Tik

152 13 25
                                    

Çevirmenin Notu/Translator's Note

Bu hikâye, biraz sonra aşağıda da bahsedileceği gibi, çevirdiğim bir diğer hikâye olan Diğer Şeyler'e eşlik eden bir hikâyedir fakat bağımsız olarak da okunabilir. Ana hikâyeye profilimden erişebilirsiniz.

Hikâye açıklamasına herhangi bir direkt bağlantıyı eklemek engellendiğinden dolayı, orijinal sanat eserinin bağlantısını buraya bırakıyorum:


Just because leaving a direct link in the description of a story is blocked, I am leaving a link of the original artwork here:


https://archiveofourown.org/works/20216791

Yazarın Notu

Bu, cidden, yazdığım ilk romantik komedi. Romantik komedi yazmayı denemek istedim ve bu ikilinin bunun için mükemmel olduğunu düşündüm.

(Açıklamadaki öncül daha önce kaç kez kullanıldı bilmiyorum. Kulağa benden önce birçok insanın aklına gelmiş bir şey gibi geliyor ama hiçbir fikrim yok.)

Bu, benim ana hikâyem olan Diğer Şeyler'e eşlik eden bir hikâye ama bağımsız olarak da okunabilir.

Bu, yazması ilginç bir şeydi çünkü –dürüst olmak gerekirse– Midorima her zaman benim en az favori karakterlerimden birisiydi ve benim için biraz erişilmezdi; ama ona Takao'nun perspektifinden bakmaya başladığım anda, esasında oldukça ilginç birisi olduğunu görebildim. Bu yüzden, bir öğrenme deneyimi yaşadım!

Hayatımın sonsuza kadar değişeceği günün sabahı, ayrıca kahve içerken neredeyse boğulduğum günün sabahıydı. Ağzımdan çıkan kahve, küçük kız kardeşimin mısır gevreğinin içine girdi ve kız kardeşim çığlık attı, en azından öyle olduğunu düşünüyordum; çünkü televizyon ekranı haricinde herhangi bir şeye odaklanmaktan acizdim. Bana bağırdığını biliyordum ama duymamazlıktan geldim.

Şu. Tanrının. Belası. Yıdız. Falı.

Aklımdan bunun dışında hiçbir şey geçmiyordu. Bu ve bunun nasıl benim sonumu getireceği dışında.

Ta ki kız kardeşim yeni kahvaltısını istediği için o kadar sesli bağırıp da beni, sırf sesini kesmesini istediğim için, bir dakikalığına kendime geri getirene kadar. Onun, her minik şeyin devasa bir drama olarak muamele görmeyi hak ettiği bir yaşta olduğunu düşünüyordum. Ve tabii, eğer şu anda benim dramam birazcık daha önemli olmasaydı muhtemelen daha üzgün olurdum.

Eğer o şeyi görmeseydim, diye düşündüm. Eğer bugünlük kaçırmış olsaydım.

Yeni bir kâse mısır gevreğine süt dökerken ellerim sahiden titriyordu.

NEDEN bu şeyi izlemeye başlamıştım ki zaten?!

Ama bu yeterince aptalca bir soruydu, bilemezdim. Bugünün geleceğini hayal edemezdim. Karşıma aptalca bir yıldız falı şeklinde geleceğini hayal edemezdim en azından. Ama gelmişti. Gelmişti ve ben; aklımın içinde, kız kardeşimin çığlık atabileceğinden bile çok daha yüksek sesle çığlık atıyordum. Çünkü bir gün bunun eninde sonunda olacağını biliyordum. Ama aklım onun; şimdi, bu şekilde olacağını kabul etmek istemiyordu. Böylece biteceğine inanmak istemiyordu.

Şanslı 「緑高、MidoTaka」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin