the 1975- Robbers
Altın saçlı kadın çıplak ayakları ile asfaltta yürüyordu. Yırtık ve tülden oluşan beyaz elbisesi kanadı kırık bir melek cesedi gibiydi. Pis ve kanlıydı. Kollarının dirseklerinden kanlar süzülüyor ve yere damlıyordu. Altın renkli saçlarından ise eser kalmamıştı. Saçlarının bir kısmı kesilmiş ve yamuk dururken pis duruyorlardı.
Her adımında geçtiği yere ıslak ve kanlı ayak izlerini bırakıyordu. Gökyüzünden düşmüş ve ölü bir melek misali gözüken bu kadın gerçek durmayacak kadar serap gibiydi. Sanki nerede olduğunu bilmiyor, öylece yürüyor ve gitmek istediği yere ulaşmak için adımlıyor gibiydi. Fakat kaybolmuştu. Olduğunu sandığı yer aslında orası değildi fakat aynı yerdeydi. Yalnızca zaman farklıydı.
Asfaltta yürümeye devam ederken karşıdan gelen arabanın farları nedeniyle gözlerini kamaştırdı ve elini alnına yerleştirdikten sonra çatlayan, kenarından kan süzülen dudaklarını araladı. Yolun ortasında durdu ve çekilmedi. Rüzgarın şiddetti arttı, elbisesi pis saçları ile beraber uçuştu. Arabanın kornası çekilmesi için basıldı fakat umurunda değil gibiydi.
Bu sebeple, arabanın içindeki adam bir kazaya sebeb olmamak için arabayı kenara park etti ve sinirle arabadan çıkıp kadının yanına gitti.
"Aptal mısın sen! Yolu-" hızlıca yanına gittiğinde, kadının kıyafetini ve ne halde olduğunu görünce siniri yavaşça dindi. "İyi misin? Kötü gözüküyorsun."
Fakat kadın cevap vermedi, sustu ve acımasına rağmen dudaklarını birbirine bastırdı. Konuşursa ağlayacak gibi hissediyordu.
Adam kaşlarını kaldırdı ve bir kaç adım yaklaştı. "Hey," biraz daha yaklaştı. "Beni duyuyor musun? İyi misin dedim?"
Sağır olabileceğini düşündü çünkü kornanın sesini de duymamıştı.
"Sağır değilsen konuş benimle lütfen, sana yardım edebilirim." Samimiydi. Kadın biri tarafından dövülmüş ve sokağa atılmışa benziyordu. Adamda böyle olabileceğini düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
la forza
Fanfictionzamanda geri giden Tayland asıllı Lalisa ve Kore'nin kanlı kralı Jeon Jungkook tarihin kaderi ile oynar.