Tamamıyla kasvetli bir gün, hava kapalı dışarıdan pencereye vuran yağmur sesleri, kaloriferin üzerinde dumanı tüten bir kahve... Öylesine dışarıyı izliyen bir kız. Kimsesi olmayan in cinin top oynadığı elit bir kasabanın iki katlı dublex bir evin çatı katında yaşayan yalnızlığa mahkûm 22 yaşında bir kız.
-Anneeeeeeee, neden bu kahvaltı masasında sucuklu yumurta yok. Öbür türlü kahvaltı yapmadığımı bilmiyor musun? Neden hep kendi istediğini yapıyor da benim istediklerimi yapmıyorsun anlamıyorum yaa 😣
-Madem bu kadar çok seviyorsun kendin kalkıp yapmayı öğrenmelisin. Her zaman yanında ben olmayacağım bunu bilmelisin. Seni bu kadar rahatlığa alıştırmamalıydım suç bende bir gün gelecek ki yokluğumda her şeyi kendin yapmak zorunda kalacaksınnnnnnn.
O gerçek olan rüyadan, göz yaşımın yanağımdan süzülmesi ile uyanmıştım. 2 ay öncesine kadar her şey ne kadar da güzeldi. Anneme bu şekilde bağırırken bir anda bu dört duvar arasında kimseye bağıramaz oldum, bağırsam bile tekrardan kendi sesimi işitiyorum. Yeni bir kasaba yeni bir hayat! Artık benim için kıyafetlerimi ütüleyecek, yatağımı toplayacak ve kahvaltımı hazırlayacak kimse yok. Bundan sonra tek başımayım ve kendi başımın çaresine bakmak zorundayım. Peki nasıl? Daha önce yemek mi yaptım, ev mi süpürdüm, kıyafet mi ütüledim. Hayır bunların hiçbirini ben yapmadım ki... Doğup büyüdüğüm evi her şeyi arkamda bırakarak bu yeni yerde yeni hayatıma alışmaya çalışıyorum. Peki bu hayata alışabilecek miyim ya da bu hayat bana ayak uydurabilecek mi? Kafamın içinde ki sorular artık beynimi yiyip bitiriyor...
Beni bu düşüncelerden alıkoyan yatağın üzerinden kalkmamı sağlayan biran da pattttttttt diye çarpan pencere oldu. Yatağın üzerinden nasıl sıçradığımı şaşırdım korkudan. Kalkıp pencereyi kapattım ve yerde duran daha yerleştirilmesi gereken bir sürü eşya var. Ölme eşşeğim ölme. Bir yerden başlamalıyım artık diyerek elime ne geçirdiysem dolaba dizmeye başladım. Zamanında ne kadar çok söylenirdim hiç kıyafetim yok diye meğersem kendim düzenlemeye başlayınca farkettim ne kadar çok kıyafetimin olduğunu. Bi kıyafet yerleştirmek insanın 3 saatini alır mı yaa inanamıyorum resmen. Saat çoktan 5 olmuş artık karnım alarm vermeye başladı lütfen beni doyur diyor adeta. Buzdolabının kapağını açtığımda otobüsten aldığım sandviçi gömdüm. Şimdiden yarın için yapacaklarımı planlıyordum. Yarın erken kalkmam gerekiyor çünkü okul kaydı işlemlerini halletmek için okula gideceğim. Daha okulun yolunu bile bilmiyorum Allah'ım ne yapacağım ben🤦 En iyisi en sevdiğim şey yarına giyeceğim kıyafetleri hazırlamak 😜 2 katlı evin 10 adet merdivenini çıkıp koridorun sonunda ki odaya ulaşmak benim için tam bir işkence, nasıl bu kadar üşengeç olabilirim. Daha 22 Yaşındayım ama sanki ruhum 50 ve üstü gibi davranıyor resmen... Dolabın kapağını açıp kıyafet seçmeye başladım. 1 saatin sonunda karar verebildim. Aferin sana Selin büyük bir başarı 👍 Neyseki kıyafetler buruşuk değil bir de onları ütülemek ile ugraşacaktım tam bir işkence yarabbim 😣 (Ütü yapmaktan nefret ediyorummmm.) Telefondan herhangi bir film izlemeye başladım. Nasıl olduysa vakit öyle bir geçmiş ki saat 9 olmuş bile hangi ara geçti bu zaman. Yalnızken daha mi çabuk geçiyor, ilerlemiş geliyor yelkovan ile akrep. Peki seneler nasıl geçecekti böyle ya da ne zamana kadar böyle devam edecekti yelkovan ile akrebin birbirini kovalaması.... Yarına beni neler bekliyor, bugünden farklı neler olacak hayatımda?
Selin'in giymek için seçtiği kıyafet 🤩
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolun Sonundaki Işık
Novela JuvenilKim geldiği hayatta nereye gideceğini bilmemek ister ki? Tamamıyla kasvetli bir gün, hava kapalı dışarıdan pencereye vuran yağmur sesleri, kaloriferin üzerinde dumanı tüten bir kahve... Öylesine dışarıyı izliyen bir kız. Kimsesi olmayan in cinin top...