Minibüs ara sokaklardan geçip mahalleye döndüğünde saatimi birkez daha kontrol ediyorum. Her gün eve döndüğüm saatten 40 dakika geç kalmıştım bugün. Okuldan geç çıktığım yetmezmiş gibi her zaman bindiğim minibüsü kaçırmış üstüne birde yağmura yakalanmıştım. Saçlarım ıslanmasada kafama tuttuğum bez çantam ve üzerim yağmurdan kısmetini almıştı.
'Kız, Firuze sen bu saatte mi çıkıyorsun hep okuldan?' Sesin geldiği tarafa başımı çevirip baktığımda mahallede telgraf diye tanınan Fikriye teyzeyi buluyorum. En arka koltuğa tıpkı kendi gibi dedikoducu olan kardeşi yerleşmişler, merakla inceliyorlar beni.
"Yok canım bu saatte okul mu olurmuş."
İki kardeş cevabımı bile beklemeden ayıplar bakışlarla aralarında fısıldaşırken hırsımdam kucağımdaki çantamı sıkıca kavrıyorum. Ah şimdi babamın kulağına gitmeyeceğini bilsem verirdim ağızlarının payını ama okul bitene kadar sineye çekmeliyim her sözü.
Minibüs bizim durağa geldiğinde gözlerim etrafı tararken çok aramama gerek kalmıyor. Yıkık evin çatısının altına sığınmış omuzları içe dönük adamı gördüğümde rahatlıyorum hemen.
"Nerde kaldın Firuze?"
'Özür dilerim Ömer abi ders uzadı, minibüsü kaçırdım, yağmura yakalandım...' Diye soluksuz sıralarken gülüyor halime.
"Tamam kızım tamam. Sakin ol, merak ettim sadece. Telefonunda kapalıymış."
'Hi! Tahir mi aramış?' Telaşla çantamda ki eski telefonu bulmaya çalışırken yağmurun çantanın içine kadar işlediğini fark ediyorum. 'Of telefonda ıslanmış, kapanmış üstelikte.'
Ömer abi elimden telefonu alıp eviriyor çeviyor. 'Göm sen bunu, ölmüş bu.'
Geri verdiği telefonu çantama atıp yürüme başladığında peşine takılıyorum hemen. 'Çok kızmış mıydı Tahir? Sesi nasıldı!'
"Yok canım ne kızması? Önce saatinde durağa yetişemediğim için bana saydı sövdü baktı benim suçum yok sonra seni almadan geldi diye minibüs şoförüne, sen burada kendi orada olduğu için aranızdaki mesafelere. Başka... Ha birde kapalı olan telefonuna."
Akşamın karanlığında sesim çıkmasın diye elimi dudaklarıma örtüp gülüyorum Tahir'in o haline. 'Peki, bana?'
"Sana kıyar mı o?"
Eve yaklaştığımızda sokağın köşesinde durup her akşam yaptığım gibi 'Sağol Ömer abi.' Diyorum. 'Senin hakkın çok büyük bende. Nasıl öderim bilmem.'
"Ne ödemesi deli kız? Sen bana candan öte arkadaşımın emanetisin. Gözün arkada kalmasın dedim ben ona. O görevini yapıp gelene kadar ben buradayım... Ama tabi sen illede ödeyeceğim dersen şu senin liseden arkadaşın Yeşim'i yapsana bana."
"Havalı Yeşim mi? Aman aman o olmaz. Oğlumun başını yaktın diye Serap teyze öldürür beni."
*****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Firuze
General FictionNe çıkar yanımda olmasan! Kalbim senden ibaret değil mi? Cemal Süreya