1.BÖLÜM

117 5 3
                                    

Merhaba! şirin mi şirin minik okuyucu kitlem. Şuan da okuduğunuz veya okuyacağınız bu hikayeye yeni başladım. Umarım beğenirsiniz!

-İYİ OKUMALAR ^^

~Çağlar'ın Anlatımıyla~

Ezgi hastaneden çıktığımızdan beri biraz değişmişti, ara sıra etraftan kaybolduğunda onu yatağının üzerinde uyuyor vaziyette buluyorduk. Hiçbir şey olmamış gibi gülüp eğleniyor, internet üzerinden bulduğu fıkra veya esprilerle bizi de güldürüyordu. Bu haline her ne kadar sevinsem de o kadar şey yaşadıktan sonra böyle davranması normal değildi. Diğerleri her ne kadar fark etmese de yolunda olamayan bir şeyler vardı. Anormal davranmaya başlamıştı yada artık değişiyordu. Değişmesini istemiyordum . Bu kadar yaşadığı olaydan sonra değişen tek bir şey vardı; iştahı. Önceden tabaklar dolusu yemek yerken şimdi yediği yemekse bir tabağın yarısını doldurmuyordu. Git gide kilo kaybetmeye başlamıştı. Her ne kadar kabul etmek istemesem de hastaneden çıktığından beri hem bedenen hem de ruhen çökmüş durumdaydı.

Ezgi'nin abisi gibiydim. Ne zaman canı sıkkın olsa ve ya bir sorunu olsa yanıma gelir, beraber çözmeye çalışırdık. Tek başıma yardımcı olamıyorsam beş kişi çözmeye çalışırdık ve hallederdik de. Ben, Çınar, Sude, Doğa ve Ezgi kardeş gibiydik. Birimizin canı sıkılsa ve ya yansa hep birbirimizin yanında olurduk. Benim en kötü günümde de en güzel günümde de hep onlar yanımdaydı, bende elimden geldiği kadar onların yanındaydım. Bir tek o gün Ezgi'nin yanında olamamıştım sadece lanet olası tek bir gün. Suçluluk duygusu tüm vücudumu kapladığında aklımdan düşünceleri atmak istercesine silkelendim.

Eğer bir grup olarak adlandırılsak ; Ben grubun abisi, Çınar şakrabanı, Doğa çığırtkanı, Sude küçük kız kardeşi, Ezgi ise sakarı olurdu.

Kafamdaki düşüncelere son vermek için sert bir kahve içmeye mutfağa doğru yürüdüm. Kahve makinesine gerekli olduğu kadar kahveyi koyup suyun kaynamasını bekledim. Kahve hazır olduğunda bir bardağa koyup mutfağımızda bulunan masaya doğru ilerledim. Sandalyeye oturdum ve kahvemi yudumlamaya başladım.

"Çağlar? "

Çınar'ın sesini duyduğumda sesin geldiği yöne döndüm. Çınar bir yandan bana sesleniyor, diğer yandan merdivenlerden iniyordu.

"Mutfaktayım."

Adım sesleri gittikçe yaklaşıyordu, sonunda mutfağın kapısında belirdi. Kahve makinesinin yanına gidip, kendisine de bir bardak hazırlamaya başladı. Kahvesi hazır olduğunda ben kendi kahve bardağının yarısına kadar içmiştim. Kahvesine üfleye üfleye oda karşımda ki sandalyeye oturdu.

"Ezgi yine etrafta gözükmüyor. Kesin uyuyordur pis uykucu."

"Bence de..." deyip biraz yüzüne baktım sorup sormamak konusunda kararsız kalmıştım. En sonunda sormaya karar verdim.

"Sence de, Ezgi biraz garip değil mi?"

"Hangi konuda?"

"Baksana o kadar olay yaşadı, sanki hiç olmamış gibi davranıyor. Gülüyor, espri yap-"

"Abi, gidip depresyona falan girse 'uff snne be slk .s' moduna girse daha mı iyiydi ? Boşver, belli ki artık mutlu olmaya çalışıyor,bırakalım da mutluluğunu yaşayıp eğlenmeye baksın."

Biraz düşündüm aslında haklıydı. Sürekli üzülse sonra odasından falan hiç çıkmasa daha kötü olurdu.

"Aslında haklısın...aman boşver bırak sen beni, kafein kafa yaptı sanırım ondan böyle." deyip dudaklarımı yana kıvırdım.

GARDENYA (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin