16. bölümTu vas me détruire, Daniel Lavoie
Karşılaşan bir yalanmış gibi görünen hakikatle,
İnsan dudaklarını kapalı tutmalı olabildiğince.
-Dante, İlahi KomedyaEksik bırakılanı tamamlamak için yolun yarısında geri dönmek, bazen her şeye en baştan başlamaktan çok daha kırıcı, yıkıcı ve yorucudur. General Min, üzerine geçirmiş olduğu kalın kumaştan üretilmiş ceketinin düğmesinde parmaklarını dalgın bir ruh haliyle gezdirirken açlığa benzer korkunç bir yoksunluk duygusunun kendisine musallat olduğuna şahit oldu. Haftalar önce Bayan Doryan'dan almış olduğu yemek davetine neden onay verdiğini sorguladı, kendi akılsızlığına kızdı, bir şeylerin değişmesini istedi, bir süre kitap okudu ancak içindeki huzursuzluk azalmak yerine daha da büyüdü, hiçbir yere sığamaz oldu.
Aynı evin içinde kaldığı arkadaşı artık bir düşman gibi görünmeye başlamıştı ona, askerlerle ilgilenmek yoğundu, her hafta önüne imzalaması ve onay vermesi için bir yığın dosya incelemek ölümcüldü, ancak görmek için yanıp tutuştuğu kişiden bu kadar süre uzak kalmak tüm bunlar arasında en kötüsüydü. Onun Hoseok'a karşı duyduğu hassasiyet ile bitmek bilmeyen ilgisi zaman geçtikçe azalmak bir kenara dursun her saniye göğsüne yapışmış koca bir leke misali büyüdükçe büyüyor, tüm zihnini kaplıyordu. Onu özlemişti. Onu o kadar çok özlemişti ki gitmek için yola çıkmaya hazırlandığı o yemek davetinde onu görebilmek ümidi ile oturup Tanrıya yalvarmayı bile düşünmüştü. Şu son birkaç haftadır tüm evren kendisine karşı korkunç bir oyun oynayarak onun yanına gitmesine engel olmak için her türlü kumpası düşünmüştü. İşler yoğundu, savaş büyüyordu, insanlar ölmeye, her şey büyük bir korkunçluk içerisinde işlemeye, dünya ise dönmeye devam ediyordu.
Yoongi, yemek odasından çıkıp uzun koridora doğru yol aldığında mutfakta Namjoon'u gördü, üzerindeki takım elbiseye rağmen daha tam ayılamamış bir vaziyette bir elinde tuttuğu bardağından soğuk viskisini yudumlarken marazi gözlerle etrafa bakınıyordu. Onunla son birkaç gündür geçirdiği korkunç günleri anımsayınca eskiden onu her gördüğünde oluşan sıcaklığı artık hissetmediğini fark etti. Namjoon onunla iş haricinde bir araya gelmemeye çalışıyordu ancak evdekileri bu durumdan kuşkulandırmamak için olur olmadık vakitlerde yanına ilişiyor ve sanki aralarında o korkunç tartışma hiç olmamış gibi bilinmedik konulardan bahsediyordu. Bazen de tam uyuyakalacağı vakit durduk yere Beth ile olan ilişkisinden konuşmaya, Bay Mihayloviç ile kurmaya çalıştığı sağlıklı ilişki hakkındaki şüphelerini dile getiriyordu. Böyle anlarda Yoongi ona cevap vermemeyi tercih etse de çok nadir bir şekilde ona tavsiye niyetinde bir iki cümle söylediği de oluyordu. Namjoon aralarındaki soğukluğun farkında olmasına rağmen bunu etraftakilere yansıtmamaya yemin etmiş gibiydi.
Yoongi sıkıntıyla gözlerini etrafta gezdirdiğinde "Niye bu kadar dalgınsın?" diye sordu Namjoon. "Gerçi en son buna benzer bir soru sorduğumda sonu kötü bitmişti ama."
Yoongi onun yaptığı imayı görmezden geldi. Bu müthiş boğucu ortamdan sıkılmıştı.
"Sence Hoseok da gelir mi?" diyerek sordu sanki bu sorunun onu ne kadar dehşete düşüreceğini tahmin edermiş gibi. "Bayan Doryan onu da davet edeceğinden bahsediyordu."
"Bunu gerçekten bana mı soruyorsun?"
"Yalnızca basit bir soru Namjoon, seni bu kadar korkutan nedir?"
"Bu konuda konuşmak zorunda mıyız?" diye sordu Namjoon elindeki boş bardağı orantısız dairelerle havada çizerken. "Yemek davetinin eğlenceli geçeceğinden eminim, canımın sıkılmasını istemiyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑫𝒂𝒏𝒄𝒊𝒏𝒈 𝑾𝒊𝒕𝒉 𝑻𝒉𝒆 𝑫𝒆𝒗𝒊𝒍 | 𝑺𝑶𝑷𝑬
Fanfiction"Demiştin ki bir bahar günü geleceğim, çok bahar geçti, sen neredesin?" 01.04.21