Yağmurlu bi gündü, ozan yine çalışmalar dalmıştı. Esra yine yorulmuş bu şekilde ev’e geldi. Ozan’nın yanağına bi öpücük kondurdu. Ve şöyle dedi;
- Çok fazla çalışıyorsun, biraz dinlen.
- Olmaz esra’m şimdi bitecek çok az kaldı.
- Tamam ama çok yorgun gözüküyorsun.
- İyiyim ben merak etme.
Tamamen kendi yorgunluğunu unutmuş bi şekilde Esra mutfağa doğru gider. Ve güzel bi sofra hazırlamaya koyulur. Tam o anda bi ağrı girer ve bi acı... Kendini hemen iyi hissetmek için cam’a çıkıp derin bi nefes alır.
- Noluyor bana neden böyleyim...
Sonra ozan içeri girer, yanık kokusu alır ve şöyle der;
- Esra yanıyooooRRR!
O anda hemen cam’ın kenarına koyar. Ozan şöyle der;
- Esra’m kaç gündür böylesin, iyi misin?
- İyiyim sadece biraz yorgunum, der.
O anda hemen bi bulantı gelir banyo’ya koşar. Ozan;
- Esra noluyor, iyi misin? Endişeleniyorum cevap ver.
Halsizlik, yorgunluk ve bitkinlik üzerinde şöyle cevap verir;
- İyiyim ozan merak etme, der ve çıkar.
- Benim biraz dinlenmeye ihtiyacım var, sorun olur mu senin için?
- Yok esra’m iyi olduğuna eminsin değil mi? Bak eğer istersen bi hastane’ye gidelim.
- Gerçekten gerek yok sadece yorgunum, der ve yatak odasına gider. Kendi kendine mırıldanır...
“ Off... Noluyor bana aslında hastane’ye gitsem.. kaç gündür böyleyim.”
Der ve derin derin düşünür...
Acaba o gün gerçekten oldu mu? Yoksa...
Ve o geceyi hatırlar...
Mutlu bi gündü, Esra ve Ozan yemekten dönüyorlardı. Sarhoşlardı.....
- Esra’m seni çok seviyorum! Çok seviyorum!
- Ozan bağırmaa, biri duyacak şimdi ve güler.
- Duysun! Herkes duysun! Ben bu kadın’ı çok seviyorum! Çok!
Gülüşme ve bakışma... Bi buse kondurur dudağına.
Eve gelirler, kapıyı açmaya çalışırlar fakat bu pek kolay gözükmüyor. Ozan bakışlarını Esra’nın üzerinden çekebilirse eğer belki? Ve Esra;
- Ozan getir ben açayım bak.
- Tamam Esra’m açıyorum.
Zar zor da olsa Ozan kapıyı açmayı başarabilir. Yatak odasına doğru giderler. Esra yatağın üzerine oturur ve şöyle der;
- Ozan...
- Efendim Esra’mmm.
- Sence ben anne olabilir miyim? Yani başarabilir miyim?
- Esra’m sen çok güzel anne olacaksın! Sen benim hayatımda görüp görebileceğim en güzel kadınsın! Annelik sana çok yakışacak, çok!
- Yaa! Seni çok seviyorum!
- Bende seni..
Ve üzerini çıkartır o anda esra yatağa yatarlar ve...
“ Olabilir mi? İyi de ben o gece ile alakalı bir şey hissetmiyorum.”
Ve uyur...
Ozan esra’nın üzerini örter ve şöyle der;
- İyki hayatımdasın.. seni çok seviyorum der dudağına bi öpücük kondurur.
Ve yatarlar.
Sabah olur! Gün güzel başlamıştı. Esra yine geç kalmıştı. Hemen koşa koşa işe yetişmeye çalışır!
- Hayatım ben çıkıyorum der ve öper.
Ozan yine şapşik şekilde tatlı mı tatlı yüz ifadesi hayran bırakır.
Esra koşa koşa zor da olsa otobüs’e yetişir. Boş yere oturur. Zeyno’yu arar, çalar ve şöyle konuşurlar;
- Zeyno ben yine bi kötü oldum ya.. miğdem bulanıyor, olabildiğince halsiz ve yorgun hissediyorum kendimi.
- Ben sana dedim ya kız’ım bi hastane’ye gidelim dedim demi?
- Of Zeyno tamam ama şuan işe gidiyorum, şimdi ineceğim. Perşembe günü izin alabilirsem gidelim.
- Tamam canım kanka’mmm!
Otobüsten iner. Restorant’a doğru gider. Tam o anda Patron’u Emre Bey, sinirli bi şekilde;
- Esra nerdesin?! Beş dakika oldu demi? Bugün yine yerler’i iki değil üç değil tam beş defa temizliuorsun!
O an ki halsizlikden ne dediğini bilmeyen Esra başını salladı. Hemen işe koyuldu. Gün çok geçmeden bitmişti bile. Esra yorgun bi şekilde otobüs durağına gider. Tam o anda göz’ü kararır.. başı dönmeye başlar. Sesler tuhaf bi şekilde gelir. Bi adam;
- Hanfendi iyi misiniz? Hanfendi? der ve Esra bayılır.
Gözünü açtığında; Zeyno’yu görür ama ozan yok. Aklıma ilk onun neden burda olmadığı gelir. Ozan son zamanlarda kendine bile vakit ayıramaz olmuştu, çok fazla çalışıyor, geç yatıyor günün büyük çoğunluğu internet cafe de geçiyordu. O ara da zeyno şöyle der;
- Esra iyi misin? Beni duyabiliyor musun?
- İyiyim, iyiyim sadece başım ağrıyor ve miğdem bulanıyor.. der ve kusar.
- Esra hiç iyi gözükmüyorsun ama...
- Zeyno kimse’nin haberi yok değil mi?
- Yok yok. Panik olunmasınlar diye haber vermedim. Ozan’ı aramışlar ve ulaşamamışlar.. Sonra da beni aramışlar son aramalar’a bakıp.
Gözleri dolar ve şöyle der;
- Ne zamandır tanıyamıyorum Ozan’ı... Çok değişti Zeyno. Çok fazla çalışıyor her geçen gün daha da fazla artıyor bu çalışma hırsı.. Artık aynı evde iki yabancı gibiydik. Daha geçen gün ya elektrikler kesildi sadece ödemesi gereken elektrik faturasını ödememiş, herşeyi ben yapıyorum Zeyno aynı annem’e döndüm çok yoruldum, çok.
- Yaa Esra’m ağlama.. der ve sarılır.
- Sana bi haberim var.. Bu baygınlık, halsizlik, miğde bulantısı’nın sebebi....
- Evet Zeyno şöyle?
- Esra..
- Zeyno hadi hadi!
- Hamilesin!
Şaşkınlık içinde olan Esra bunu beklemiyordu. Belki de en son olacak şeydi.
- Esra mutlu olmadın mı? Hem bu anı beklemiyor muydun?
- Hayır tabi ki mutlu oldum ama beklemiyordum Zeyno.. o kadar çok yoruldum ki bunu düşünmeye bile fırsatım olmuyordu artık...
- Ya canım içisin sen içi! Mutlu ol! Gül ya gül!
Ve duygulu bi şekilde güler!
- Hah şöyle ya!
Ve taburca olur. Zeyno ev’e bırakır ve gider.
- Bişey ihtiyacın olursa ara tamam mı?
- Tamam Zeyno’m görüşürüz!
Esra kapıya vurur, ses çıkmaz. Bekler açan olmaz. Anahtar’ı çıkartır kapıya açar ve şöyle der;
- Yok yine... yok.
Duygulandır... Ağlar. Daha sonra yatak odasına gider yatmaya çalışır. Tam o sırada Ozan gelir ve hiçbir şey demeden, öpmeden Esra’yı sadece uyur....
Sabah olur. Esra bugün işe gitmemeye karar verir. Ozan’a şöyle der;
- Bugün gitmesen? Beraber vakit geçirsek. Hem sana söyleyeceğim şeyler var. Olmaz mı?
- Esra çok isterdim ama bugün görüşmem var.
- Yine mi....
Ozan bir şey demez ve çıkar.
Esra düşünür... Bebeğe alışmaya çalışır. Onunla vakit geçirir. Akşam olur, ev’e haciz gelir. O anda olur ne olursa.... Kararını çoktan vermişti bile Esra. Yağmurlu bi akşamdı yine. Ozan kapıya vurur, cam’a vurur, seslenir. Ses yok. Sonra Esra cam’ı açar.. Ozan;
- Esra kapı’nın üzerinde anahtar’ı unutmuşsun sanırım, hadi aç da gireyim.
- Ben bilerek koydum onu Ozan... olmuyor yapamıyorum ben. Valizini eşyalarını koydum kapı’nın önüne. Bitti, bitti. Boşanıyorum senden.
- Esra ne diyorsun sen?
- Ozan olmuyor yapamıyorum ben. Ben çok yoruldum ozan, mahkeme de görüşürüz.
Ozan o sıra kendini o kadar değersiz, yalnız hissetmişti ki.. Esra kapkaranlık yapayalnız evde tek başına kalmıştı. Mahkeme gün’ü gelir ozan yine son bı şans ister;
- Esra nolur bize bi şans ver, iyi günde kötü günde diye söz vermedik mi? Hemen ilk zorlukta pes mi edeceğiz?
...
- Ben sana çok aşığım Esra! Biliyorum sende bana aşıksın!
- Ozan bitti! Ben sana hiç aşık olmadım! Sakın bi daha karşıma çıkma, nafaka da istemiyorum! Hayatımdan sessizce çık ve git!
.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutulmaz Serisi
RomanceTam o anda herşeyin bittiğini sandığımız anda başlar. Belki bu ayrılık onları birbirlerine daha da çok kenetledi. Birbirlerine olan aşkları aslında ayrılmalarına sebep oldu. Hem çok uzak hem de bi o kadar yakınlar, onların aşkını şimdi sizler dinley...