sigaranın dumanına sarsam seni.

195 40 61
                                    

"İşinde iyisin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"İşinde iyisin."

Saat gece ikiyi geçerken zar zor acilden çıkıp sigara içmek için durduğum merdiven boşluğunda tekrar karşıma çıktı.

"Teşekkür ederim?" dedim tereddütle.

Muayeneden sonra hemen çıkmışlardı -o ve eşlikçileri- tekrar gelmesini, hele ki bu saatte,  asla beklemiyordum.

"Dosyalarımdan birisini unutmuşum." dedi kaşlarını kaldırıp.

"Onu almak için geldim. Sizi görünce de içimde kalmasın diye demek istedim."

"Anladım." dedim bu sefer başımı sallayıp.

Dosyayı almaya niye o el etek öpen tiplerden birini yollamamıştı ki?

Bir süre daha yüzüne bakıp elimdeki paketi uzattım.

"İçer misiniz?"

"Olur." dedi cebimde ezilmiş paketten tekte çekip.

"Benim ilk ölü muayenemdi." dedi sigarayı kendi çakmağıyla yakarken.

O da aktif kullanıyordu sanırım.

"Fark ettim." dedim dudağımın kenarı yukarıya bir yol çizerken.

Kirpiklerinin altından gözlerini dikerek bakınca kendimi toparladım.

"Pardon." dedim elimdeki dalın külünü silkeleyip.

"Sorun yok. Benden korkmanıza da gerek yok."

"Korkmuyorum." dedim kaşlarımı kaldırıp.

Korkuyordum aslında ama ben her zaman demek istediklerimi derdim. Dürtüsel bir iç sesim vardı ve susmasının tek yolu benim konuşmamdı.

"Peki o zaman."

"Burası ilk görev yerim, henüz bir ay bile olmadı." dedi bu sefer hafifçe gülüp.

"O yüzden kıdemli birini istemiştim, benim hatalarımı kapatabilsin diye."

"Ama siz de iyiymişsiniz gerçekten, dediklerim için kusura bakmayın."

Hafif tombul yüzlü bu adamın o kasıntı hallerinden özür dileyen birine dönüşmesi garip hissettirdi o anda.

Yavaşça güldüm.

"Sorun yok emin olun." dedim elindeki sigaraya kendi sigaramı çarpıp. Külleri ayak ucumuza düşerken o da güldü. Basit bir barışma olmuştu bu bürokrasi çıkmazı içinde.

"Ben de bir senedir buradayım." dedim.

"Benim de ilk atama yerim ama olaylı bir bölge olunca, ölü muayenesi artık basitleşiyor."

"Cidden." dedi gülüp.

"Bir ay bile olmadı ama kaç iddianame hazırladım ben bile bilmiyorum."

"Ekibe hoş geldin o zaman."

"Hoş buldum." dedi gülümseyerek.

Yüzü cidden de gençti aramızda iki üç yaş olduğunu tahmin edebiliyordum ama belki de çok daha gençti.

Çenesindeki yara gözlerimi alırken dudaklarının kıpırdamasından konuştuğunu anlamıştım. Kafamın içinde bir uğultu vardı nöbette on altıncı saatime giriyordum tonla hasta bakmıştım, sanırım dalıp gitmem normaldi.

"Pardon-" dedim gözlerimi ovup.

"Kusura bakmayın, dalmışım."

"Ne diyordunuz?"

"Adınızı söylemediniz." dedi bu sefer mahcup bir ifadeyle.

"Adınızı sormuştum."

"Lee Min Ho." dedim her birini vurgulayarak.

"Sizin?"

"Seo Chang Bin." dedi beni taklit edip.

Güldüm. Saate baktığımda on dakikalık sigara kaçamağımın çoktan bittiğini fark etmiştim.

"Peki o zaman Savcı Seo, tanıştığımıza memnun oldum." dedim elimi uzatıp.

"Ben de." dedi elimi sıkarken. Ayaza inat sıcak elleri birkaç saniye bende konakladı.

"Sonra görüşürüz o zaman?" dedi tereddütle.

"Olur." dedim el sallayıp hastaneye geri girerken.

"Ben zaten hep buralardayım."

"Mutlaka başka bir muayene çıkar o zaman." dedi gülüp.

"Kesinlikle sizi bulurum Lee Minho."

"Bekliyor olacağım Savcım."

Hastaneye girip camlı kapıdan yürüyüp gitmesini bekledim ama o bir süre daha bahçede dikildi. Beni görüyor muydu bilmiyordum ama o gitmek yerine beklerken ben de salak gibi işimi gücümü bırakıp onu bekledim.

Gitmesini.

"Hocam neredesiniz sizi arıyorum kaç saattir hastanın biri-"

Yanıma koşarak gelen hemşireye dönerken sigara molamın bile bu kadar telaşa sebep olduğunu görmek eski öfkeli halime geri döndürmüştü beni.

"Ne oldu?" dedim kaşlarımı çatıp.

"Adam kolundaki serumu çıkarıp çekip gitmiş."

"Tamam." dedim sakince.

"Tutanağını tutun olsun bitsin."

"Ama zaten krizle gelmişti." dedi orta yaşlı kadın endişeyle.

"Şu evdeki camları kıran hasta."

"Siktir." dedim boşluğuma gelince.

"Onu bulmamız lazım hemen."

"Güvenliğe, refakatçisine haber verin çok da uzakta değildir  ben çıkmadan  kontrol etmişti-"

"Pardon?" dedi birisi arkamdan.

Döndüğümde Changbin orta yaşlı adamı kendine yaslamış şekilde dikiliyordu.

"Sanırım-" dedi saf saf.

"Sanırım gözetiminde olması gereken birini buldum."

bolumu atip mine söğüt okumaya kacanzi byeee

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


bolumu atip mine söğüt okumaya kacanzi byeee

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 28 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ruhsal dönüşüm istasyonu. MinbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin