1. Bölüm

89 7 6
                                    

Evden çıktığımda hem heyecanlı hem mutlu hissediyordum. Ama içimden atamadığım bir his daha vardı korku. İçimdeki korkunun yeni bir okul yeni bir lise için olduğunu düşünüyorum. Bütün korkularımı bir kenara bırakıp yürümeye devam ettim zaten zorundaydım çünkü çoktan okula gelmişim. Sınıfımı biliyordum ama ilk önce okulun girişini bulmam lazımdı.
Girişi buldum işin kolayı bitti zoru kaldı. Sırada sınıfımı bulmak vardı. Ki aşırı şanslı olmalıyım kapının yaklaşık 3 metre ilerisindeydi. Ve evet asıl göze çarpan şey kafam kadar 11-E yazmasıydı. Hadi hayırlısı. Sınıfın kapısına doğru ilerlerken tek isteğim vardı "Lütfen sıralar tekli olsun lütfennn" çünkü biriyle sıramı paylaşmak istemiyordum. Kapının önüne vardığımda derinden bir nefes aldım verdim. Kapıyı açıp sınıfta göz gezdirdim. SIRALAR TEKLİYDİ OH BE. Ne çok önde ne çok arkada pencere tarafı 3.sıraya geçtim. Saat daha 8.00 di dersin başlamasına yarım saat vardı acaba ne yapsam derken arkamdan bir ses geldi. "Kantine gidelim mi? Hem sana okulu gezdirmiş olurum yenisin galiba?", "Olur bende açtım zaten" dedim başka ne diyebilirdim ki olmaz çünkü sabah kolum kadar kol böreği yemedim hatta uykum açılsın diye 3 bardak çayı asla içmedim mi deseydim.
Neeyse hadi gidelim de görelim nasıl bir yermiş burası hiç araştırmamıştım burayı, hem gideyim ki kantincide bu yılda en çok para kazandıracak müşterisini görmesi lazım değil mi. Yine başladık yine yollar yine ben tabii bu sefer yol kavramı küçülüp koridorlara dönüştü o kadar. Yine ilk diyaloğu kuran ben değildim tabi "Neden okul değiştirdin? Neden bu okula geldin? İsmin ne?" yavaş canım biraz slow ol "Okulumu bende 11. Sınıfta tam da alanını seçmişken değiştirmek istemezdim ama böyle olması gerekti. Aslında ilk söylemem gereken ama en sona bıraktığım bilgi ise adım Beyza" senin adın ne diye soramadan "Bende Mısra tanıştığıma memnun oldum" önceki yıllarda edebiyatçının gözde öğrencisi olmuştur kesin odshnsksbsk ama tabiki bunu söylemedim esprilerim o kadar düşük değil. "Bende memnun oldum umarım iyi anlaşırız", "Umarım" dedi dedi de kız daldı gitti. "Hu hu Mısraa" elimi galiba tam 1 dakika boyunca yüzünün önünde salladım ama Bi etkisi olmadı tamam abartmış olabilirim. 1 dakika olmayabilir ama uğraştım. "Tam olarak" evet tam olarak arkama bakıyordu arkama dönmemle Mısra'nın "Eee Kantine gitmiyormuyuz" demesi bir oldu şaşırdığım nokta ise arkama döndüğümde kimsenin olmayışıydı. Garip. Ama önemli olan bu değildi şuan önemli olan AÇ OLMAMAMA RAĞMEN CANIMIN ÇİKOLATA ÇEKMESİ "Hadi gidelim" dedim.
Kantinden ben çikolata Mısra'da simit-ayran(Türk öğrencilerinin geleneksel menüsü) aldık ve bahçeye çıktık. İlk bulduğumuz banka oturduk. "Eee sen sadece çikolata mı yiceksin" dedi "Evet zaten çok yiyen birisi değilim" dedim dilimde uçuk çıkmazsa iyi valla. "Ha tamam sen öyle diyorsan" bu sefer ben hızlı davrandım "Eee amacın ne?" dedim "HA?" şaşırması normal tabii "Yani diyorum hangi bölümü kazanmayı amaçlıyorsun?", "Haa o mu tıp peki sen?" Gerçekten ben ne istiyordum gerçekten istediğim için mi gelmiştim buraya "Bilmem daha karar vermedim", "Aslında sende tam bir eczacı tipi var" Ben? Eczacı? Olabilir mi? Hiç düşünmemiştim ama neden olmasın ki "Gerçekten mi belkii kim bilir eczacılık kazanırım."
Ve zil çaldı. Ne ara yarım saat geçti anlamadım resmen. "Hadi gidelim ilk günden ilk derse bari geç kalmayalım, Beyza", "Okey, Let's Go"
Ders başladı. Sınıfın yeni geleni olduğum için kendimi tanıtmaya başladım. "Adım Beyza, Beyza Ateş. Bu mahallede oturuyorum. 5 yıl lisanslı olarak tekvando ile uğraştım ama 6 ay önce bıraktım.", "Onu biliyoruz zaten." dedi Mısra sadece kendinin duyabileceği bir ses tonuyla. "Tekvandoyu neden bıraktın Beyza tabii söylemek istersen?" diye sordu hoca "Öyle olması gerekiyordu." diyebildim sadece.
Hayatımda yaşadığım en kötü tanışma konuşmasıydı kalbimdeki kabuk bağladığını zannettiğim yaranın tekrar kanamasıyla anladım bunu. Hala söylediğim o cümle beynimde tekrarlanıyor..Öyle olması gerekiyordu..
Her derste aynı cümleleri tekrarlamak bıkkınlık vermişti. Şuan biri yanıma gelip adın ne diye sorarsa tekvandoda yasak olduğunu bilmeme rağmen o sert vuruşu hiç yaparım. "Merhaba ben Buğra Sen?" Günah benden gitti Beyza sakın şaka şaka içses kendimi bu seferliğine tutacağım. "Bende BEYZA!" Her harfin üstüne basa basa söylemiştim. Bıkkınlığım her türlü belli oluyordu. Hafif bir kıkırdamayla "Bu cümleyi söylemekten bıkmış gibisin" dedi. "Kesinlikle" dedim. "Aslında biri daha gelip ismimi sorarsa onu fena pataklarım dedikten sonra sormaktan çekinsem de kendimi tutamadım" NE!? "Ben bunu içimden söylememiş miydim?", "Maalesef hayır", "Ahh cidden bıkmış olmalıyım", "Tekvandoda yasak olan dediğini hatırlıyorum tekvandoyla mı uğraşıyorsun?" Al Beyza cevapla hadi "Evet yanii hayır bıraktım aslında", "Neden?" ve yine söylemesi içimi acıtan ve söylemekten bıkmış olduğum o cümle "Öyle olması gerekiyordu", "Anladım" devam etti "Peki nerede çalışıyordun yani bir akademi de mi?", "Evet Fatih Spor Akademisi" anlamadığım şekilde şaşırdı ve güldü "Gerçekten mi?", "Evet noldu ki", "Fatih Akademinin hemen yanında değil aslında biraz ilerisinde bir spor kompleksi var biliyor musun?" bu sefer şaşırma sırası bende "Evet!?" dedim. "İşte bende oradaki basketbol kulübündeyim." NE!? "Ciddi misin?" bu sefer inanamayan bendim "Evet hemde hiç olmadığım kadar", "O zaman bizim akademideki çoğu kişiyi tanıyorsundur çok buluşuyorlar bizimkiler hatta daha önce karşılaşmış bile olabiliriz" kafasını salladı. "Bir dakika" durdu "Adının Beyza olduğunu söylemiştin değil mi?, yok ya o değilsindir. ", "Evet de kim olduğumu düşündün" duraksadım acaba.. "Bizim kulüpte konuşulurken duymuştum sizin orda müthiş ikili midir öyle bir şey varmış galiba birinin adı Beyza'ydı." Bitmedi mi artık.. Neden tamamen farklı bir sayfa açmışken her seferinde karşıma çıkmak zorunda "Özür dilerim en kısa zamanda tekrar görüşelim şuan gitmem lazım tekrar kusura bakma", "Anlıyorum, galiba o hikayenin sonu pek güzel bitmiyordu" dedi bense hiçbir şey söyleyemeden eve gitmeye koyuldum.

Artık Yetmez Mi? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin