3.BÖLÜM

93 1 0
                                    

Tekrardan merhaba, hikayenin düzenlemesi çok uzun sürdüğü için üzgünüm. Tekrar düzenlemeye başladığımdan ilk iki bölümle diğer bölümler tamamiyle farklı bunu en kısa sürede düzeltmeye çalışacağım. En kısa zamanda diğer bölümleri de düzenleyip yayınlanacak. Umarım o kadar zaman sonra gelen bu bölümü beğenirsiniz.

~İyi Okumalar~

Apar topar alışveriş merkezinin koridorlarında çıkışa doğru çekiştiriliyorduk. İnsanlar bize garip bir şekilde bakıyorlardı. Sanki üzerlerine ejderham Zöbelettin'i salmışım gibi. Evet bir ejderham var ve adı Zöbelettin. Hayır sizinle bu konuda tartışmayacağım. İnsanlar bize acınası ifadelerle bakarlarken polisler sanki daha hızlı gidebilecekmiş gibi bizi daha çok çekiştiriyorlardı. Çıkışa vardığımız da kapının önünde olan polis aracını fark etmem uzun sürmedi. Kafamızdan tutup bizi içeri tıktıklarında ellerimizi de kelepçelemeyi ihmal etmemişlerdi. Yolculuk boyunca ırz düşmanına öldürücü bakışlar atıyordum. Aslında biz onu dövmeden önce baktıktan sonra tekrar dönüp bakabilecek kadar yakışıklıydı. Sanırım şimdi bakanı bir daha baktırmasının nedeni yakışıklılığı değil de yüzünde ki morluklar olduğu aşikardı. Araba bir anda durduğunda karakola geldiğimizi fark ettim. Yine hiç kibar olmayacak şekilde bizi arabadan indirdiklerin de sinirle homurdandım. Daha tatilimin ikinci günüydü ve şimdiden boka batmıştık.

'Güzelim çocuğun yakışıklı yüzünü de dağıttın. Sanki etrafında hep o kadar yakışıklı çocuklar geziyor gerizekalı! Tam bir gerizekalısın!'

Evet cidden hayatımın boka sarması azmış gibi bir de uğraşmam gereken iç sesim vardı. Ne kadar sinirlensem de haklı olduğunu biliyordum. Her zaman bu kadar yakışıklı çocuk görmüyordum ve ilk gördüğümün de yüzünü dağıtmıştım. Ben iç sesimin ne kadar haklı olduğunu düşünürken kapı tıklama sesiyle kendime geldim. Ne yani baş komiserin odasına kadar gelmiştik ve ben şimdi mi fark ediyordum? Kalın ve tok bir sesin 'Gir' emrinden sonra yanımızda iki polis memuruyla odaya girdik. Sanırım diğerleri kendi işlerinin başına dönmüşlerdi. İçeriye girdiğimizde saçları beyazlamış kısa boylu bıyıklı bir adamın koltukta rahatça oturmuş ve bizi süzdüğünü fark ettim.

"Dosyalara bakılırsa huzuru bozma ve adam dövmekten suçlusunuz. Söyleyecek birşeyiniz var mı?"

Tatilimin ikinci günüydü ve şimdiden bir dosya edinmiştim kendime. Sabıka dosyası. Kendimi yanımız da duran korkuluklu camdan atmamak için zor tutuyordum. Adını bilmediğim ama ırz düşmanı lakabını almış sapık boğazını temizledi. Ve konuşmaya başladı.

"Efendim sizi bu güzel günde rahatsız ettiğim için kusura bakmayın. Ama işte napalım insan her gün yanlışlıkla girdiği kalbinden bir cazgır tarafından dövülerek çıkarılmıyor. Orada nasıl rencide olduğumu size anlatamam. Sırf görevimi yapıyorum diye dövüldüm. Üstüne üstlük karakoldayım ve artık bir sabıka kaydım var." O konuşmasını bitirmiş sahte bir üzüntüyle komisere bakarken Çağlar ve ben ona inanamaz bakışlar atıyorduk. Resmen duygu sömürüsü yapmıştı ırz düşmanı. Irz düşmanı olduğu kadar üç kağıtçıydı da. Sinir kat sayım giderek yükseldikçe kuduruyordum. Eğer o serbest kalır da biz bir günümüzü rezalethanede geçirirsek çıldırırdım. Ciddi anlamda. Komiser bize döndü bir açıklama berklercesine.

"Komiser bey, sanırım arkadaş ucuz duygu sömürüleriyle sizin gibi vazifesini en iyi şekilde yapmaya çalışan bir komiseri, bir baş komiseri kandırabileceğini sanıyor. Ayrıca dayak yemesinin nedeni çok açık. Kadınlar kabinine kapıyı tıklatmadan boş olup olmadığını ve içerideki kişinin mahremiyetini düşünmeden içeriye dalıyor. Bu bir tacizdir memur bey. Sizin adaletinize güveniyorum ve en doğru kararı vereceğinize inanıyorum!"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 09, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GARDENYA (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin