□~■~□~■~□~■~□
Baron, 982 yılında, soylu bir ailede doğmuş; Hogwarts'ın orijinal kurucularının hâlâ yaşadığı ve okulu yönettiği dönemde, on bir yaşındayken Hogwarts'ta gururlu bir Slytherin öğrencisi olarak okumaya başlamıştı.
Hogwarts'ta okuduğu dilimde ve daha sonrasındaki zamanlarda, Rowena Ravenclaw'ın kızı, o zamanlar Ravenclaw binasının bir öğrencisi olan Helena Ravenclaw'a umutsuzca âşıktı. Helena'nın gönlünü kazanmaya çalışan Baron, Helena Ravenclaw'ın deyimiyle 'çok asabi ve ateşli' bir adam olması nedeniyle ne yaparsa yapsın reddedildi, ve zaman böylece geçip gitti.
Hogwarts'tan mezun olduktan yıllar sonra Helena, annesi Ravenclaw'ın sahibi olduğu, takan kişiye olağanüstü bir zeka veren diademi çalarak Arnavutluk'a kaçtı ve herkesten saklandı. Kendi kızı Helena'nın ettiği bu ihanetle sarsılarak, ölümcül hastalanan Rowena Ravenclaw; Helena'yı bulması için Baron'u görevlendirdi.
Baron; Helena'yı saklandığı yere kadar takip ederek buldu. Helena'yı geri dönmesi ve tacı vermesi için zorladı. Helena dönmeyi redderek kendisine karşı koyduğunda şiddetli bir öfke nöbeti geçiren Baron, bıçağıyla vahşice Helena'nın yaşamına son verdi.
Yaptığı şeyin farkına ancak varabilen Baron, sevdiği kadının canını almış olmanın acısına katlanamadı ve Helena'yı öldürdüğü aynı silahla anında oracıkta intihar etti.
Dünyaya hayalet olarak dönen Helena ve Baron, Hogwarts'a kendi binalarının hayaleti olarak tekrar geldi. Helena, Ravenclaw'da Gri Leydi olarak bilinirken, Baron ise Slytherin'in hayaleti oldu. Üstünde Helena'nın ve kendi kanının kaplı olması, ona Kanlı Baron lakabını verdi.
Siyah, boş bakan gözleri, sıska vücudu, solgun ve somurtkan yüzü, inci beyazı ve biraz da transparan vücudu, her tarafı gümüş rengi kanlarla kaplı olan cüppesi ve Helena'yı öldürmenin kefareti adına hep vücudunda taşıdığı ağır zincirleriyle Kanlı Baron, Hogwarts'ta Peeves'in bile ürktüğü bir korku sembolüne dönüşmüştü.
Helena Ravenclaw Harry ile konuştuğunda Kanlı Baron'u şöyle anlatmıştır:
"Beni saklandığım yere kadar takip etti. Onunla geri dönmeyi reddettiğimde vahşileşti. Baron her zaman asabi bir adamdı. Ona karşı gelişime öfkelendi, özgürlüğümü kıskandı, beni bıçakladı... Ne yaptığını görünce, vicdan azabıyla doldu. Benim hayatımı talep eden silahı aldı, ve onu kendini öldürmek için kullandı. Bunca yüzyıldan sonra, o zincirleri tövbe etmek için takıyor... aynen yapması gerektiği gibi."
Kendisine nasıl kanla kaplandığının sorulmasından hiç hoşlanmaz, bu yüzden bunu yapmaktan çekinseniz iyi olur.
Ancak onunla iyi anlaşırsanız, bazen gururlu Slytherin'ler için diğer binalardan öğrencileri korkutmayı kabul edecektir.□~■~□~■~□~■~□
Gerçekten her ayrıntısıyla üzücü bir hikaye. Helena'nın Ravenclaw'ın Diademini çalması, Baron'un kendi öfkesine engel olamaması...
Her neyse, madem hayaletlerden konu açıldı. Söyleyin bakalım, bu kadar okunma sayısı varken neden bu kadar az yorum ve oy var?
Hayalet okuyucu olmayalım arkadaşlar.
Oy verip yorum yapmanız için illa bunu talep etmem gerekmiyor. İçeriğimi beğeniyorsanız tepki vermenizi rica ediyorum.
Okuduğunuz için teşekkürler.Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Lumos /*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slytherin Pride
FanfictionYa da belki Slytherin'de gerçek dostlar edinirsin, O kurnaz halk, amaçlarına ulaşmak için her yolu kullanır.