BAŞLANGIÇ VE BİTİŞ.

11 1 0
                                    

     Ne kadar da hızlı geçiyor vakit. Günler ayları, aylarda yılları getiriyor. Oysa çok iyi hatırlıyorum, yatmadan önce kulağımı fısıldanan itirafları. Her kelimede daha çok yanıyordu harfler, yandıkça da ıslanıyordum  yavaş yavaş. Bir damla düşüyordu anlımdan yanaklarıma doğru, çene hizasından düşüyordu soğuk zemine. Boğazda düğümlenen sözcükler hıçkırık misali boynumda yankılanıyordu. Hızlı nefes alıyordu elleri buz gibiydi ama kalbi her zamankinden daha sıcaktı bu gece. Bu gece bir farklıydı. Ay parlamıyordu sanki. Bu gece sokaklar rüzgar eşliğinde şarkı söylüyordu. Ama boğuktu ses duyan yoktu. Bacadan çıkan dumanlar kapatıyordu yıldızların dansını. Yanmıyordu lambalar, ısınıyor evler ama ısınamıyor yürekler. Bir sokak kapısının gıcırtısı geliyordu. Bir de acı hıçkırıklar işitiyordu kulaklarım. Tek tek yıkılan umutlar, gerçekleşecek olan dehşetin habercisiydi. Sessizlik koruyordu geceyi, her şeyi o kontrol ediyordu.


     Geceden habersiz uyanan Güneş evrenin donukluğuna anlam vermeye çalıştı. Dayanamadı bu görüntüye kaçtı. Yalvardı tanrıya imkanlı olan imkansızlığa doğru yelken açtı. Okyanuslar da yüzdü. Bam başka bir yerde arkadaşlarıyla oturup sohbet etti. ''Nerden geldin ?'' diye sordular. ''Bilinmez diyarın bilinmez yolcusuyum'' dedi. Gülmekten ağrıyan çenesini ovdu. Acı acı gülümseyip uzaklaştı oradan bilinmezliğe doğru. Ne gören oldu nede adını bilen, unutulup gitti. Bir zamanlar yaşam kaynağı olan, doğuşuyla, batışıyla insanları birbirine aşık eder, içlerini ısıtır neşelendirirdi. Ama bunu hiç bir zaman bilmeyecekti evren, çünkü her şey gibi o da yok oldu.


     Üzülmüştü güneşe , sımsıkı sarıldı annesine, saçlarından öptü onu. Dünkü kadar canlı görmedi ama durmadı, direndi, saatlerce yanında durdu. Uyanacağını bekledi.  Ama hiç bir zaman bakmadı o gözler. Hiç bir zaman konuşmadı o dudaklar. Yaşama dair hiç bir ses işitmedi. Ama inandı. Güneş gibi o da mı terk etmişti dünyasını. Yüreğiyle minicik ellerini ısıtan kadın, nasıl tutacaktı ellerini. Bırakıp gitmişti kendisini. Ağladı deli gibi haykırdı. Tutmak istedi ellerini, boşluğa düştü yüzü, elleri de yıldız gibi kaydı avuçlarında. Derin bir nefes aldı en azından kendisini avuttu. İçinde kopan fırtınaları dindirdi. Aynanın karşısına geçti şöyle seslendi sessizliğe: ''Başardı imkansızı başardı güneş. Annemde yaptı beni bırakarak imkansızı başardı. O artık mükemmel bir insan'' dedi. Delirmişti ama sessizlik delindi, dizlerinin üstüne çöktü. Yıkılıp kayboldu boşlukta. Pencerenin pervazına yaslandı. Buğulu camdan dışarıyı seyretti. Martıların çığlıklarını dinledi. Denizi hissetti Gözleri doldu o an, Güneş ufukta parlıyordu ve enteresan doğuşuyla kendisini büyülüyordu. ''Hayır'' dedi. ''Doğma lütfen doğma. Isıt san bile Dünyayı içinde ki bir kalp hep buz kalacak. Her doğan günde, yeniden enkazın altında kalacak.'' O gün ilk ve son kez güldü Güneş ona, ilk ve son kez.


     O zamanların alışılmış çocuğu kahkahalarla eşliğinde, mutlulukla, gün batımına doğru koşarken, şimdilerin yabancısı çoktan uçmuştu bilinmezler diyarına...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 18, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

BİLİNMEZ DİYARIN BİLİNMEZ YOLCUSU.Where stories live. Discover now