Hasta

437 13 0
                                    

Ramazan hastadır ve evde yatıyordur, o sırada bir mesaj gelir:

A: Nasılsın bademli kurabiyem?

R: Nasıl olayım Asuman, sen nasılsın?

A: Nasıl olayım mı? İyi misin kötü müsün? (gülücük emojisi)

R: Hastayım biraz.

A: Ateşin falan var mı?

R: Bilmiyorum, üşüyorum bayağı ya.

A: Hadi ya, ama ben merak ettim şimdi seni...

R: Asuman hanım yani sizin de bu beni merak
etmeleriniz falan çok hoş.

A: Öyle mii? Öyle mi Ramazan bey?

R: Öyle, Asuman hanım, öyle.

A: Ramazan ya

R: Efendim?

A: Çok hasta mısın? bir yerlerin falan ağrımıyor değil mi?

R: Yok canım yani abartmayalım.

A: Ben dayanamam şimdi böyle... ben yanına geliyorum senin.

R: Asuman bak sakın gelme babanı biliyorsun cıngar çıkmasın yine

A: Çıkarsa çıksın, benim sevdiğim adam hasta olmuş ben burada mesajlaşıyorum.

*Yarım saat sonra kapı çalar, Asuman elinde çorbayla gelmiştir*

H: Günşıl, kapı çalıyor kız kapıya bak.

G: Bir kere de sen bak be adam, yeter be!

Günşıl karşısında Asuman'ı görür.

G: Aa, Asuman, hoş geldin

A: Hoşbulduk Günşıl teyze, Ramazan'ı merak etmiştim de ben.

G: Gel kızım, içeride o uyuyor şimdi.

A: Yaa, uyudu mu?

G: Çok hasta olmuş, sabahtan beri yerinden kalkamadı. Beş dakika uyuyorsa yirmi dakika uyanıyor.

A: O kadar mı kötü? Mesajlaşırken bana iyiyim demişti ama, neyse ben geçeyim onun yanına. Az daha unutuyordum, ben çorba da getirmiştim.

G: Sağ ol kızım zahmet etmişsin, sabahtan beri aç acına duruyor zaten, yemedi bir şey.

***

Asuman, Ramazan'ın yanına geçmiştir. Ramazan sıçeayarak uyanır, karşısında Asuman'ı görünce gözlerini hemen aralar.

R: Asuman, ben sana gelme demedim mi? Baban görecek şimdi

A: Nasıl gelme ya? Şu hâline bak, yatağa düşmüşsün.

R: Çok mu kötü gözüküyorum

A: Ya Ramazan ben o anlamda mı dedim, baksana gözlerin kıpkırmızı olmuş, betin benzin atmış, basbayağı hastasın sen. Doktora mı gitsek?

R: ÇÜŞ! yani şey manasında, şimdi doktora ne gerek var, ev dururken, rahat rahat yani?

A: Nasıl ne gerek var, ya zatürre olursan ne yaparım ben?

R: Sen benim için endişelendin mi ya? öyle oldu sen benim için endişelendin, bak vallahi turp gibiyim hiçbir şeyim yok benim.

A: Evet, vallahi de turp gibisin cidden. Ramazan sen benimle dalga mı geçiyorsun ya? Dakika başı burnunu çekiyorsun, kaşlarını çatıyorsun, yutkunurken bile zorlanıyorsun? Başında mı ağrıyor senin?

R: Fazla değil.

A: Nasıl fazla değil? Neden sürekli kaşlarını çatıp duruyorsun o zaman?

R: Vallahi uğraşılmaz seninle, iyi tamam, gidelim. Ama sabah.

A: Ne sabahı Ramazan? Ya daha da kötü olursan?

R: Merak etme iyiyim ben, şimdi kaldırma beni yerimden, ne olursun kaldırma lütfen

A: Bir şartla!

R: Ne şartı?

A: Yaptığım çorbayı sıcak sıcak içeceksin.

R: Senin elinden zehir olsa içerim.

A: Tamam o zaman, ısıtıp geliyorum.

***

Asuman çorbayı ısıtmıştır ve geliyordur.

A: Şimdi hiç itiraz etmeden bunu içiyorsun yoksa anında hastaneye gideriz!

R: Tehditlere de başlamışız bakıyorum.

Ramazan çorbayı içmeye başlar ama boğazları çok ağrıyordur bu yüzden ilk kaşıkta bırakır.

A: Ya Ramazan! ne konuştuk demin?

R: Haklısın, Asuman haklısın da, içemiyorum ki.

Asuman kaşığı eline alır.

A: Tamam, o zaman ağzını aç bakalım.

R: Asuman bebek miyim ama ben?

A: Evet. Koca bebek, benim bebeğim, sen benim bebeğimsin ya?

R: Öyle diyorsun yani?

A: Öyle diyorum! Hadi ama aç ağzını.

(Burada "Çiçekler Ekiliyor" eşliğinde Asuman'ın Ramazan'a bebek gibi bir şeyler yedirmesini hayal ettim siz de türküyü açıp hayal edebilirsiniz çok güzel oluyor)

***

R: Asuman vallahi allem ettin kullem ettin içirdin bana çorbayı, helal olsun.

A: İçiririm tabiiki, senin aşk patateslerin varsa...(biraz düşünür) bizim de hasta çorbalarımız var.

İkisi de gülmeye başlarlar.

(Bölüm burada bitti, isteklerinizi yazarsanız çok sevinirim, umarım beğenmişsinizdir!)

AsRam | GönülDağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin