1;

99 7 1
                                    

Telefonunun zil sesi ile uyanarak telefonu açtı;

''Efendim Yosun?''

''Gelmiyor musun?Havaalanındayım ben.''

''Ne?Saat 10 oldu mu ki?''

Birden kolundaki saate baktı saat 10'u çeyrek geçiyordu yaklaşık.Antalya'ya gidiyorlardı.Her yaz olduğu gibi,anne ve babasını görmeye.

''Tamam bekle orada hemen çıkıyorum,bir taksiye atlayıp orada olacağım.Görüşürüüüz!''

''Pekala,uykucu.Seni bekliyorum,hoşçakal!''

Yataktan doğruldu,küt kesilmiş sarı saçlarını taradı ve bir taç taktı.Üzerine ise tişort ve eşorfman giyip çıktı.Şansına hava sıcaktı güneş sapsarı parlıyordu.Taksi gelince taksiye bindi,bir kaç dakika sonra havaalanındaydı.Kapıda Yosun'u gördü.Biletlerini zaten önceden almışlardı,hemen bekleme yerine oturup çağırılmalarını beklemeye başladılar.Biraz lafladıktan 15 dakika kadar sonra bir ses geldi;

California,Turkey - Antalya passengers, please come to the door No. 3.

California,Türkiye - Antalya yolcuları lütfen 3 nolu kapıya geliniz.

Kapıya gidip biletlerini gösterdikten sonra uçaktaydılar.Telefonlarını kapayıp uçağın kalkmasını dilediler,sonunda kalkmıştı.İnince ikiside anne babalarını arayacaklardı.Yosun'un karnı acıkmıştı,sandviç alıp yedi.Nazlı ise bu arada bir şarkı yazıyordu,2 yıl önce uçakla California'ya uçarlarken olduğu gibi.Okumak için gelmişlerdi fakat sonra ikisi de vazgeçti.Orada işe girip yaşamaya başladılar.Nazlı bir kafede garsonluk yapıyordu.Yosun ise Moda Serüveni adlı bir butikte eleman.Her yaz 15 günlük tatillerini aynı günlere getirmeye çalışır ailelerinin yanlarına gelirlerdi.Bu sefer de aynı şey olmuştu.Neredeyse bir gün geçmişti.Çok yorgunlardı çünkü 13 saat bir yolculuk yapmışlardı.Yolculuk boyunca pek fazla konuşmaya zamanları olmamıştı,Nazlı genellikle uyumuştu.
13 saat sonra uçak inişe geçti ve indi,onlarda indiler.2 kişi oldukları için sırt çantaları vardı.Nazlı sırt çantasının ön gözünden telefonu çıkarıp annesini aradı ve indiklerini söyledi,Yosun da. Sonra havaalanının önündeki banka oturup ailelerini beklemeye başladılar.Az sonra önlerinde iki araba durdu,biri Nazlı'nın anne ve babasının diğeri ise ağabeyinindi.Melike Hanım,Salih Bey ve tabii ki ağabeyi; Barış arabalarından indi.Nazlı yerinden doğruldu,

''Sizleri çok özlemişim,''diyerek 3'üne birden kocaman sarıldı.

Yosun da 'Merhaba!' diyerek onları selamladı ve Barış'a gülümsedi.

''Ee nasıl gidiyor Yosun''

''İyi,ya sen?''

''İyiyim bende.Görüşmeyeli ne kadar olmuştu?''

''5 ay 12 gün 3 saat ve 7 saniye kadar,ıh şimdi 8 oldu..''

Barış şaşırmıştı.Yosun da şimdi biraz tedirgin görünüyordu.Hemen konuşmaya başladı;

''Yani şeey-annemler ile görüşeceğim günleri sayıyordum da ben.''

''Anladım," burada gülmüştü."Neyse görüşürüz.İşe gitmem gerekiyor.''

''Hoşçakal!''

Barış bir şirkette genel müdürdü,yani üst kademe.Çünkü o üniversiteyi bitirmişti,kendi arabasıyla uzaklaşırken Yosun'un tek merak ettiği şey şuydu, Sevgilisi var mıydı ?Yoksa yok mu?O bunları düşünürken bir araba durdu önünde.Gelenler Yosun'un ailesiydi.Banktan kalktı,teker teker hepsiyle selamlaştı ve küçük kardeşi Yağmur -tam 5 yaşındaydı- Ona doğru koşuyordu,Yosun onu kucaklayarak döndürdü.Yosun'un ailesi biraz rahattı.Nazlı'nınki ise tam tersi.
Yosun da ailesiyle selamlaştıktan sonra arabaya bindi.Nazlı ile saat; 13:15 gibi kafede buluşacaklardı.Bu sırada Nazlı eve gelen davetsiz misafiri karşılıyordu.

''Merhaba!Barış orada mı?Sen kimsin?''

''Ben Nazlı,Barış ağabeyim olur.Ya sen?''

''Ben Dilay,memnun oldum,Barış çok bahsetti.Aslında biz Barış'la çıkıyoruz,iş arkadaşlığı de denebilir.Bugün kafede buluşacaktık,sahildeki.O nerede içeride mi?''

''Anladım,o işe gitti.

''Nasıl yani?Aslında sözleşmiştik ama neyse bende oraya gideyim barii,sonra tekrar görüşürüz."

''Görüşürüz!'' diyerek kapıyı kapattı.Sonra tam koltuğa oturacakken saate baktı; 13:01'di.Hemen odasına çıkıp bavulundan birkaç bir şey giydi.''Ben çıkıyorum anne'' diyerek evden çıktı.Sonra yakınlarında ki kafeye girdi.Yosun her zaman ki gibi onu bekliyordu,o hep erken gelirdi.

''Naber,naptınız?''

''İyi,sen?''

''Bende iyiyim.Biliyor musun Barış'ın Dilay adında adında çıktığı biri varmış,iş arkadaşılarmış."

''Ee nasıl öğrendin peki?Nasıl yani?Barış mı?..''

''Biraz nefes al istersen.Bir sorun mu var?''

''Yoo hayır,devam et.''

''Pekala,kız gelip Barış'ı sordu bende iş yerinde olduğunu söyledim,bugün kafede buluşacaklarını söyledi.Sonra da şaşırarak iş yerine gitti.''

''Neyse,bu konu çok da önemli değil zaten.Biz annemlere üniversiteyi bıraktığımızı nasıl söyleyeceğiz bu var birde.Artık söylememiz gerekiyor aksi takdirde 4 yıl sonra kendileri öğrenirlerse ve doktor olamazsak -ki olamayacağız- çok daha fena olacak.

''Haklısın,bir an önce anlatmalıyız.''

Her tatilde olduğu gibi yine aynı şeyi yapmayı deneyeceklerdi.Anne ve babalarına aslında California'da üniversiteye gitmediklerini söylemeyi.Fakat eğer böyle bir şey yaparlarsa Califonia hayaldi.Aileleri asla orada yaşamalarına izin vermez,hatta onlara yalan söyledikleri için ceza da verirlerdi.

Yanlış SokakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin