0.0

7 1 2
                                    

Plaja  vardığımda onu görmüştüm. Ela gözleri parıldıyordu, gözlerinin bebekleri bile titremeden doğruca gözlerimin içine bakıyordu.  Ürpermiştim.

Yıllar önce burada karşılaştığımız gün   uzun süre yüz yıllık tütsüye maruz kaldığım için halüsinasyon görüyorum sanmıştım. Böyle bir güzellik insanı ağlatır, okuması yıllar sürecek şiir yazdırtırdı. O gün de göz bebekleri hiç titrememişti ve bakışları beni yine  ürpertmişti.

Tıpkı 2 yıl önce gördüğüm o kızın halüsinasyon olmadığı gibi bugünkü kız da değildi.

Eminim. 

Hissetmiştim. 

Her bir hücresinin canlı olduğunu, gerçekten orada olduğunu metrelerce öteden hissetmiştim.

Sadece gökyüzü ile uyumlu açık mavi elbisesi siyaha bulanmıştı.

Bana bir adım attı.

Son kez, dedi.

 "Onlar bana sahip olmadan önce son kez seni görmeye geldim. "

Ben de ona bir adım attım.

Varla yok arası tebessümümle hoş geldin, dedim.

Aramızdaki mesafeyi iyice kapattı. Ellerini kaldırdı, yanağımı okşadı. Dokunuşları çok hafifti. Onu görmesem birisinin bana dokunuyor olduğunu söyleyemezdim bile.

Kokusu.

Görünüşü ne kadar pisse kokusu da o kadar temizdi. Denizin ortasındaki bir çiçek tarlasıydı kokusu. 

Saftı. 

Yanağıma bir öpücük kondurdu ve hoşça kal ,dedi.

"Seni hep sevmiştim ve hep seveceğim  miniğim."

Ayak bileklerinden denize doğru çekilmeye başladı. Korkmadım bu sefer onlardan. Belki de alışmıştım artık.

Katherinenin  çırpınışlarını ağlayarak izledim. Bana dokunduğu parmakları da gözden kaybolduğu zaman hıçkırıklarımı serbest bırakmıştım.

İşte bugün, bir karar verdim. Bildiğim her şeyi köyümüzün bilginlerine anlatacağım.

Ufak DüşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin