GERİYE KALANLAR...

6 1 1
                                    

Aylarca atlı kervanda yol aldı.En sonunda krallık sınırlarından içeri girerken nazi üniformasını çıkarıp eski krallık formasını giydi.Zaten askerler kervandaki onbaşıyı görünce kimlik tespiti bile yapmadılar.Güvenlik önlemleri o denli berbattı.Avcı tekrar Kurt'mu olacaktı?İşte bunu zaman gösterecekti.
İşin ilginç yanı silah arkadaşlarını özlemişti.Geceleri uyku uyuyamıyor,savaşta yaşadıklarını sanki tekrar rüyalarında yaşıyordu.Eskisi gibi olamayacaktı belki ama eski topraklarına tekrar dönüp bölgenin sözde kralından intikamını alacaktı.Nasıl mı?Askere gittiği dönemlerde sanki okula gitmiş gibi yeni şeyler öğrenmişti.Krallık yasalarına göre bölge valisini öldürebilirsen vali sen olabiliyorsun.Bu yüzden valiler olabildiğince az kaleden çıkıyorlardı.Eğer kral sandığı valiyi öldürebilirse ve kralda razı gelirse hem büyük bir güce hem de büyük topraklara sahip olabilirdi.Cahil halk ise sadece itahat ederdi.İntikamı ise alınırdı...
Cephede yaşadığı onca şey ona hem yarar hem de zarar sağlamıştı.Ölümle çokca burun buruna geldi.Ve sadece silahla savaşılmadığınıda öğrendi.Cephede mistik bir dünya daha vardı.Cadılar ve büyücüler.Ne kadar abzürt geliyor ise de bunlar gerçekti.Pek çoğu Amerika'dan gelen gölgelerdi.Silahlar ise çok farklıydı.Barutlu altıpatlarlar,fazla gelişmiş ve tuhaf görünen silahlar...Çatışmalar bir kaç saatliğine bittiğinde ve dinlenmeye başladıklarında ise genellikle ufak kasabalardaki ruslarla bir kaç parça yiyecek ve hattaha sigara karşılığında ilişkiye girebiliyorlardı.Cepheye giden tertemiz çocuk işte burda gerçek bir pislik olmuştu.Kötü alışkanlıkların hepsini savaşta geliştirmişti.Daha kötüsü kalbi kirlenmiş,kadın ve çocuk ayırt etmeden halkı öldürmüştü.Özelliklede çocukları.Çünkü biliyordu ki o masum çocuklar büyüyünce ona acımayacaktı.Bu yüzden yılanın başının küçükken ezilmesi gerekiyordu.İnsanlık hangi durumda olursa olsun savaşıyor,kavga ediyor ve yok ediyordu.Bu yüzden pislik varlıklarız...
Kafasını kaldırdığında ormanını görebiliyordu.Pek değişmemişti.Ağaçlar pek büyümemişti.Ancak ormanın arkasından farklı bir kaç bina kümesi yülselmişti.Biraz daha dikkatli bakınca Green Bow kalesinin kulelerinin sülueti görülebiliyordu.Etraf bir hayli sessizdi... Ufak patikadan atların nalları ve çektikleri arabaların gıcırtıları sessizliği bölüyordu.Kuş bile ötmüyordu ve bu pek hayri alamet değildi.Etrafta bir tehlike var gibiydi.Birde bunların üstüne zaten boğucu olan hava yağmaya başlamıştı.Burda daha önce böyle yağmur yağmazdı.Kovalarca su tepeden dökülüyor gibiydi.
Avcı bir süre sonra kervandan ayrıldı ve botları vıcık vıcık çamurlu toprakla buluştu.Cephede böyleydi.Kurt olsaydı eğer burda yürüyemezdi bile...Ağır adımlarla yağmuru karşılıyordu.Kaslı bedeni yağmuru hissediyordu.Gömleği sırılsıklam olmuştu.Ancak bunlara aldırış etmeden taş gibi ilerleyip ormana girdi...
Bir kaç saat yürüdü.Avucunun içi gibi bildiği orman değişmişti.Ancak bildiği yollardan vaz geçmemişti.Etraftan bir takım çıtırtılar geliyordu.Bu yağmurdan farklıydı...Kulağa direk çarpan ve düzensiz çıtırtılardı bunlar.Tıpkı birkaç kişinin adımı gibi.Derken bir anda çalıların arasından bir grup korsan görünümlü adam fırlamıştı.Avcı onları saniyesinde tanımıştı.Pek heyecana da kapılmamıştı."Ya paran ya da canın seni asker bozuntusu." dedi öne çıkan adam.Avcı onuda tanımıştı.Biraz yaşlanmıştı ve saçı sakalı birbirine girmişti."Sende diğeri gibi olmuşsun." dedi Avcı.Korsanlar biraz duraksadı."Diğeri mi?" "Evet.Hani şu anlının ortasından sıkıp indirdiğim." adamın yüzünde sinirli bir ifade belirdi."Sen.Büyümüşsün asker bozuntusu.Arkadaşın nerde?Bu sefer seni kurtaracak birileri yok mu?" "Bu sefer ihtiyacım olmayacak." "Seni kim bu kadar sert dövdü ha?" dedi korsan alaycı bir tavırla."Seni bir daha göreceğim günü bekliyordum.Sonunda.İntikamımı alabileceğim asker bozuntusu." "Sanırım sen ve arkadaşların bugün ölmek istiyorsunuz.Sekiz yıl sonra tekrar." "Seni küçük orospu çocuğu yakalayın!" derdemez Avcı bileğinden çıkan ufak bıçakları yedi adama bölüştürdü ve hepsini anında öldürdü ve ardından silahını çekip silahını çekmiş olan adamı elinden vurup yere düşürdü ve ona yaklaşarak."Ölümden korkuyorsan eğer...Korkunun ecele faydası yok.Bilmeni isterim." dedi ve tam ateş edecekken çalıların arasından ufak korsan giyinimli bir çocuk fırladı ve tiz sesiyle "DUR!" diye bağırdı.Avcı çocuğa baktı ve silahını indirdi."Arkadaşlarına haber ver babalık.Kurt Avcı oldu."

DÜNYASAL DÜZENLER 2:KANLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin