1.Bölüm: Yokluğunda

148 6 3
                                    

"Seni sevmek, yağmurun altında yürümek gibi, titreye titreye."

Başım önde bilmediğim daha önce hiç geçmediğim dar sokaklardan ağır adımlarla ilerliyordum. Nereye gittiğimi, ayaklarımın beni nereye götürdüğünü bilmiyordum. Yağmur yağıyordu. Hani bazıları yağmuru hisseder ya bazıları ise sadece ıslanır. Eskiden onunla beraber hissettiğim bu yağmurlu havada sadece ıslanıyordum, tek başıma...
Hayatımı renklendiren, neşeyle aydınlatan ve aynı zamanda bir anda değiştirip altüst eden kadın yoktu. Ama her şeye rağmen onu seviyordum. Nerede olduğunu,nasıl olduğunu bilmesem bile.

Yağmurdan ıslanmış kıyafetlerim, soğumuş vücudum, etrafa anlamsız bakışlarım ve ayaklarımın beni nereye götürdüğünü bilmediğim bu dar sokakta ilerliyordum. Evime gitmeliydim. Ama hangi eve? Benim evim o idi. Onun kalbiydi benim evim. Şimdi ise onun olmadığı o ev bu dar sokaktan farksız. Acaba hâlâ kalbinde miyim? Beni saklıyor mu orada? Benim onu düşündüğüm gibi o da beni düşünüyor mu? Yaşadığımız anıları düşününce gözleri doluyor mu?
Hayır, hayır saçmalama. O beni terketti. O sadece beni değil; hayallerimi, umudumu,kendime olan inancımı öldürdü. Bir insanı hem severken hem de nasıl nefret edileceğini öğretti bana.
Özdemir Asaf'ın dediği gibi
"Seni,sensiz de sevebiliyorum."
Elimi kalbime götürdüm. "Burdasın ama dokunamıyorum." diye mırıldandım. Beni derin düşüncelere bırakan şu sorular yok mu? 2 yıldır cevabını arayıp da bulamadığım sorular...
Soruları cevaplayacak olan ben değildim. O kadındı. Adını bile söyleyemediğim adını duyunca çarpan kalbimdi sorun ve bu bana acı veriyordu. Ama bugün içimde ona karşı yanıp tutuşan sevgimi, içimdeki dinmek bilmeyen fırtınaları, onun adını... haykırmak istiyordum.

"Parlaaaa...a"
Derin nefes aldım. Söyledim adını söyledim. Etrafa ışık saçan meleğim, Parla'm...

"Seni seviyorum. Seni çok ama çok seviyorum. Nolur gel artık. Bedenim ve ruhum sensizliğe daha fazla dayanamıyor. Bir açıklama yapmadan çekip gittin. Beraber oturup konuşmalıyız. Bir açıklaman olmalı. Beni böyle bırakmamalıydın. Lütfen beni böyle yiyip bitiren sorularla baş başa bırakma. Dayanacak gücüm kalmadı..."

Gökyüzüne doğruldum. Söylediklerimi ona ulaştır diye fısıldadım. Ne kadar da çaresizdim. Elimden hiçbir şey gelmiyordu ya da onu bulmak için çabalamıyordum. 2 yıl onu aramak için çırpınmadım. Onu nasıl arayabilirdim,nasıl bulabilirdim ki. Bunu yapamazdım. Belki de gitmesinin nedeni bendim...
Sana bunları yaşattığım için özür dilerim. Binlerce kez özür dilemek istiyordum. Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim...
Beni hissettiğini biliyorum, Parla. Beni düşündüğünü, özlediğini biliyorum. Nerede olduğunu bilmesem bile ben hep seninleyim. Sen de hep benimlesin. Gelmemi, seni bulmamı istiyorsun belki. Ama gelemem bunu yapamam. Senin karşına çıkamam seni çok kez ağlattım. Tekrar aynı duyguları sana yaşatamam. Seni ağlatan adam olarak kalmak istemiyorum. Bana karşı olan hislerini hafife aldım,alay ettim, inanmadım ve o...o olay... Yutkundum,kendime bile inandırmakta güçlük çektiğim o olay... Hani derler ya 'Duygularımız değerli, kalbimiz zehirli.' Yaptıklarımdan sonra kalbime kırgındım. Gözlerim doldu. İçimdeki kiri bu yağan yağmur değil, gözyaşlarım temizleyebilirdi. Ve ben artık gözyaşlarıma da kırgındım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 31, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kapıların Ardındaki YüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin