+
"Günaydın bebeğime."
"Uyanmak istemiyorum... Jeongguk uyuyalım." Başımı boynunun girintisine yasladım, bacaklarımız birbirine dolanmıştı. Odaya dolan güneş ışığı sinirimi bozuyordu. Gündüzlerden nefret ediyordum.
Belimde duran eli sırtıma tırmanırken kıkırdadı, kulaklarıma dolan sesi ve hareket eden göğsü yüzünden gülümsedim. Gülüşünü hissetmek çok güzeldi. Kalbinin üzerine bir öpücük bıraktım.
"Uyuyan güzel."
Sabah ilk uyandığında sesi biraz daha kalın olurdu. Dudaklarının baskısını kıvır kıvır olmuş saçlarımda hissediyordum. Elleri çıplak sırtımda geziniyordu. Uyandığımda ilk hissetiğim şey öpücükleri olmuştu Kokularımız birbirine karışmıştı, bedenlerimiz birbirine yaslıydı. Eğer uyanmak zorunda olmasaydık güzel bir sabahtı.
"Uyuyan güzel...." Dudaklarını şişmiş olduğuna emin olduğum yanaklarıma bastırdı. Bir yandan burnunu tenime yaslamış kokumu derin soluklarla içine çekiyordu.
"Güzel değilim." dedim, yani en azından sabahları öyle değildim. Yanaklarım şişmişti, mavi saçlarım birbirine karışmıştı, muhtemelen huysuzca büzdüğüm dudaklarım ve kirpiklerimi aralamamak için direnen kapalı gözlerimle pek güzel bir manzara değildim.
"Dünya güzeli." Bunu lisedeyken çok söylerdi. Yanaklarımın kızardığına emin olsam da gözlerimi açmadım, uyumakta kararlıydım. Sanki gözlerimi açarsam Jeongguk ortadan kaybolacaktı, şu an içinde bulunduğum an gerçek olamayacak kadar güzeldi. Dudaklarını göz kapaklarımın üzerinde hissettim.
"Benim güzelim en güzeli." dediğinde dudağımı ısırdım, her sabah Jeongguk ile uyanmak peri masalındaymışız gibi hissetiriyordu. Omegam sabahın erken saatlerinde böyle övüldüğü için küçük bir çocuk gibi sevinçliydi, kıpır kıpırdı. Kızgınlıktaki omega övgülere, ilgiye, dokunulmaya ve bolca öpücüğe bayılıyordu. Jeongguk'un kolları arasında uyanmaya da öyle.
"O zaman uzun bir güzellik uykusuna yatmam gerek." diyerek sızlandım. Bacağımı kaldırıp belinin üzerine bıraktım, ne kadar yakın olsam da yetmiyordu. Bir eli şortumun açıkta bıraktığı bacaklarımı boydan boya okşadı, bunu yavaş yavaş yapması bana kızgınlıkta olduğumu hatırlatmıştı. Ağzımdan bir inleme döküldüğünde bu kadar hassas olduğum için kendime lanetler ediyordum.
Jeongguk elini çekip bacaklarımın üzerine sert bir şaplak attığında yerimde sarsıldım. Ağzım aralanırken ağzımdan kısık sesli bir inleme döküldü. Eli çok ağırdı. "Uyanmalısın." dediğinde avuçları vurduğu yeri okşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
willow
FanfictionHayat bir söğüt ağacıydı ve senin rüzgarına doğru eğildi. omegaverse au married taekook Taylor Swift - willow