SELAM. özür dilerim ben gerçekten çok fazla zaman olmuş buraya girmeyeli, umarım iyisinizdir. sizi seviyorum hâlâ. bundan sonra tüm her yeri minho olarak hayal edin olur mu:') keyifli okumalar, eğer unuttuysanız baştan başlamanız güzel olur bu arada, kısa zaten.
"içim dışıma çıkmış gibi hjissediyorum."
ince parmakları arasında çevirip durduğu kahve bardağına bakarken söylendi minho. bir saattir hastanede, kafayı yemiş biçimde diğerlerinden biraz uzakta, onları görebileceği bir yerde oturuyordu.
yanında oturan hyunjin elini minho'nun dizlerine, destek vermek istercesine koyup sıktı. gerçekten herkesin canı sıkkındı şu son 2 ayda.
"anlayabiliyorum, bir türlü durulmadı olaylar. acını yaşamana bile iznin olmadı..."
hyunjin'in sesi gittikçe kısılırken, minho dolan gözlerini saklamak istercesine soğumuş kahvesinden birkaç yudum aldı aniden. hyunjin haklıydı.
aklı başka başka yerlere gidiyordu tüm bunlar reddetmek için ama; ne saatlerdir yemek yememiş olması, ne gerçekten sağlıksızca sürekli istifra ediyor olması,ne ansızın gelen nöbetleri, ne de arkadaşları arasındaki bu sessiz huzursuzluk bir türlü acel'i güzelce anmasına izin vermemişti.
oysa, elinde çevirip durduğu kahve bile karamelli amerakinaydu. acel'in en sevdiği. boğazı yanıyordu içerken, tüm bu hissettiği belirsizlik yüzünden.
hyunjin, arkadaşının sağlıksız halini gördüğünde daha fazla üzerine gitmek istemedi ve ve arkadaşça daha da sıktı dizini.
"soğudu o, hem kahve içip durma gerçekten endişeleniyorum. gel sandviç alalım, en sevdiğini gördüğüm kantinde."
minho rahatsızca kıpırdanınca hyunjin reddetmesine izin vermeyerek elinden tuttu ve minho'yu kaldırdı zorlamavari.
hyunjin arkadaş gruplarından kimseyi görmeden hastane kantinine inmek istiyordu. ikisinin de daha fazla kaos kaldıracak hali kalmamıştı bugün.
*****
seungmin, bir ileri bir geri gidip gelip duruyordu acilin önündeki geniş bahçede. nixie içeri alınalı çok olmuştu ve endişeden kendini yiyecek gibi hissediyordu. aynı anda bir sürü duygu kabarıyordu sanki içinde.yeon'a çok sinirliydi korumacı sevgili tavrı sayesinde, sevgilisi nixie için çok endişeliydi. anlamadığı bir heyecan vardı içinde aynı zamanda. karnı kaynıyor gibi hissediyordu bu yüzden.
jennie yanına gelip yorgunca oturmasını söylediğinde bıkkınca nefes vererek, kendisi gibi bıkkın halde oturan arkadaşlarına baktı.
soyeon başını aşağı eğmiş, dirsekleri dizlerinde düşünceli şekilde oturuyordu. jennie onun yanında kafasını leisha'nın omzuna yaslamış, dudak bükerek evlerine yiyecek taşıyan karıncalara isim veriyordu sakinleşmek için; dudak hareketlerinden ve baktığı yerden anlaşılıyordu. leisha transa geçmiş gibi başını jennie'nin omzuna yaslamış ve başını geriye atmıştı. gözleri kapalıydı. ne uyuyor gibi duruyordu ne de uyanık gibi.
seungmin de nefes vererek yanlarına ilerledi, gerçekten çok hırçın hissediyordu ama birlikte geçirdikleri yıllara saygısı vardı, bir de korkusu tabii. kimse bilmiyordu nixie ile aralarındaki ilişkiyi.
"nixie'ye bakmaya gidiyorum ben. onu içeride yalnız bırakıp dışarı çıkmak tamamen bir hataydı."
jennie ayağa kalktı çabucak, diğerleri de küçük bedensel tepkiler gösteriyordu.
"ben de geleceğim, gidelim hadi."
ikisi beraber önden giderken, diğerleri de arkadan geliyordu. çok geçmeden danışmadaki çocuğun dediği odaya geldiler. doktor zaten içerideydi ve nixie ile konuşuyordu. seungmin endişeyle kendini tanıttı ve doktoru dinlemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
happy birthday | lumiére
FanfictionAcel 24 yaşına girdiği gün evinde arkadaşları tarafından ö!ü bulundu. peki ya katil kimdi?