8

15.7K 1.2K 818
                                    

Bugün Jungkook için önemli bir gündü. Sonunda planlanan resepsiyon bugündü ve onun için önemli olan insanlar orada olacaktı. Bu nedenle evde kalıp işlerini evden halletmeye ve resepsiyonun olacağı alana evden direkt geçmeye karar vermişti.

Odasında sunacağı gemi taslaklarını hazırlarken bir yandan da sunumunu hazırlıyor, söyleyeceklerini düşünüyordu.

Ancak o an kapı çaldı ve bütün dikkatini bozdu. Derin nefes vererek küfür ettikten sonra kalkıp kapıya doğru ilerledi.

"Kim Taehyung için sipariş?" Ortalama boydaki bir kız kargocu elindeki kutuyu uzattığıb Jungkook anlam veremeden baktı. Taehyung sipariş vermeyeli uzun zaman olmuştu ve belli ki maaşını almıştı. Kız bu uzun bakışmadan korkup adresi incelemişti fakat doğruydu.

"Şu an evde değil, ben alayım."

Kız onaylayarak kutuyu verdikten sonra imza kağıdını uzattı. Jungkook ise bir çırpıda imzalayıp teşekkür ettikten sonra kapıyı kapatmış ve bu küçük kutuyla baş başa kalmıştı. Bakmalı mıydı? Hayır, bu Taehyung'un özeliydi.

Ancak son zamanlarda zaman geçirmekten keyif aldığı bu çocuğun ilk maaşıyla ne aldığını merak ediyordu.

Belki de etek almıştı yine. Taehyung'un etek sevdası bitmezdi ve Jungkook bu feminen tarzı düşünmeden edemiyordu.

Ama kutu bir etek için küçüktü ve bu yanılma, Jungkook'un merakını daha da arttırmıştı. En fazla ne olabilirdi ki?

Jungkook sanki onu izleyeceklermiş gibi kutuyu alıp odasına girdi, masasına sakince oturup onca taslağın üstüne koydu beyaz kutuyu.

Jeon Jungkook, bilincinin varlığını anladığından beri bu kadar şaşırdığını hatırlamıyordu. Tanrıya inanmasa bile şahidiydi ki bir mor dildoyla karşılaşmayı beklemiyordu.

Kollarını iki yana açıp ellerini masaya yerleştirdi ve dilini yanağına bastırdı. Bir süre oyuncakla bakıştıktan sonra kafasını cama çevirdi.

"Kim Taehyung..."

Bir süredir aklından çıkaramadığı kişinin ismi neredeyse duyulmayacak şekilde çıktığında onu derin bir nefes veriş takip etti.

Jungkook neden kanının kaynadığını ve buna sinirlendiğini bilmiyordu. Boğazını temizleyip kendini sertçe sandalyesine attı, bacaklarını aralayıp yasladığı gibi elini çenesine koydu.

Taehyung'un yaşı itibariyle cinsel hayatına düşkün olması Jungkook'u şaşırtmamıştı. Sadece bir şeyi merak etmeden edemiyordu, bu dildo onun gibi arsız birisine yetecek miydi? Zevkten dört köşe edebilecek miydi?

Oyuncakla hâlâ bakışmakta olan Jungkook'un aklına türlü şeyler gelmeye başlamıştı o andan sonra. Bu yanlıştı fakat o an kendini durdurmak istemedi ve Taehyung'u gözü önüne getirdi.

Eğer kartını sınırlandırmasaydı bu dildo kendi parasıyla mı alınacaktı diğer tüm etekler ve nicesi gibi? Ya da bilmediği tonlarcası vardı ve bu sadece bir tanesiydi. Bilmediği neler vardı? Bunu merak etmek fazla mı yanlıştı? Taehyung'un görüştüğü birileri var mıydı? Belki de bir ilişkisi vardı  ve çok sağlıklıydı.

Jungkook umutsuzca nefes verip yüzünü ovuşturdu ve kendi kendini daha da sinirlendirdiği için hızla kalkıp kutunun kapağını kapadı, elinden geldiği kadar da açılmamış gibi düzeltmeye çalıştı.

Odasından çıkıp Taehyung'un odasına yürüdü. Taehyung'un odasını öyle detaylı dolaşmamıştı çünkü saygısı merakından hep ağır basmıştı bundan önce. Ayrıca bu zamanlardan önce Taehyung, ona gereksiz soğuk davranmıyordu. Nedenini hiçbir zaman anlayamamıştı Jungkook.

Odanın kapısını açıp içeri girdiğinde öylece bekledi kapının ağzında ilk başta. Taehyung'un odası pek de öyle abartılacak bir oda değildi. Nevresimi ile beraber bembeyaz bir yatağı, kitapların üstünde  dağıldığı bir çalışma masası, tıka basa dolu bir kitaplık, üstü stickerlarla kaplı üç kapaklı dolap ve üstü parfüm gibi eşyalarla dolu aynalı bir masa. Jungkook'un, Taehyung'un okuduğu kitaplarından sonra merak ettiği şey Taehyung'un 'öylesine' yaptığı tuvallerin atılmış gibi balkonunda durmasıydı. Neye benzediklerini bilmediğinden sormuştu bir gün ona bu tuvalleri ve aldığı cevap öylesine yaptığıydı.

Kapıyı kapatıp önce masasına kutuyu bıraktı, daha önce gelen siparişleri hep bıraktığı gibi. Jungkook'un ilk durağı merak ettiği gibi kitaplığı olmuştu. Dediği gibi detaylı inceleyememişti bu odayı ve kitaplar göründüğünden fazlaydı. Bazıları tozlanmış, hatta yıllanmıştı; bazıları ise çoktan okunduğunu belli eder gibi en dibe atılmıştı. Çok olmasa da birkaç tanesine kahve dökülmüş olmalıydı.

Ancak en alt raf özellikle hazırlanmış gibiydi. Kitapları gördüğünde şaşırmadı Jungkook. Alt raf sadece Jane Austen'den oluşuyordu ve diğer kitaplara göre oldukça temiz duruyordu. Gülerek eline Gurur ve Önyargı'yı aldı. İlk sayfasında üç yıl önceye ait bir tarih vardı ki bu muhtemelen başladığı tarihti. Son sayfada ise bu tarihten iki gün sonrası olan bir tarih yazılıydı. Jungkook yemin edebilirdi ki bu kitap bir kere okunmamıştı. Sayfaları karıştırırken bilindik isimleri görmesiyle gülümsemesi büyüdü.

O Darcy'di. Taehyung ise soğuk Elizabeth.

Ona bu imayı bilerek mi yapmıştı, belki.

Ne çok uzun ne de çok kısa bir süre sonra kitaplığı bırakıp bembeyaz yatağa oturdu Jungkook. Taehyung'un odası burnu çok yakmayan bir yasemin kokusuna sahipti ve bu Jungkook'u mayıştırmıştı. Saçlarını karıştırıp telefonunu çıkardı, Taehyung'a mesaj atmak üzere.

taehyung

Taehyung, kargon geldi ve odana bıraktım.

taehyung: teşekkürler de

taehyung: siz evde miydiniz

Evet.

taehyung: akşam parti olduğunu söylemişti annem

Doğru.

taehyung: ev bana kalıyor yani

Bir nevi.

Nereye varmaya çalışıyorsun?

taehyung: bunu bildiğim için izin almıştım erken çıkmak için

taehyung: teyit etmek istedim

Evde yalnız olacağın için mi aldın izin?

taehyung: yani evet

taehyung: biraz öyle

taehyung: neyse teşekkürler haber verdiğiniz için

taehyung: işe dönüyorum

Rica ederim.

Kolay gelsin.

Hayır, Jungkook tasarımlarını sunmak için kıçını yırtarak organize ettiği bu resepsiyona gitmeyecekti.

*!+ 𝙨𝙞𝙡𝙫𝙚𝙧 +!*

daddyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin