalbimin kararmış taraflarına, aydınlatıyordu.
Elindeki sigarayı narin bir şekilde tablaya bastırıp söndürdükten sonra, dolgun pembe dudaklarının arasından zehrin dumanını çıkardı ve gülümseyerek bana baktı.
"Her şey şaka gibi değil mi?" diye sordu. Ses tonunun kalınlığı bile tanıdıktı.
Ne kadar uzaksak, bir o kadar yakındık.
Usulca başımı salladım ve avuçlarımı ısıtan çay bardağını dudaklarıma götürdüm. "Tesadüf, bu kadar tanıdık hissettirir mi?"
Sorumla bir kaç saniye duraklasa da, cevapladı. "Bu kadar yakın hissettirdiği için tesadüf değil midir bazı şeyler?" diye beni yanıtladıktan sonra, mavi gözleri yüzümü dikkatle inceledi. "Bebek saçlarının arasına gizlenmiş ufacık ben bile bana yakın hissettirirken, tesadüfün tanıdık hissettirmesini konuşabileceğimden emin değilim."
O akıcı, güzel sesini duydukça kıpır kıpır oluyordu içim. Güzelliği tanıdıktı.
Çay bardağını yerine bıraktıktan sonra, masada duran eline uzandım ve avucumun içine hapsettim. Sıcaktı. Sıcacıktı.
"Bir ateşin yandığını hissediyorum." diye fısıldadım. "Doğru ya da yanlış, o ateşle bir olmak istiyorum."
O ateşin, kendisi olduğunu anlamış gibi parladı gözleri. Ve gülümsemesi genişledi. Bembeyaz dişleri gözler önüne serilirken, biraz daha fazla aklıma kazıyabilmek için göz kırpmamak için uzun uğraşlar verdim.
"Asaf." dedi, elimi biraz daha sıkarken. "Ateşe bakmakla, ona dokunmak aynı hissi vermez."
Biliyordum.
Bile bile dokunmak, bile bile yanmak istiyordum.
-
Merhabalar, Öğretmen adlı kitabın, 2.sidir. Herkese iyi okumalar dilerim. Vote vermeyi unutmayınız.♡