3. Bölüm

11 3 2
                                    

"Sonunda geldin be kardeşim" dedi Onur gülerek. Ben gelenin kim olduğunu merak ettim arkamı döndüm ve onu gördüm evet onu gelmeye cesaret edemeyeceğini sandığım onu Emre'yi..
9 ay önce

"Anladı Yağmur tamam bu sefero kadar uyumayacağım" "Beyza 18 saat uyumak normal bir şey değil canım arkadaşım tabi bir gün boyunca uyumadan dizi izlersen olacağı buydu sana da kızamıyorum ki-" sözünü keserek "çünkü bunu sende yapıyorsun" dedim ikimizde güldük "Evet bende yapıyorum ama 18 saat de uyumuyorum" dedi hala deli gibi gülümsüyordu "Neyse tramvayı kaçıracağım görüşürüz" dedim "Görüşürüz dikkatli git bak ölürsen öldürürüm"dedi "Anladım ölürsem öldürürsün"dedim
Kapısı kapanmak üzere olan tramvaya son anda yetiştim. Kulaklığımı taktım ve dün açılmış olan kütüphaneye gitmek için ineceğim durağı bekledim. Tam açılış zamanında gitmemiştim çünkü ilk gün olduğu için tam bir izdiham olacağını düşünmüştüm ki düşündüğüm gibi olmuştu kütüphanenin açılışına olan ilgi çoğu haber kanalına yansımıştı.
Durağa geldiğimde inmem gerekiyordu ama çoğu yolcu daha inmediği için epey zor olacaktı. Zor da olsa inmeyi başardım ve zafer pozisyonunda yürümeye başladım. Kütüphanenin olduğu yeri ezbere biliyordum ki ben zaten bu şehrin her yerini ezbere biliyordum.
Kütüphaneye vardığım da yavaşca merdivenleri çıktım. İçeriye girdiğimde gerçekten mükemmel bir yer olduğunu farkettim. Girişte istediğimiz kitabı bulabilmek için bir cihaz vardı. Duvarları kaplayan raflar, rengarenk çalışma salonları, küçük bir kafe ve dahası..
İstediğim bir kitap vardı zaten,hatta sırf onun için geldiğimi bile söyleyebilirim.
Arama cihazına kitabın ismini girdim.'Romeo ve Juliet' ama mangası. '-1. Kat 352. Kitaplık 5. Raf' merdivene doğru ilerledim. Aşağı kata indim,'350-400' yazan tabelayı gördükten sonra oraya ilerledim. 352. kitaplığı buldum. 5. rafa yöneldim. Kitapların üzerinde işaret parmağımı gezdirirken aradığım kitabı buldum ve kitabın aynısından bir tane daha olduğubu farkettim. Kitabı aldın ama ödünç alabilmek için görevli masasına gitmem lazımdı. Aldığım kitabın yanındaki aynı kitabın rafı diğer tarafından alındığını gördüm. Kimin aldığını merak ettiğim için kitaplığın diğer tarafına baktım ama alan çoktan gitmişti. Boşverip görevli masaya gitmeye karar verdim.
Kitabı ödünç alıp kütüphaneden çıktım. Eve geç kalmamam lazımdı. Saate bakmak için telefonu açtığımda 2 cevapsız arama olduğunu gördüm. Annemdi. Saat 18.27 olmuştu haber vermediğim için merak etmiş olmalıydı. "Alo" "İki defa aradım açmayınca merak ettim Beyza" "Kütüphanedeydim telefonh sessize almıştım anne" " Misafirler gelecek nerde kaldın diye aramıştım" "Tamam hemen geliyorum annecim yarım saate ordayım" telefonu kapatıp tramvay durağına doğru ilerledim.
Kartını okutup tramvayı beklemeye başladım. Yine kulaklığımı takıp playlistimi açtım. Tramvay geldiğinde tine tıkabasa doluydu. 3 durak sonra ineceğimden kapının hemen yanında beklemeye başladım. Gelen mesaj bildirimi sesiyle daldığımı farkettim. Annem mesaj atmış gelirken yumurta almamı istemişti.
Tramvaydan inip ilk önce markete uğrayıp yumurta aldım. Sonra da eve gittim. Annem çoğu yemeği hazırlamıştı. Benden de kek yapmamı rica etmişti. Aldığım yumurtaları ve çıkardığım kek malzemelerini tezgaha koydum sonra da malzemeleri karıştımaya başladım.
Keki hazırlayıp fırına attıktan sonra odama Yağmurla konuşmaya gittim. Ona aldığım kitaptan bahsedip benimle gelmediği için pişman edecektim.
"Kitaptan iki tane vardı ve sen gelemediğin için alamadın" "Beyza n'olurdu yarın gitseydin" dedi telefondan konuşsakta yüzündeki ifadeyi tahmin edebiliyordum. "Yarın çok geç olurdu hem bugün gitmeseydim ben de alamayabilirdim" "Şükür iki tane varmış yarın gidip ben de alırım" dedi üzgün bir sesle "O da alındı ki ben aldıktan sonra yanındakini başkası aldı" dedim. "Beyza n'olur alan kişiyle tanıştım de" "Ben de tanışmak istemiştim ama kitaplığın diğer tarafındaydı baktığımda ise çoktan gitmişti" dedim
Fırını alarmı çalınca telefonu kapayıp mutfağa gittim. Keki çıkarıp tezgahın üzerine koydum. Oturma odasına gidip misafirlere selam verdim. Misafirliğe gitmeyi de misafir gelmesini de sevmediğim için odama gittim. Dizimi dün bitirdiğim için listemdeb yeni bir dizi seçip izlemeye başladım.
Dizi izlerken uyuya kalmış alarmın sesiyle uyanmıştım. Söylene söylene yataktan kalkıp spor kıyafetlerimi giyip elimi yüzümü yıkadıktan sonra üzerime bir ceket alıp evden çıktım. Akademiye giderken koşmak en sevdiğim aktivite olabilirdi.
Akademiye vardığımda ilk önce antrenörümün yanına gittim. "Günaydın Kaptan" dedim Ringdeydi ve karşısında tanımadığım biri vardı. "Günaydünlar Beyza Hanım" dedi "Sen duşunu al gel terlemişsin" dedi bende tamam deyip duşların oraya doğru ilerledim. Duşumu alıp üzerime dolabımdaki spor kıyafetlerini giydim ve toplanma salonuna gittim. "Bugün erkenden kursa başlamışsın kaptan, bu arkadaş kim" dedim daha tam yüzünü göremedeğim kişiye bakarak arkası dönüktü elindeki eldiveni çıkarıyordu. Önümdeki sandalyeyi çekerek kahvaltı masasına uzandım. Antrenörde sandalyesine oturdu. "Yeni öğrenci ama tekvandoyla daha önceden uğraştığı belli" dedi "Anladım"dedim. Masaya geldiğini sandalyenin sesinden anladım. Ve o çok merak ettiğim kişiye baktım. Bi an nutkum tutuldu buradan coğrafya hocama sesleniyorum hani taşlar cansızdı. "Ben Emre"dedi elini uzatarak. "Bende Beyza,yeniymişsin kahvaltıdan sonra becerilerini birde ben göreyim bakalım"dedim "Olur" dedi sırıtarak. "Çok iyi olur belki ona ders verme işini sana verebilirim Beyza" dedi antrenör bize dönerek.
"Hiç yeni gibu durmuyorsun" dedim nefes nefese "Galiba daha önceden siyah kuşak olup bıraktığımı söylemeliydim" dedi sırıtarak "YA!" diye bağırdım. "Tabiki söylemeliydin tamam bende siyah kuşağım ama sana yumuşak davranıyordum" dedim "Onu farkettim"dedi "Mert Beeey Mert Beey"diye bağırdım ve yanına gittim hala ağzında olan lokmasıyla "Bana ismimle hitap ediyorsun hangi dağda kurt öldü acaba" " Sen bana neden bu çocuğun siyah kuşak olup sonra bıraktığını söylemedin" "Söyledim ya" "Tekvando da yeni değil dedin siyah kuşakmış demedim" " Tamam ben söyledim sanıyordum bir yerini sakatlamamışsın ya sorun yok bence" " Beni sinir etmekten zevk alıyorsun değil mi" " Hayda belli oluyor mu"dedi ve gülerek bense tüm sinirimle ringe geri döndüm. "Bu arada ismim 'Bu çocuk' değil"dedi Emre. "Biliyorum" dedim "O zaman ismimle hitap edersen çok sevinirim" dedi "Okey EMRE" "Hadi bakalım o kuşağı geri alabilecek misin görelim Emre Bey" dedim meydan okuyarak. Eldivenini giyerken "Çıkardım aletimi işte;sen başla ben arkandayım"dedi "Nasıl yani arkanı dönüp tüyecek misin yoksa?"dedim. "Merak etme" dedi "Merak ediyorum"dedim. İkimizde gülümsedik."Shakespeare.. çok severim" dedi "Ben de"dedim."Artık başlayalım bence, Hadi bakalım" dedim devam ederek.

Artık Yetmez Mi? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin